izlerken kimi zaman gözlerim doldu kimi zaman gülümsedim kimi zaman sessizce yaşanmışlıklarımı anımsadım. ama bittiğinde artık farkındaydım. anlamıştım ve sadece huzuru hissediyordum. yerden kalkman için uzanan bir el bu. ne yazık ki kayıp ilanlarındaki yüzler gibi...yalnız.
linki şeyapmak gerekiyormuş pardon düzelttim. yeni yazar oldum da henüz..anlarsınız işte.
reenkarnasyona inanan pamuk tarlası sıfatlı canım anneannemin bu konudaki bana dair yorumu, benim önceki hayatımda bir prenses olduğum yönünde. çünkü tıpkı masallardaki gibi iyi kalpli ve güzelmişim. bence anneannem bana yürüyor.
sevdiceğimi yoğun çalışma temposuyla yorgunluktan hamile kadınlar gibi dayandığı yerde uyuyakalacak hale getiren zalim hacettepe hastanesi sana sesleniyorum!! azcık sal da sevdiceğimizin gül cemalini görelim. favori aktivitemiz birlikte uyumak oldu senin yüzünden. uyurken bile aşık olunası müstakbel pandam benim. özledim he!
yaşam felsefelerini ve değer yargılarını takdir etmekle kalmayıp kendi yaşamıma da entegre ettiğim güzel insanlar onlar.
onlar hakkında fikir edinmek isteyenlere öneri kitap olarak forrest carter'ın küçük ağaç'ın eğitimi adlı kitabı geldi. hatta filmi de vardır bu güzide kitabımızın. skrillex'in damian "jr.gong" marley abimizle yaptığı müthiş bir düet olan "make it bun dem" adlı parçalarında kliplerinde de çok hoş bir şekilde kızılderilileri iliklerimize işletmişlerdir.
o değil de anneannem kızılderililerden geldiğine inanıyor. kabilesinin adını hatırlayamıyormuş. aynı zamanda reenkarnasyona inanan, en sevdiği yazar dostoyevski olan, hiçbir namazını da kaçırmayan bir müslüman işte o da var.
yorumları okuduğum kadarıyla evetçiler hayırcılara, hayırcılar da evetçilere saygılarını sunuyor. bunda da mı "-ci,-cu" olduk. ayrıma karşı olduğumuz için açmadılar mı bu sözlüğü. şimdi evet diyen eşcinselleri troll, hayır diyenleri ise tarih yoksunu ilan ediyoruz. belki gerçekten de öyleyizdir kim bilir. ama öyle de sevemez miyiz birbirimizi. illa hakaretle,yargılama ve en kötüsü yaftalamayla mı bitmek zorunda bu konular.. oysaki biz ayrımdan kaçan ama yine o ayrımın tam da karşısında dimdik duranlar değil miyiz? nolur saygı duyalım farklılıklarımıza. bu cahillikten gelse ve kötü bir şeye sebep olacağını düşünsek de.. nolur münakaşa değil artık münazara yapalım. nolur bari kendi aramızda canımızı en çok acıtan ve bizi en çok yıpratan şeyi, o kabullenemeyişi birbirimize yapmayalım. yalvarıyorum hepinize. bizi sevmeyenlere bizi ötekileştirenlere inat, biz saygı duyup "ne olursan ol, gel..." diyelim. biz sevelim birbirimizi, hatta bizi sevmeyenleri bile.
görünce tavuk döner ısmarlayasın, cebine çikolatalı ekmek koyasın gelir. hiç de but değildir similya durumu,işte asıl acı olan budur. kilo alır, içgüveysiden hallice kasını da yaparsın. ama similya başka şey, onu değiştiremiyorsun.
reenkarnasyona inanan pamuk tarlası sıfatlı canım anneannemin bu konudaki bana dair yorumu, benim önceki hayatımda bir prenses olduğum yönünde. çünkü tıpkı masallardaki gibi iyi kalpli ve güzelmişim. bence anneannem bana yürüyor.
görünce tavuk döner ısmarlayasın, cebine çikolatalı ekmek koyasın gelir. hiç de but değildir similya durumu,işte asıl acı olan budur. kilo alır, içgüveysiden hallice kasını da yaparsın. ama similya başka şey, onu değiştiremiyorsun.
yaşam felsefelerini ve değer yargılarını takdir etmekle kalmayıp kendi yaşamıma da entegre ettiğim güzel insanlar onlar.
onlar hakkında fikir edinmek isteyenlere öneri kitap olarak forrest carter'ın küçük ağaç'ın eğitimi adlı kitabı geldi. hatta filmi de vardır bu güzide kitabımızın. skrillex'in damian "jr.gong" marley abimizle yaptığı müthiş bir düet olan "make it bun dem" adlı parçalarında kliplerinde de çok hoş bir şekilde kızılderilileri iliklerimize işletmişlerdir.
o değil de anneannem kızılderililerden geldiğine inanıyor. kabilesinin adını hatırlayamıyormuş. aynı zamanda reenkarnasyona inanan, en sevdiği yazar dostoyevski olan, hiçbir namazını da kaçırmayan bir müslüman işte o da var.
sevdiceğimi yoğun çalışma temposuyla yorgunluktan hamile kadınlar gibi dayandığı yerde uyuyakalacak hale getiren zalim hacettepe hastanesi sana sesleniyorum!! azcık sal da sevdiceğimizin gül cemalini görelim. favori aktivitemiz birlikte uyumak oldu senin yüzünden. uyurken bile aşık olunası müstakbel pandam benim. özledim he!
izlerken kimi zaman gözlerim doldu kimi zaman gülümsedim kimi zaman sessizce yaşanmışlıklarımı anımsadım. ama bittiğinde artık farkındaydım. anlamıştım ve sadece huzuru hissediyordum. yerden kalkman için uzanan bir el bu. ne yazık ki kayıp ilanlarındaki yüzler gibi...yalnız.
linki şeyapmak gerekiyormuş pardon düzelttim. yeni yazar oldum da henüz..anlarsınız işte.
görünce tavuk döner ısmarlayasın, cebine çikolatalı ekmek koyasın gelir. hiç de but değildir similya durumu,işte asıl acı olan budur. kilo alır, içgüveysiden hallice kasını da yaparsın. ama similya başka şey, onu değiştiremiyorsun.
yorumları okuduğum kadarıyla evetçiler hayırcılara, hayırcılar da evetçilere saygılarını sunuyor. bunda da mı "-ci,-cu" olduk. ayrıma karşı olduğumuz için açmadılar mı bu sözlüğü. şimdi evet diyen eşcinselleri troll, hayır diyenleri ise tarih yoksunu ilan ediyoruz. belki gerçekten de öyleyizdir kim bilir. ama öyle de sevemez miyiz birbirimizi. illa hakaretle,yargılama ve en kötüsü yaftalamayla mı bitmek zorunda bu konular.. oysaki biz ayrımdan kaçan ama yine o ayrımın tam da karşısında dimdik duranlar değil miyiz? nolur saygı duyalım farklılıklarımıza. bu cahillikten gelse ve kötü bir şeye sebep olacağını düşünsek de.. nolur münakaşa değil artık münazara yapalım. nolur bari kendi aramızda canımızı en çok acıtan ve bizi en çok yıpratan şeyi, o kabullenemeyişi birbirimize yapmayalım. yalvarıyorum hepinize. bizi sevmeyenlere bizi ötekileştirenlere inat, biz saygı duyup "ne olursan ol, gel..." diyelim. biz sevelim birbirimizi, hatta bizi sevmeyenleri bile.