jonny mcgovern
youtube'daki hey qween kanalında rpdr kızlarıyla bol geyikli röportajlar yapmasıyla tanıdığım, tip olarak itici olan ayıdır.
intihar etmemem için bir sebep söyle
bir nevi utandığım içindir. başkalarının baktığı yerden müşkülpesentlik yaptığım ya da şımarıklık ettiğim, debillik sergilediğim bile söylenebilir zira dış görünümün, maddiyatın, kariyerin ve kültürün yolunda, düzgün ve daha da yükselerek devam ettiği bir hayat içerisindeyim fakat kendi kafam içerisindekileri düzgün yerlerine oturttuğum halleri beni yormaktadır.
bir diğer sebebi ise gün neden hep geceye varıyorsa aynı sebepledir. kendimi bildim bileli hayattaki eksikliklere, kıyafetteki deliklere parmağını sokup "işte, bu bir sorun" diyerek dert etmiş biriyim. özellikle başkalarına ait ikinci el utançlar biriktirir ve bunları düzgünce istiflerim. tüm bunları bilerek, kendimdeki sorunlara aşina biri olarak: henüz, kesin çözüm aşamasına kadar gelmiş değilim.
belki biraz daha resimlerim, biten tezim, yazdığım kitabım ile şiirlerim ve okunacak kitaplarım bitince, ben de bitebilirim. bu süreçte de hiçbir şekilde yardım vs. almayı düşünmüyorum, kararım kesindir.
kitap okuma alışkanlığı kazanmak
zengin okul kütüphanesinde okuyabildiğim yüzlercesi hariç olarak kütüphanemde 2000'leri geçmiş bulunan kitaplarım benim için paha biçilemezler. meslek zorunluluğu ile okuduğum dev kitapları saymıyorum bile.
alışkanlığını bilemem ama okumayan insan kendisini çok belli ediyor, alışkanlıktan öte zevk alabilmeyi başarmak gerekiyor.
yazarların şu an ihtiyacı olan şeyler
günün 40 saat olması.
gerçekten okunacak o kadar çok şey, yapılacak o kadar çok iş, oynanacak o kadar çok oyun varken gün çok hızlı tükeniyor.
jabbar
standart eğlenceli eller havaya sahneciliğini devam ettiren seti vardır fakat sesi gerçekten de kayıttakiyle aynıdır.
geceye rahatlatıcı bir müzik bırak
üstteki yazara şarkı armağan et
mide bulandırıcı başlıklar
halbuki içerisinde am, sik, göt, taşak gibi tanımlar barındıran başlıklar bu organlara sahip insanlar tarafından açılmakta ve geliştirilmektedir. bu insanlar belirli dönemlerde de söz konusu amlarını, siklerini, götlerini ve taşaklarını zihinsel ve fiziksel olarak semsert kavramakta ve önce yavaşça, sonra hızlıca görebildikleri her şeye sürmektedir.
doğaldır; insan zevk, aşk, tutku ve daha bir çok şey için sevişen hayvanlardandır. sırf bu yüzden midesi bulanan insan, gerçekten hiç ama hiç sevişmiyor veya sevişmeyi arzulamıyor olmalıdır ki başkalarını bu sebeple küçümsesin. imkansız.
asıl mide bulandırıcı olan, terbiyesiz ve iğrençliğin görünmeyen yerlerinde fokur fokur kaynadığı insanların nefretlerini, öfkelerini, yoksunluklarını ve keşkelerini kustukları başlıklardır.
ayı sözlük'te homofobik tipler olması
eril kültürün en ağır ve pis kokan kesiminde yetişmiş hepimiz tarafından erkekliğin bir ideal ve hedef olduğu olgusuyla bir şekilde savaştığı ve savaşacağı doğrudur. eşcinsellik kimileri tarafından "kadın gibi davranmak" olarak algılanıp yerilirken kimileri tarafından ise "eşcinsel değilim, adam da sikiyorum kadın da sikerim" şeklinde uzaklaştırıldığı sanılmaktadır.
giyimiyle, sesiyle, davranışıyla, hareketleriyle; sokakta, kapalı kapılar arkasında, güvendiği arkadaşlarıyla ya da iş yerinde bir şekilde bazen kendisi gibi bazen ise kendisinden farklı davranmak zorunda kalan insanın farklı davranma zorunluluğunu, bir süre sonra aslında "olduğum şeyden toplum nefret ediyor ve iğrenç görüyor"dan "ben de aynı düşünüyorum ve 'onlar gibi değilim'"lere getirmesi kaçınılmaz olsa gerek.
o halde insanların yapması gereken "homofobiölçer"lerini yarıştırması değilken sanırım kimin daha az "homofobik" olduğu bir çeşit aktivist değerlendirici olarak da görülmektedir. (?)
ayı sözlük itiraf
kendimi kayıp hissediyorum. türkiye'deki aylık ortalama gelirin çok çok üzerindeyim, iyi bir işim var ve başarılıyım. eli yüzü düzgün, konuşması düzgün biriyim. prezentıbıl holding bebesiyim ama holdingde değilim.
süper süper lükslerde yaşamak gibi bir derdim yok fakat üstüm başım düzgün, evim sıcak, dolabım dolu, konser listem tıka basa, sinema keza, kitap aynı şekilde. ancak hayatımda, uzun süreli bir ilişkiden çıkmamın üzerinden fazlaca zaman geçmesine rağmen, özel birisi yok ve istemiyorum da. kendimi yorgun hissediyorum, her şeye ve herkese karşı yorgun hissediyorum. birilerini tanımak gibi bir niyetim yok, birileriyle buluşmaya isteğim yok.
anlamıyorum neden fakat bana doğru geliyor. resim yapmaya, oyun oynamaya, kitap okumaya, müzik dinlemeye ve daha da önemlisi tezime çok fazla vakit ayırıyorum. hiçbirinden dolayı kendimi yorgun da hissetmiyorum.
tam tersine birisiyle anlamsız konuşmalara girip benim vaktimi çalıyor gibi hissettirdiğinde bu yorgunluğu hissediyorum.
asosyalliğin ve sosyopatlığın tanımlarının çok yakınlarından geçiyorum. zira kendi içimde aşırı asosyal ve insanlara uzak hissederken dışarıdan insanlara kendimi sevdirecek ve yakın hissettirecek her şeyi yapıyorum. resmen iki değil, dört değil; binlerce maskenin altında kendimi saklıyorum.
ne yapacağımı bilmiyorum. intiharı her gün düşünmenin sağlıklı olmadığının da farkındayım üstelik.
benimki eşcinsellikle verilen bir savaş da değil, hayatla ve insanların sahteliğiyle verilen bir holden caulfield'lık. üstelik ilk değilim bunu düşünen, son da değilim.
angela merkel