24 saat aç gibiyim. günde 5 öğün yemek yiyorum ama doyma hissimi yitirdim. kısacık boyuma rağmen kilo 80'i geçti. gece uyurken bile tek gözüm açık yemek yiyorum o derece. neden böyle oldu da ben doyma yitimi kaybettim çok acayip bence.
bu arada görüştüğüm herkesle de irtibatımı kestim, telefon listemi temizledim, eskileri terk etme yenileri fark etme şeysi heğ.
aynı mekan aynı iş aynı yollar aynı insanlar aynı beden aynı ruh aynı yatak.....değişimin zamanı geldi.
yenilenmenin zamanı geldi.bu sonbahar inşallah her şey yenilecek.yıllar önce bir zerdüştün dediği gibi ''kaçınılmaz değişim yaklaşıyor,yaşlı kollarını aç ve onu karşıla''
o kadar aptal bir ruh halindeyim ki şu an bir yerlere -caps lock açık- her şey çok boş!!!1 -caps lock kapalı- yazasım geliyor. yaratıcılığım öldü, kendime olan güvenim öldü, insan sevgim öldü, cinsel isteklerim öldü. sadece avm'nin birinde bir arby's bulup ölene kadar kıvırcık patates yemek istiyorum. bunu yaparken vıcık vıcık drama yapmak, zorlama edebiyat kasmak değil amacım gerçekten. kıvırcık patates ya, sevgi bu demek olsun benim için.
geceyi antalya sahillerini arabayla gezerken, arabada çalacak parçaları seçerek geçirmek kadar eğlenceli bir şey yok galiba. arabada dinleyeceğim anı düşünüp düşünüp gülümsüyorum. kaş ve demre'den başka nereye gideceğiz acaba, merak ediyorum.
bugün eğlenceliydi. kaputaş plajı çok harikaydı. midyeleri incelemek çok eğlenceliydi. aklıma dolu karakter ve silah tasarımı geldi ne güzel.
asıl anlatacağım şey bu değil ama. geceye doğru bizim mahallede yürüyüş yapıyordum ki, yine geçen yılki şeyi yapmışlar. basketbol sahasına yine tatlı üniversiteli oğlanlar toplanmış. oturup sohbet ediyorlar. çok imreniyorum sözlük. "size katılabilir miyim oyunda" diyerek aralarına dalıp arkadaş olmayı istiyorum. ama sorun şu ki, basketbol oynamakta hiç iyi değilim. yani hiçbir zaman onlara yakın olamam. ama çok istiyorum aynı mahalleden arkadaş grubumun olmasını yaa. obsesif kompulsif hastalığım için de çok iyi gelirdi. yalnız başıma kalınca sürekli, sökülen dişimle yemek yiyemediğim, hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağı, aileme olan nefretim(dişçiye zamanında götürmedikleri için), dişçi korkusu gibi şeyler aklıma geliyor. boğuluyorum. ciddi ciddi nereden intihar etsem diye düşünüyorum, falezlerden mi atlasam, uyku hapı mı içsem diye bunları düşünüyorum. ama sorun şu ki, yaşamak istiyorum, hayatın ne kadar eğlenceli olduğunun farkındayım. bu kadar şeyi atlatmışken, pes etmek istemiyorum. ama yapacağım bir şey yok. boğuluyorum, böyle yaşamaktansa hiç yaşamayayım daha iyi diyorum.