yazarların hatırladıkları en eski anıları

sütü bitirdikten sonra biberonu fırlatışım.
anaokulundaki halıflexin üzerindeki balon desenlerini ezerek patlatmaya çalışmam. yaş 3 bile yok sanırım.
anasınıfindayken bizim oldugumuz 4-5 kişilik bir tayfamız vardı kızlı erkekli. bir gün biz oğretmenin dediği etkinliği yapmak istememiştik. onun yerine oyun oynamak istemiştik. sonra öğretmenimiz bize ceza vermişti. biz ceza yerinde otururken bir anda kendi aramızda konuşurken oyun oynamaya başlamıştık. öyle devam ettirmiştik günü. hâlâ o anasınıfı grubunu özlüyorum.
ablamla asansörün kalacağından çok korkardık onun için daha az ağırlık binsin diye tek ayak üstünde dururduk hep ta ki bir komşu görüp salaklığımızı düzeltene kadar.
babaannemin çardağından uçmak için kucakladığım yastıkla birlikte kendimi aşağı atmam.
rüya mıdır değil midir bilmem, zaten hatırladıklarım arasında en eskilere giderken ciddi ciddi rüya mı değil mi şimdilerde ayırt edemiyorum. adımı bedenimi her şeyiyle bildiğimde üç yaşına yakındım, "ben bu yaştayım" dediğim vakit üç, ama yine de yakınım diyorum çünkü benden 2.5 yaş küçük kardeşimin doğduğu günü hatırlıyorum. bakıcıdaydım, babam aldı serçe parmağını tutarak eve gidiyorduk, "sana kardeş geldi" sözünü hatırlıyorum ve eve geldiğimde beşikte bir şey vardı!

rüya ile karışık olansa şu: bir yerde yatıyorum ve bana yukarıdan bakan bir şeyler var, ama renkleri bile seçtiğimi söyleyemem, turuncumsu kızıla çalan bir atmosfer, ve orada hiç değilse gözlerini ayırt edebildiğim şeyler bana bakıyor. ötesi yok, dediğim gibi rüya mı değil mi onu da bilemem çünkü kesinlikle ben 2.5 yaşındayken gördüklerimden bile eski! bir de işin garibi yine ben 4-5 yaşlarımdayken anneannem her şeyde "sakın yapma, etme çingenler seni kaçırır oğlum" derdi, ve "çingen" dendiği zaman aklıma hep az önce anlattığım siluetler gelirdi.
saçlarımı blendax şampuan ile yıkıyordum mis gibi kokuyordu hem de yumuşacık oluyordu.
nedense yazılanları okurken açıp bu şarkıyı dinledim yıllar sonra


benim eski birkaç anım var en eski evimizde. 4 yaşında o evden taşındığımıza göre muhtemelen 4 yaşındaydım. babam sabah işe gitmeden sobalı odada giyiniyor ve kazağını giyerken kafasını bir süre saklayıp sonra cik diye bağırarak kafasını çıkarıyor. ablamla benim çok hoşumuza gidiyor. kahkahalar atıyoruz. bu hareket birkaç defa tekrar ediyor falan. böyle bir anı.
bi keresinde kapıda uzanırken su vanasına gözüm ilişmişti. ona bir süre dalıp acaba bu anı ne zamana kadar hatırlayacağım diyordum. en eski anı denilince aklıma o gelir.
ablamın karnesi ile teşekkür belgesini makasla kestiğim bir an var. en eskisi bu olsa gerek.
  • /
  • 4