azofeifa

Durum: 83 - 0 - 0 - 0 - 12.11.2016 17:55

Puan: 1182 - Sözlük Kezbanı

9 yıl önce kayıt oldu. 6.Nesil Yazar.

aide of God
  • /
  • 5

darknet

suçluların, sapıkların, fbi ve ajanların kol gezdiği, silah, uyuşturucu ve fuhuş ticaretinin yapıldığı karanlık bir evren gibi anlatılan darknet, bunları bünyesinde barındırsa da aslında çok çok daha fazlasını ifade eder. darknet sadece kirli işlerin değil veri güvenliğini önemseyen yasal bir kullanıcı kitlesine de sahiptir. çünkü darknet izlenemez ve engellenemez. sanal evrende bulunmak veya fark edilmek istemiyorsanız gideceğini tek adres darknet’tir.

kökeni 70’lerin başındaki arpanet’e kadar giden darknet 90’ların sonunda yolunu internet ile ayırmış ve 2000’li yıllarda da bambaşka bir sanal dünya haline gelmiştir. üyeleri fbi tarafından tek tek yakalanan zamanın en ünlüsü silkroad forumu ve bitcoin ile kendi ekonomik özgürlüğünü de ele geçiren darknet önce wikileaks ile ardından büyük siber saldırılar ile gündeme daha sık gelmeye başladı.

deep web

(bkz: derin internet)


en basit anlamda deep web’i tanımlamak gerekirse, bireylerin açık hizmet veren arama motorları aracılığı ile ulaşamayacağı sitelerin yer aldığı sanal alan şeklinde bir açıklama yapılabilir. yani google, bing, yahoo ya da yandex gibi arama motorları tarafından yapacağımız aramalar ile birtakım web sitelerine ulaşamıyoruz. işte ulaşamadığımız bu gizli sitelerin tümüne de deep web, yani derin internet deniyor.

johanna siguroardottir

4 ekim 1942 doğumlu politikacı ve izlanda'nın eski başbakanıdır. 1987-1994 ve 2007-2009 yılları arasında sosyal işler ve sosyal güvenlik bakanıydı. 1978'den beri, reykjavik'in bazı seçim bölgelerini temsil ederek izlanda parlamentosu'ndadır, ve sekiz kere seçildi. 1 şubat 2009 tarihinde izlanda'nın ilk kadın başbakanı ve dünyanın eşcinsel olduğunu açıkladıktan sonra göreve gelen ilk hükûmet başkanı oldu.

1970 yılında yaptığı ilk resmi evliliğinden iki çocuğu bulunan sigurdardottir, boşandıktan sonra 2002 yılında leosdottir ile izlanda devleti tarafından resmi sayılmayan bir evlilik yapmıştır.

12 haziran 2010'da ülkede yaşayan eşcinsellerin resmen evlenmesine onay verdi. yasanın yürürlüğe girmesiyle birlikte, izlanda başbakanı sigurdardottir da uzun süreden beri birlikte yaşadığı 56 yaşındaki sevgilisi leosdottir ile bundan 6 yıl önce yani 28 haziran 2010 tarihinde nikah masasına oturdu.

28 haziran 2016 atatürk havalimanı patlaması

öncelikle vefat edenlere allahtan rahmet ve yakınlarına sabır diliyorum. vatan sağolsun ya da başımız sağolsun diyerek daha kaç aile yatışırılmaya çalışılır bilmiyorum ama bu ülkeye olan kin ve nefret daha da bir artacak gibi gözüküyor. güvenliğin had safhada olduğu söylenen bu ülkede diğerlerine nazaran daha fazla bomba patlaması bunları da geçtim insanların canlarını bu kadar mı kurbanlık koyun gibi hiçe sayıp, unuturlar?

yaklaşık 2 yıldır ülkemin her yanında bombalar patlıyor. sürekli bombacı teröristler yakalanıyor ya da imha ediliyor. e bunlar burada mı yetişiyor be arkadaşım? yapacağınız düzenin afedersinizde amınakorum yani kimsenin canı değersiz değil lan! en geniş istihbarata sahibiz diyerek egonuzu abd için tavan yapıyorsunuz ama bir boka yaradığını görmedik. nerde lan bu güvenlik? kim geçirdi o şerefsizleri ordan? sizin ben olmayan vicdanınıza ne diyim daha...

starbucks

yazları coollime, kışları ise white chocolate mocha içtiğim mekan. kesinlikle diğer mekanlara göre çok daha gözde ve nezih bir mekandır. göze çarpan ilk konsepti ise müşterileri rahatsız etmemeleri. onun dışında fiyatlarının pahalı olduğunu belirtenlere kıyasla fiyatların genele göre stabil, lüks dediğimiz ve kahvesinden tat alamadığımız mekanlara göre çok daha uygundur. tak kulaklığı al kitabını ve olan bütün vaktini orada harca. masadan kaldırılma gibi bir derdin yok. orası senin evlat gönlünce takıl.

(bkz: we are starbuck)

2016 istanbul lgbti onur haftası ve gay pride

dün gece tekyön'e giderken gördüm. çoğu ara sokak ve ana yol kenarları barikatlarla doluydu ve polisler hazır kıt'a bekliyordu. onurun korunmak istendiği bu ülkede vaziyet-i durum ortada. daha da horgürülmüş insanlar olarak görülmemeyi dilemekten başka hiç bir şansımız yok.

(bkz: mühim olan insanlık)

ayı sözlük check-in servisi

ayı sözlük itiraf

hayatımın belki de en büyük itirafını yazacağım. sakladıkça içimde çok fazla yara alan bir durum. alttaki yazara soracaklarım var başlığında sormayı gerek gördüğüm ve cevabını bir türlü alamadığım bir yaşam hikayem aslında.


yaşım o zamanlar daha 6 veyahut 7. rize / çayeli'nin bir köyünde 2 katlı ve göreceli bir müstakil evde oturuyoruz. bizim dışımızda çoğu ailelerin inekleri ve keçileri var. tam olarak hatırlamadığım ama belirginlik olarak varsaydığım öğle ile ikindi vakitleri arasında evden yaklaşık 1 km uzaklıktaki bir evin altında mevcut olan ahırın içindeki inekleri sevmeye gittim ( bu evin sahipleri akrabam oluyor ). güle oynaya içeri girdim ve içerideki orta yaşlı akraba dediğim insana yaklaşarak inekleri sevmek istediğimi belirttim. gözlerimin içine baktı ve biraz bekle beni dedi. adeta dün olmuş gibi hatırlıyordum. eve çıkarken terlikleri ile merdivende çıkarttığı ses aslında çok farklı şeyleri bana anlatmak istiyordu ama anlamadım, anlayamadım. 5 dakika geçmeden elinde çikolatalarla geldi. ben inekleri izlerken birkaç tanesini o anki mutlulukla cebime ve diğer kalanlarıda hızlı bir biçimde ağzıma tıkıştırdım. o esnada " ben şurada tuvaletimi yapacağım sakın arkanı dönme " dedi. tamam amca diyip çikolataların keyfini sürüyordum. içerinin ışığı açıldı ve kapı bir anda o amca tarafından kapatıldı. bel altı çırılçıplak bir halde üzerime doğru geliyordu. korkuyordum ve çaresizdim. elleri ile kafamı tuttuğu anda kitlenip kalmıştım. ağlayamıyor ya da bağıramıyordum. bu benim için büyük bir felaketti. ben ailemin o yaşta yüz karası bir evladı gibiydim... işini görmüştü ve yüzünde koskoca korkunç bir gülümseme vardı. " eğer çikolata istersen dedi, eğer istersen yarın tekrar uğra dedi. " yüzündeki tebessümden ödün vermeden. el kadar çocuğum nasıl karşı koyabilirdim ki? yaşım ilerledi... babamın işi gereği istanbula taşınmak zorunda kaldık. babama libya'dan bir iş teklifi gelmiş ve gerçekten zengin olabileceğimizi düşünmüştü. gitti... babamın gidişinin ardından annem rahatsızlanmıştı ve ev işleri haliyle biz çocuklara kalmıştı. 15 yaşındaydım ve lise sonrası bir fırında tezgaha yardım ediyordum. gecenin bir vakti eve gidip, sabahın en erken saatlerinde kalkıp olan ödevlerimi hazırlıyor ve çalışacağım yerler varsa onlara ağırlık gösteriyordum. liseyi bitirdim. ardından da askerliği. herşeye çok güzel bir kalem çekmiştim. çok sevdiğim bir abime başımdan geçenleri ve asıl kimliğimi anlattım. bir hafta sonra ki gerçekleşecek olan bir sempozyumdan bahsetti. orada açılmamı ve insanlara aslında nasıl zor bir hayat geçirdiğimi anlatmamı istedi. kabul ettim. sempozyum yalova'daydı. sabah erken bir vakitte arabaya atladık ve sempozyumun yolunu tuttuk. kalbim çok hızlı bir şekilde atmakla beraber, gitmemem gerektiğini ve başıma çok daha kötü şeylerin gelebilme olasılığının yüksek olduğunu anlatmaya çalışıyordu. nihayetinde gelmiştik. beynimin az da olsa yoğun düşüncelerden kurtulup rahatlaması gerekiyordu. sempozyumun başlamasına yaklaşık bir saat vardı. oturdum ve 1 saat boyunca yaklaşık 10 sigara içtmiştim. kendime gelmiş ve bana yönelebilecek bütün sorulara karşı ayakta durabilecektim. sahi, en kötü ne sorabilirlerdi ki? onlardan yaşça ufak ve daha masumdum. sempozyum başlamış ve bir kadının sesi ile biyografim anlatılıyordu. yaklaşık 3 dakika süren biyografi sonrası soruları karşılamak için kürsüye davet edildim. sorular ardı arkası kesilmeden geliyordu. sorular o kadar saçma ve o kadar uyduruktu ki cevap verirken bile kahkaha atmak istiyordum. sempozyumun bitmesine hemen hemen 1 saat civarında bir süre kalmıştı. herşey düşündüğümün tam aksine çok daha iyi gidiyordu. ta ki heteroseksüel bir kadının o sorusunu bana yöneltene kadar... " o zaman ki acıyı şu an keyif alarak mı yaptırıyorsun? yoksa o zamanda zevk almış lakin bunu açıklamaktan mı korkmuştun? " dedi. aman allahım! nutkum tutulmuş ağzımı bile açamıyordum. bu nasıl bi soruydu ki o güne beni geri götürdü. o nasıl bi soruydu ki insanlık gözümün önünde bir anda öldü... hiç birşey diyemeden ağlayarak kürsüden ayrıldım... artık kime, neden güvenebileceğimi hiç bilmiyordum.

wagaman

siz o'sunuz. siz rihannasınızzz.

agama *

kilo sebebiyle bamya sahibi olmak

kilolu olsun bamya olsun, ağız doldurmasına gerek yok zaten karşındaki o hazzı yaşasın yeter. hem ne demişler 1 metre yarağın olacağına fındık kadar amın olsun daha fazla iş görürsün. şey neyse ben kaçtım.

alttaki yazara soracaklarım var

daha gençliğimin baharında narin açmamış gonca gülüm. daha da ufalıp cebine girmek isterdim aslında. çocuk olmak güzeldir yalnız hissettiğim yaş ise babamla kafa kafaya.

canım zamanında taciz ve tecavüze uğramış birisin ve bilir bir kişi tarafından sempozyuma katılıyorsun. heteroseksüel bireylerden yöneltilen bir soruda; " o zaman ki yaşadığın acıyı şu an keyif alarak mı yaptırıyorsun? " cevabın ne olurdu?

sözlük yazarlarının ayakkabı numaraları

47,5

" god damn! not that much dude. " diyebilirsiniz ama acı gerçek. ayakkabı bulmakta çok zorlanmakla beraber, özel üretim siparişi verdiriyorum sanırım ilerleyen yaşlarda marka hisselerine ortak olabilirim.

çocuğunun eşcinsel olduğunu kabullenen baba

baba gibi baba olup imrendiren bi' baba çeşididir. evladını bağrına basıp bütün güveni ve gururuyla onu savunan yüce baba.

hetero olsan verirdim

halk arasında en çok dillenen kız olsam verirdim sözünün yan sanayi kuruluşudur.

ayağı kürek gibi olanın yarrağı börek gibi olur

bahsi geçen börek bosna-hersek'in milli yemeklerinden bir tanesidir.

(bkz: kol böreği)

ayı sözlük itiraf

yıllardır abi dediğim böyle delikanlı görünümlü bıyıklı göbekli adam bana gay olduğunu itiraf etti. seviniyim mi üzüleyim mi bilemedim. pis homooğğğğ. şimdi çok daha yakınız.

(bkz: abi ayağı göt ayağı)

alaska thunderfuck

anus parçasıyla gönlüme taht kuran şekerimsi grup.
" drop it down low, let me feel it in your pussy hole " söylerken elim ayağım titriyor, evde " amcuuuuaaağğğğ " diye bağırasım geliyor.

okyanus

şu aralar bayağı bir popüler olan derya uluğ şarkısıdır.


aileyle birlikte tv de eşcinsel içerikli film izlemek

+9 kutsal suyla yıkanmış liberal zengin aile.

makatından salatalık parçası çıkan imam

(bkz: dinleri sev imamı öp)

ülkenin aşırı imanist bi' hâl aldığının göstergesidir.
  • /
  • 5
Henüz bir favori entry yok.

Toplam entry sayısı: 83

neden eşcinselsin sorusuna alternatif cevaplar

- ya abi bi düşünsene " penis " nasıl sevilmez, bereket resmen böyle damarlı falan? onu da geçtim bi erkeğin kızla takılması hiçte yakışık olmaz. adam gibi adamın adam gibi sevgilisi olur hem. o ne öyle evcilik mi oynuyosunuz siz? çocuk yapmalar falan, ne mana?

ayı sözlük itiraf

hayatımın belki de en büyük itirafını yazacağım. sakladıkça içimde çok fazla yara alan bir durum. alttaki yazara soracaklarım var başlığında sormayı gerek gördüğüm ve cevabını bir türlü alamadığım bir yaşam hikayem aslında.


yaşım o zamanlar daha 6 veyahut 7. rize / çayeli'nin bir köyünde 2 katlı ve göreceli bir müstakil evde oturuyoruz. bizim dışımızda çoğu ailelerin inekleri ve keçileri var. tam olarak hatırlamadığım ama belirginlik olarak varsaydığım öğle ile ikindi vakitleri arasında evden yaklaşık 1 km uzaklıktaki bir evin altında mevcut olan ahırın içindeki inekleri sevmeye gittim ( bu evin sahipleri akrabam oluyor ). güle oynaya içeri girdim ve içerideki orta yaşlı akraba dediğim insana yaklaşarak inekleri sevmek istediğimi belirttim. gözlerimin içine baktı ve biraz bekle beni dedi. adeta dün olmuş gibi hatırlıyordum. eve çıkarken terlikleri ile merdivende çıkarttığı ses aslında çok farklı şeyleri bana anlatmak istiyordu ama anlamadım, anlayamadım. 5 dakika geçmeden elinde çikolatalarla geldi. ben inekleri izlerken birkaç tanesini o anki mutlulukla cebime ve diğer kalanlarıda hızlı bir biçimde ağzıma tıkıştırdım. o esnada " ben şurada tuvaletimi yapacağım sakın arkanı dönme " dedi. tamam amca diyip çikolataların keyfini sürüyordum. içerinin ışığı açıldı ve kapı bir anda o amca tarafından kapatıldı. bel altı çırılçıplak bir halde üzerime doğru geliyordu. korkuyordum ve çaresizdim. elleri ile kafamı tuttuğu anda kitlenip kalmıştım. ağlayamıyor ya da bağıramıyordum. bu benim için büyük bir felaketti. ben ailemin o yaşta yüz karası bir evladı gibiydim... işini görmüştü ve yüzünde koskoca korkunç bir gülümseme vardı. " eğer çikolata istersen dedi, eğer istersen yarın tekrar uğra dedi. " yüzündeki tebessümden ödün vermeden. el kadar çocuğum nasıl karşı koyabilirdim ki? yaşım ilerledi... babamın işi gereği istanbula taşınmak zorunda kaldık. babama libya'dan bir iş teklifi gelmiş ve gerçekten zengin olabileceğimizi düşünmüştü. gitti... babamın gidişinin ardından annem rahatsızlanmıştı ve ev işleri haliyle biz çocuklara kalmıştı. 15 yaşındaydım ve lise sonrası bir fırında tezgaha yardım ediyordum. gecenin bir vakti eve gidip, sabahın en erken saatlerinde kalkıp olan ödevlerimi hazırlıyor ve çalışacağım yerler varsa onlara ağırlık gösteriyordum. liseyi bitirdim. ardından da askerliği. herşeye çok güzel bir kalem çekmiştim. çok sevdiğim bir abime başımdan geçenleri ve asıl kimliğimi anlattım. bir hafta sonra ki gerçekleşecek olan bir sempozyumdan bahsetti. orada açılmamı ve insanlara aslında nasıl zor bir hayat geçirdiğimi anlatmamı istedi. kabul ettim. sempozyum yalova'daydı. sabah erken bir vakitte arabaya atladık ve sempozyumun yolunu tuttuk. kalbim çok hızlı bir şekilde atmakla beraber, gitmemem gerektiğini ve başıma çok daha kötü şeylerin gelebilme olasılığının yüksek olduğunu anlatmaya çalışıyordu. nihayetinde gelmiştik. beynimin az da olsa yoğun düşüncelerden kurtulup rahatlaması gerekiyordu. sempozyumun başlamasına yaklaşık bir saat vardı. oturdum ve 1 saat boyunca yaklaşık 10 sigara içtmiştim. kendime gelmiş ve bana yönelebilecek bütün sorulara karşı ayakta durabilecektim. sahi, en kötü ne sorabilirlerdi ki? onlardan yaşça ufak ve daha masumdum. sempozyum başlamış ve bir kadının sesi ile biyografim anlatılıyordu. yaklaşık 3 dakika süren biyografi sonrası soruları karşılamak için kürsüye davet edildim. sorular ardı arkası kesilmeden geliyordu. sorular o kadar saçma ve o kadar uyduruktu ki cevap verirken bile kahkaha atmak istiyordum. sempozyumun bitmesine hemen hemen 1 saat civarında bir süre kalmıştı. herşey düşündüğümün tam aksine çok daha iyi gidiyordu. ta ki heteroseksüel bir kadının o sorusunu bana yöneltene kadar... " o zaman ki acıyı şu an keyif alarak mı yaptırıyorsun? yoksa o zamanda zevk almış lakin bunu açıklamaktan mı korkmuştun? " dedi. aman allahım! nutkum tutulmuş ağzımı bile açamıyordum. bu nasıl bi soruydu ki o güne beni geri götürdü. o nasıl bi soruydu ki insanlık gözümün önünde bir anda öldü... hiç birşey diyemeden ağlayarak kürsüden ayrıldım... artık kime, neden güvenebileceğimi hiç bilmiyordum.

ayı sözlük itiraf

yıllardır abi dediğim böyle delikanlı görünümlü bıyıklı göbekli adam bana gay olduğunu itiraf etti. seviniyim mi üzüleyim mi bilemedim. pis homooğğğğ. şimdi çok daha yakınız.

(bkz: abi ayağı göt ayağı)

çocuğunun eşcinsel olduğunu kabullenen baba

baba gibi baba olup imrendiren bi' baba çeşididir. evladını bağrına basıp bütün güveni ve gururuyla onu savunan yüce baba.

alttaki yazara soracaklarım var

daha gençliğimin baharında narin açmamış gonca gülüm. daha da ufalıp cebine girmek isterdim aslında. çocuk olmak güzeldir yalnız hissettiğim yaş ise babamla kafa kafaya.

canım zamanında taciz ve tecavüze uğramış birisin ve bilir bir kişi tarafından sempozyuma katılıyorsun. heteroseksüel bireylerden yöneltilen bir soruda; " o zaman ki yaşadığın acıyı şu an keyif alarak mı yaptırıyorsun? " cevabın ne olurdu?

ayı sözlük itiraf

hornet'ta tanıştık. hem de bu sabah. bugün şansım oldukça yörüngesindeydi. önce kahkahalar, espiriler, şakalar havada uçuşuyordu. şimdi ise birbirimizi duygusal aşk şarkıları ile yatıştırıyoruz. galiba yarın akşam için bilmeden randevulaştık.kesinlikle canlı canlı görmem, dokunmam, yanağından bir buse ve kokusundan bi fırt almam gerekiyor. ama aşık değilim yani.

otomatikportakal

beni yazarlıktaki ilk günümün sabahında kahkahalarla uyandıran yazar. ağzı burnu yiyilesi birine benziyor. isındı kanımca. bol bol öpücük yolluyorum. *

(bkz: yaa şapşik şeyy) *

eythymos

daha çoook acılarımızı paylaşacağız gibi gözüküyor. takibimdesin canım. azofeifa'nın kadim kollarına bırak kendini. *

sözlük yazarlarının ayakkabı numaraları

47,5

" god damn! not that much dude. " diyebilirsiniz ama acı gerçek. ayakkabı bulmakta çok zorlanmakla beraber, özel üretim siparişi verdiriyorum sanırım ilerleyen yaşlarda marka hisselerine ortak olabilirim.

kilo sebebiyle bamya sahibi olmak

kilolu olsun bamya olsun, ağız doldurmasına gerek yok zaten karşındaki o hazzı yaşasın yeter. hem ne demişler 1 metre yarağın olacağına fındık kadar amın olsun daha fazla iş görürsün. şey neyse ben kaçtım.
Henüz takip ettiği biri yok.
Henüz takip eden biri yok.