ayı sözlük itiraf

  • /
  • 91
gecenin bu saatinde kiremitte tavuk yedim. pişmanım. eve geldim swing republic dinleyip kendimi electro swing`in kollarına bıraktım. dans ederek az da olsa eritecem bu göbeği. ciddiyim.
benim artık bu şehirden, bu ülkeden taşınmam gerekiyor ve bunu yazdıktan sonra yüreğime bir ağırlık çökmesi, gözlerimin dolması...
bugün hayatımın en güzel günlerinden biriydi. sevdiğim çocukla bir türlü istediğim samimiyete ulaşamıyorduk. bugün beraber zaman geçirdik ve benimle uzun uzun dertleşti. eskiden sevdiği kızdan bahsettiği halde bana o bakışları her şeye değerdi. o samimi, utangaç, hüzünlü duruşu. ilk kez bu kadar ciddi ve içten gördüm onu.

artık heteroseksüel olduğunu kabullenmeye başlasam da bugün çok yakın arkadaş gibiydik ve bu beni her şeye rağmen çok mutlu etti. yakın arkadaş olma ihtimali beni havalara uçuruyor. çünkü ben arkadaşlığa da aç bir insanım. dönüp bakıyorum ve benim hiç erkek bir arkadaşım yokmuş.
ben bu zamana kadar karşılıklı sevgiyi tatmadım zaten. o yüzden sevgili olmak için oturup dert bağlamıyorum. çevremde olması ve ona bakmam bile yeter. yeter ki benden uzak ve bana soğuk olmasın. iyi ki varsın canım aptalım.
buraya uzun yıllar boyunca ciddi emek veren kişilerin, sözlük sahibi ile ters düştüklerinde pat diye hemen atılmalarını, beraberinde de tüm emeklerinin yok edildiğini gördüğümden beri buraya yazma motivasyonum sıfırlanmış durumda. oysa ne çok sevip değer vermiştim, önemsemiştim burayı. atıldıklarından sonra arkalarından yapılan "ay ne olur yaz, sen yaz diye ölüyorduk sanki" tarzı cynical tavır da ziyadesiyle rahatsız edici. kalan bir avuç yazarın bir kısmının da atılanların arkasından bu tavra katılmaları da, sanki buradaki kendi varlıklarının da pamuk ipliğine bağlı değilmiş gibi görmeleri de kötü. sadece yazık diyebiliyorum, çok daha farklı yerlerde olabilirdi, çok daha etkin olabilirdi, çok daha izole kalmış insana ulaşabilir, onlara umut verebilirdi bu sözlük. vizyon darlığı dedikleri şey böyle birşeymiş.
birgün birini birden bire çok sevmeye başlarsın;ama öyle böyle değildir! çok çok seversin. sonra saçma bir şey olur ayrılık gelir. hazırlıklı olsan hadi bir nebze ama o amına koduğumun ayrılığı sen hiç beklemezken gelir! amına koyim o ayrılığın! lan ölüm sevmişim işte ne diye kapımı çalıyorsun! kapıyı açmıyorum ama o yine içeri giriyor. gir amına koyim gir, al bütün aşkımı sevgimi, yüreğime taş koy veya onunkine... senin ebeni sikim ayrılık! ne alıp veremediğin var bizimle. deprem gibisin. ben dünyamı sağlamlaştırdıkça sen şiddettini arttırıyorsun. al yak yık dünyamı, taş üstünde taş bırakma. yürek üstüne yürek bırakma. ellerim ellerine değmesin onun. ne yaparsan yap işte. ayır bizi başka kıtalara ama alma saygımızı içimizden. bizi bizden ayır, kabul ettim ama bizi saygımızdan sevgimizden ayırma. adam gibi gel ayrılık adam gibi. haber ver, hazırlanalım. artçıların bile yeterken sen topyekün koşarsın üzerimize. dizginlerini salıver. adam gibi gel, başımızın üstünde yerin var. eyy ayrılık geleceksen adam gibi gel.
bunu yazmak istediğimi itiraf etmek istedim.
ülkeye dönmek istemiyorum.
ona tekrar mesaj atmamak için kendimi o kadar zor tutuyorum ki. anlamam lazım artık bana değer vermediğini ama söz geçiremiyorum kalbime. rüyalarıma giriyor, elimde telefon resimlerine bakarken buluyorum kendimi. gündelik hayatımda bir anda karşıma çıkıyor sanki onu hatırlıyorum. çok kırdı beni. keşke hiç yazmasaydı, tekrar konuşmasaydı. sil baştan olabileceğini sandım.
arayıp bağırasım, ağlayasım geliyor. içimdeki her şeyi dökmek istiyorum yüzüne, ama yapmayacağım. karşılaşacağımız günü bekliyorum, gözlerinin içine bakarak konuşacağım. o zaman neler hissetirdiğini anlar belki.
bir yandan da kendime kızıyorum. nasıl bu hale geldin, sana bunları yapmasına nasıl izin verdin. neden bu kadar çabuk inandın, niye bu kadar kırılgansın.
ben rahat değilim, yaşamıma devam edemiyorum. yüzleşmem lazım sözlük.
sakızı ağzımda şişirip patlatamıyorum, bunu yapamadığımı öğrendiklerinde gerizekalı mıyım ben diyorum.
kötü müzik dinlemeyi geylere yakıştıramıyorum. genelde bu beklentim karşılanır.

sen geysin büyük düşün

eşcinselleri tanımadan ve ortamlarına girmeden onları sapkın olarak görüyordum. pişmanım.
seviyorum seni sözlük. her akşam birkaç saat girmezsem eksiklik hissediyorum. çok güzel insanlar tanıdım sayende. harika arkadaşlarım oldu. çok kaliteli yazarlar, sağlam duruşlar, renkli dünyalar keşfettim. ama yine de bir ait olamama duygusu var. bazı başlıklar, entryler o kadar uzak, o kadar alan dışı ki benim için "eh be birader! hem kadınsın, hem heterosun. ne işin var burada?" demekten kendimi alamıyorum. ayrık otu sendromuna mı yakalandım ne?
tecil için askerlik şubesine gitmem gerekiyordu. ama öğle arasına girdi şube ben vardığımda. south park karakterleri gibi giyinmiş, şubenin açılmasını beklerken şarkı söyleyesim geldi. "oh thunder in my heart. these razors cutting sharp..." diye mırıldanırken beni gizli bir ajan sanıp üstün teknoloji iletişim cihazları ile başkalarına rapor verdiğimi düşünerek öldürmelerinden korktum ve şarkı söylemeyi bıraktım. keşke devam etseydim de "i won't you let me die." kısmını getirebilseydim. belki bunlar olmazdı. *
gay olduğumu ilk defa sanırım ilkokul 4-5 zamanlarında anladım. ergenliğe girme dönemleri, sınıftaki herkes rüyalarına giren kadınlardan falan bahsediyordu. o zaman kirada oturduğumuz evimizin bir ev sahibi vardı, böyle kıllı sakallı bir adamdı (o zamandan belliymiş bear seveceğim). onu görmüştüm rüyamda, beni kucağına alıp öperek yatak odasına götürüyordu. gerisi tabiki yok rüyanın, o yaşta maksimum öpüşülebileceğini sanıyorsun çünkü. acaba nerde şimdi o adam, bak merak ettim şimdi. *
ruhum göçebe götüm yerleşik
tamamen psikolojik sebeplerden ötürü tam 4 gündür, günde en az 3 saatimi sıçmaya çalışarak geçiriyorum sözlük. bir karın ağrısı ki sorma. nerede olduğumu soranlara da grip oldum evde yatıyorum diyorum. tamam biraz kabızım ama zorla da olsa sıçıyorum, iş o zaman da bitmiyor, ardından bişey gelmemesine rağmen kasılı kalıyorum kalkamıyorum. sıçtıkça sıçasım geliyor ama malzeme kalmadığını anlamıyor bünye. bu sebepten dolayı sanırım hemoroid başladı sözlük. rectal prolapse olmaktan korkuyorum *

(bkz: ayı sözlüğün en iğrenç entrysi)
ne zaman otobüse binsem ya da metro ne bileyim ya da vapur hep birine aşık oluyorum. o kısa dakikalar boyunca çok seviyorum, el ele kırlarda koşuyoruz, beraber yağmurda yürüyoruz sonra ani bir dönme hareketiyle göz göze gelip öpüşmeler filan allah allaaah. sonra o iniyor ya da ben iniyorum beş dakika sonra da unutuyorum aşkı hızlandırılmış ingilizce kursu gibi yaşıyorum. aşk acısı da yok ehe. ama yanlış anlaşılma olmasın tamamen uzaktan fortçu sanılmaktan korktum bi an.
kaşarın önde gideniyim.
bu akşam birisi instagram'daki gerçek hesabıma nude attı. profile baktım takipçi sayısı az. ortak birisi de yok. ben gizliyim. kendi hesabımdan da lgbt'ye dair bırak paylaşımı takip bile yapmam. hesabım da gizli zaten o göremez. ilk defa böyle bir durum başıma geldi. ne yapacağımı bilemedim. benden şüphe duyan birinin beni denemek isteyebileceğini düşündüm. biraz ters cevap verdim. sonra o çocuk da beni engelleyip gitti. attığı nude çok güzeldi. sevişmek isterdim. ne yazık ki kendi kimliğimi kullandığım hesaptan öyle bir teşebbüste bulunamam. hornet'ten olsa neyse. yazık oldu.
1 ayı aşkın süredir hiçbir haber izlemedim , hiç haber okumadım (referandum sonucunu öğrenmek hariç) , hiç haber dinlemedim. türkiye gündemine , dünya gündemine dair ne varsa öğrenmekten kaçındım. bu zalim insanoğlunun dünyasında aklınızı kaçırmamak için yapacağınız en mantıklı hareketlerden birisi.
(bkz:sad story)

bundan seneler evvel beraber vakit geçirdiğim yakın arkadaşım vardı. baktım bundan hoşlanmaya başlıyorum. kendimi frenlemeye çalışıyorum yok olmuyor. cinsel yönelimimi de tam olarak kabullenememişim. biseksüel olmam dolayısıyla ilgimi kızlara çekmeye çalışıyorum, yok bana mısın demiyor. birisiyle konuşsun, kıskanıyorum. kafam sürekli ona gidiyor. morali bozuk mu benim de bozuluyor. aç mı ona da bir şeyler alıyorum vs. derken açılmaya karar verdim ağzımın payını da alacağımı biliyorum. güzelce bir red yedim ve o red yaşanmamış gibi arkadaşlığımızı devam ettirmeye çalıştık. başaramayıp birbirimize girip kötü bir şekilde ayrıldık. kendisiyle başka başka illere gittik. hiç alakasız bir şekilde yıllar sonra iş yerimin karşısında çalışmaya başladığını acı bir tesadüfle öğrenmiş bulundum. yemin ederim bir anda karşımda görünce dizlerim titredi, olduğum yere çivilendim sandım. illaki denk geliyorum. bir yabancıymışız gibi geçip gidiyoruz. yani el insaf be adam. seninle her bu durumu yaşadığımda kalbim acıyor. türkiye'de başka çalışacak yer mi kalmadı yav. yazıktır bana da.
  • /
  • 91