umay umay

delinin teki. hele ki delilik anına denk gelen sözleriyle başka dünyalardan geldiğine kanaat getirilen mete özgencille birleşince yaralıyor.
hareket vakti, kalbi camdan, şeker anne, düşmedim daha favorilerimdir.
yaşadığı psikolojiyi, kafayı yaşamak için herşeyi verebilirim, tanımadığınız bi insanı bu kadar çok ve içten sevemezsiniz..

(bkz: ne içtiysen 2 katı bana girsin)
orospu kırmızı kitabının yazarı, okumak için delirdik, bulamadık ikinci el kitapcılarda bulunduğu rivayeti dolanmakta.
liman yayınlarından 7. basımının yapıldığı öğrenildiği gün tatilde bile olunsa koştur koştur kitapçıya gidilip 5i bir yerde şeklinde kitapları edinilmiş olan. her satırının altı her defasında çizilip çizilip beyne kazınmış enfes kişilik.

bir insanı sırf bu nedenle sevebilirim dedirten ender şeylerdendir...

"sana hiç gözyaşı hediye edildi mi?"
hareket vakti gelince şarkının klibini hatırlar gibiyim
orospum, kırmızım, mavim, aşk mektubum, siyahım, kalp ağrım, yolum; hepsi bu.
nevi şahsına münhasır kadınlardandır umay, duyarlıdır, hayata açıktır radarları, şu sıralar sanatsal fotolar çekiyor ve albümleri 90lı yıllar umay albümlerinin tepe noktasıdır. kusursuz bir sesi yoktur söylerken ama öyle bir söyler ki, sesinin çatallaşması bile karizmatiktir, hissettirir, duygu yüklüdür. “sen şeker kokarsın anne”, derken, “sevemedim onları ben bi türlü, naylon öfke kuru gürültü, ört üstümü şimdiden kirlenmeden” derken de sahicidir.
buram buram aşk kokuyorsun
derin derin aşk soluyorsun

demiş kadındır. sadece bu mu?

ben hala "gidecek yerim bile kalmamış ya" diyenlerle sevişiyorum... da demiştir.

daha pek çok şey demiştir ama hatırlayınca burkar insanı...
hareket vakti parçasında vokallerde günümüzün rak idollerini bulabilirsiniz, naylon, düşmedim daha parçalarıda harikadır. zamanında vokalliğini yapan teoman ve şebnem ferah'ın geldiği yerler malum ama umay umay'ı günümüzde çoğu kişi tanımaz olmuştur.
zaman zaman haddini bilmek ile ilgili ciddi sorunlar yaşayan medyum fettish tarafından beğenilmeyen, hakarete uğrayan, çalışmaları boka göte falan benzetilen yazar, söyler, vesairedir.
dünyanın tüm delileriyle sevişen kadın... tenini kanatan anıları yalayarak sevişen kadın... ayarsız kadın...

umay umay - aloooğ *


zaman zaman kendimle çatıştığım dönemler olur; böyle anlarda kaçmak isterim kendimde, kızgınlığımdan, beni ben yapan düşünce sarmallarımdan, boşluğumdan, ayağımın altında kayıp giden tabureden, beynime dolanan iplerden, soru ve ünlem işaretlerinden ama en çon virgüllerden, hareket saati hiç gelmeyen yolcusuz vapurlardan, boş tramvaylardan, sokaklardan, kedilerden... boş bir semtin ışıkları altında duş almak isteme cesaretsizliğimin kaçıncı demlerini yudumluyorum bilmiyorum ama... kaçmak istiyorum... tamam mı...
pek çok eşcinselin kendisini nedendir bilinmez ilah gibi gördüğü, pek de bir matah olmayan, o kadar da abartılmaması gereken bir şahsiyettir. tamam güzel yazar, sesi de müzik tarzı da güzel, ama ilahlaştırılacak kadar değil.
nerem varsa insan kalan işte orası acıtıyor.
her duygunun dibine kadar samimi, sarsıcı kadını... gelsin, üç köşe yetmez karelere bölsün beni... benim için sertab gibi kusursuz, teknik ama duygudan yoksun sesler yerine, hafif çatallanan sesiyle bana bir şeyleri daha derinden hissettiren nevi şahsına münhasır şarkıcı. bu gece naylon albümünü dinlerken bir kez daha saygı duruşuna geçtim.
"daha kolay yaşamalıyım metruk evlerde yaşayan 'tam işte o kelimeydi' dediğim insanların arasında... daha kolay ama nasıl? onu da bilmiyorum! aşk iki de bir ellerimi tutmak istiyor; 'bir gün sen de cezanı çekersin' diyor! boşuna, ellerimi verme! uyutmayacağım seni, ninniler büyütmüyor çünkü! bahçende sıçrayan ağustos böcekleri hala saçlarımın içinde; bir tek ben kanadım, bir tek sen gördün beni!
artık özgürüm, öyle yalnızım ki..."

(bkz: orospu kırmızı)