edit: bu entryi dark bear beğendiğinden ya evet hoplatmıyorum demek istiyor, ya da instagram'da resmini beğeneyim de ondan hoşlandığımı anlasın kafasında bir arkadaş. kafam karıştı. asdadas.
yunan mitolojisindeki savaş tanrısıdır. athena ile arasındaki temel fark athena'nın barış ve "stratejik" savaş tanrıçası olmasıdır. ares ise saf gücü ve barbarlığı temsil eder. dardanel bölgesine* hüküm sürdüğüne inanılırdı. en sevilmeyen ve kıskanç tanrı olduğuna inanılırdı. hephaistos'un eşi aphrodite ile ilişkisi vardı ve hephaistos tarafından yakalanmıştı. babası zeus tarafından bile pek sevilmezdi ve genellikle sorun çıkarırdı.
şaşırtmamış oluşumdur. önyargılarımdan dolayı değil deneyimlerimden dolayı biliyorum ki dini inancı kuvvetli olan insanlar sapkınlıklara daha yatkın oluyorlar.
ayrıca, bir adamın erkek çocuğunu (10 yaş civarındaki) tecavüz etmesi eşcinsellik değildir. pedofilidir bu. bu tip pedofililer illa ki yetişkin erkeklerden hoşlanacaklar diye bir kaide yok zira.
telepati ve telekinezi. telepati ahlaki olarak sıkıntı olsa da insanları onlara tanımadan tanıma varolan güven problemlerine çok yardımcı olurdu, olay bencillik üzerine kurulu... telekinezi çünkü, neden olmasın?
dünyada son kalan insan sen olsan kesinlike neyi yapmazdın?
x-men evreninde telepatik mutantlardan biri. eski villian, yeni x-men. tam adı emma grace frost.
emma, ingiliz asıllı zengin bir boston ailesinin 4 çocuğundan biridir. ailede emma dışında herkesin çeşitli maddelere bağımlılığı varken emma temiz kalmayı başarmıştır. ailesindeki herkes babalarından korkar.
babası tüm servetini emma'ya bırakmaya karar verdiğinde emma bunu reddeder ve evini terkeder. başladığı üniversitedeki oda arkadaşı da kendisi gibi bir telepattır ve emma'nın karakterini inanılmaz etkiler.
üniversiteden sonra duygularını bastıran, zekasını insanları yaralayacı yorumlarla belli eden emma, hellfire club üyesi sebastian shaw ile tanışır. sebastian'ı gözlemleyerek erkeklerin isteklerinin ne kadar basit olduğunu öğrenir ve onun yolundan ilerleyerek ailesinden daha zengin olmayı başarır. hellfire club, x-men ile çeşitli sorunlar yaşdığından emma jean grey tarafından komaya sokulur. uyandığında hellfire club'dan ayrılır ve hellions adını verdiği bir ekip kurarak onları eğitmeye başlatır. fakat hellions ekibindeki herkes öldürülünce emma depresyona girer ve ona yardım eden kişi prof. xavier (x-men'in lideri) olur. daha sonra emma, başka bir x-men olan bahnsee ile yeni genç mutantları eğitmeye başlar. o grup da dağıldıktan sonra genosha'ya yerleşerek orada öğretmenlik yapmaya devam eder. genosha adasının patlatılmasından sonra ise x-men'in kalıcı bir üyesi olur ve zamanla jean grey ile evli olan cyclops'a aşık olur. ikilinin ilişkisi jean'in ölümünden sonra resmiyet kazanır. emma, prof x x-men'i bırakınca cyclops ile ekibin liderliğini üstlenir.
emma'nın temel yeteneği telepatidir. bu yeteneği prof x'in yeteneği kadar gelişmiştir. ikinci yeteneği (secondary mutation) ise vücudunu organik elmasa çevirebilmesidir. bu durumda aşırı şekilde güçlü olur ve telepatik saldırılara karşı bağışıklık kazanır ama telepatik yeteneklerini kullanamaz.
afro-amerikan aktris. kanımca hollywood'da ırkçılıktan en çok çeken oyuncudur. şu kadının yaptığının %5'i kadar rol yapabilen ingiliz aktrisler oscarları evlerine götürürken bu ultra şahane şahsiyet zar zor adaylık alabilmektedir. kendisini doubt, how to get away with murder gibi yapımlarda izleyebilirsiniz ki doubt'taki tek sahnesiyle beni oyunculuğuna hayran bırakmıştır. ayrıca suicide squadda da yer almıştır.
uzun süre perukla takıldıktan sonra (afro saçlarından dolayı) sikerler diyip perukları atmış kendi afrosuyla özgür takılmaktadır.
desteklediğim açıklama. şöyle anlatayım, ben bilime inanan bir insanım. darwin'in eserini okudum ve doğal seçilimin ne olduğunu biliyorum.
eğer, bir insan diyanet'in verdiği fetva ile (ki dinler bile hayatın değerli olduğunu söylerler) ölüme gözünü kırpmadan gidiyorsa bence ölmeyi hakediyordur, doğal seçilimdir bu.
ama, çocuklara bunu emretmek, 7 - 8 yaşındaki çocuklara ölümü, şehit olmayı, hayattan vazgeçmeyi güzel birşey gibi düşünmek... iğrenç...