ayı sözlük itiraf

  • /
  • 181
galiba yanlış alarmmış sözlük. bugün dişçiye gittim, çocukta tık yok. sadece selam veriyor, o kadar.
evet sözlük şuan saat sabaha karşı 04:22.... 637 günlük sevgilim biraz önce artık evlenmek istediğini söyledi, ailesi kız bulmuş (pazarda mı sergiliyorlarda aileler buluyor, ne saçma koca koca adamlara seçmece gibi kız buluyorlar). gün boyu canım cicim aşkım mesajları atarken, mesajla birbirimize sarılmış, iyi geceler mesajları atarken birden birkaç yazışmayla yolları ayırdık. evet ortamda gizli takıldığım için haykıramadım. içime içime ağlıyorum şu an... ne boktan bişiymiş aşk. 26 yaşındayım, 3 ilişkim oldu. 3 ünden 2 si böyle sebepten bitermi ya. aşk maşk yalan galiba. ben sadık kaldıkça, atı alan üsküdara geçiyor. bana da tozu yutmak kalıyor. herkes mi rahat ya böyle... bi ben mi kasıyorum kendimi karşımdaki üzülmesin diye. hep mi ben üzüleceme be. dertleşecek kimsem yok. ne boktan durummuş bu, galiba iyi değilim. dökmem lazım içimi
bazen kafamda kurduğum hayata kendimi inandırma halim var. yani aslında çalışmadığım bir işteyim, yaşamadığım bir yerdeyim gibi. şizofreni vakası olmamakla beraber anlamını henüz çözemediğim durum.
hepinize yalan söyledim.

bundan aylar önce dergi için bir röportaj hazırlamıştım. dergi zirvesine katılmış, arkamdan yalan yanlış konuşulanları bir bir yüzüme vuruluşunu oturup seyretmiştim. herhangi bir kimse ile ne alacağım ne de vereceğim vardı. bir an da sözlük ve sözlükteki yazarlardan soğumuştum. irtibatı kesmiş ve numaramı değiştirmiştim. o esna da elimde olan röportajı da kaybetmiştim. kızgındım evet. gıybet yapılmasını sevmeme rağmen insanların arkasından atılıp tutulmasının hiçte hoş bir davranış olmadığının yanı sıra hala bana karşı yüzlerinden gülücüklerinin eksik olmaması son derece motivasyon kaybıydı.
belki de iyi bir yazar değilimdir. sözlükten sevgili edinip anlaşmazlıklar sonucu ayrılıkta yaşayabilirim. ama sürekli dillerde pelesenk olan o yalanı sevmem cümlesini kurarken bile yalan söyleyen insanlarla bir arada durmayı da istemedim.
" peki hala sözlükte ne işin var? " diye sorabilirsiniz. buna ben bile kendi içimde cevaplayamıyorum. kopamadığım bir kaç insandan ibarette olabilir. diyeceğim şudur ki aylardır içimde tuttuğum onca şeyden sadece bir tanesiydi bu. yaptığım bu şeyin içinde tabi ki de vermiş olduğum sözü tutmamak gibi büyük bir hata var. sadece yanlış zaman da ortak oldum bu göreve.
bugün dişçideki o tatlı çocuk yoktu. kadına soracaktım nerede diye, ama ağzımı oynatamadığım için soramadım. keh keh keh. kanal tedavisi oldu maalesef dişim. o dişteki çürükleri temizlerken oluşan hafif sancı çok gıcıktı. çürükleri temizledikten sonra, kadın bana dedi ki, "maalesef bir kez acıycak. kusura bakma :(" falan yaptı. sonra dişin pulpasına iğne falan vurdu, acıyo mu diyor, yok diyorum. ondan sonra pulpa temizliyorum falan dedi, pulpa temizliği 10 saniye sürmedi. "oha dedim, bunu bilseydim önceden gelirdim yahu" dedim. "gele gele alıştım dişçiye hehe" dedim. oradan asistanın birisi "insan nelere alışmıyor ki :)" dedi, ben de doğruladım. ondan sonra pulpa sinirini bi çekti, hafif bi acı geldi. sonra kadın "acıyan kısım buydu :(" dedi. ben de "bu mu acıycak dediğiniz yea" dedim. diş ağrılarına alışkın olduğum için çok etkilemedi yani.

kusura bakmayın anlatım bozukluğu için. şu an kafam yerimde değil. demek ki neymiş, güzel bir dişçiye gitmek önemliymiş.
sözlük içinde 'o bana arkamdan bunu dedi şu ona bunu önünden demedi lanet olsun' tarzı trajedi yaşayan ve yaşatanları çok seviyorum.

adeta türkiyenin paranoyak bir özeti gibi. mısır patlat izle.
8 mayıs 2016 tarihinde evime girecek iken kedi miyavlaması sesi ile geri döndüm ve arabanın ezmesi sonucu bir bahçede sürünerek gidiyo şekilde buldum.
veterinere götürdüm. vücudunda çok sıvı eksikliği vardı, su gibi ishali vardı. tedavi görmeye başladı.
her gün ilaçları, iç dış parazit vs şeyleri yapıldı. mamasını kendisi yemeye başladı, ishali kesildi. testleri yapıldı bir şey çıkmadı. röntgen çekildi iki arka bacağında kırık var ama kafes istirahati ile düzelecekmiş kendi kendiliğine.
bu saydığım test, parazitler, röntgen dışında günlük orada kalma parası da yazılıyordu. bugün yani 25 mayıs 2016 günü veterinere gittim tekrar. taburcu vakti geldi, durumu gayet iyi.
fakat tabi ki de ödemeyi yapmadan kediyi alamıyorum. bana bir hafta süre verdi. öğrenciyim. okulum sebebiyle çalışamıyorum da. internetten destek geldi 175 lira, bir tanıdıktan 100 lira ve onun dışında ben 60 lirasını verebilmiştim sadece. ve veterinerin de yaptığı indirim ile bütün masrafları 590 tl.
ve kediyi almadığım süre içerisinde de bu miktar artacak kalma parası işlendiği için.
sizlerden de az da olsa elinizden ne gelebilirse o kadar destek bekliyorum.
iletişime geçmek isteyenlere veterinerin adresini ve veterinerin hesap numarasını atacağım.
teşekkür ederim..
hiç yapmayacağım bişey dediğim "bir adama aşık olmak" eylemini şu an tüm benliğimle hissediyorum.
bugün uyuzluktan yanıma yaklaşılmıyor adeta sözlük! kaz çobanı ayşeciği doğum gününe çağırıp ölümüne dalga geçen şehirli kız kadar zalım, mercan kolye filmindeki üvey anne nurseli idiz kadar kalpsiz, kurtlar vadisi'ndeki laz ziya kadar acımasız ve kınalı yapıncaktaki aliye rona kadar da nemrutum. evlerden ırağım. bir haftayım, on günüm, son günüm hatta a cânım sözlük!
sanırım yalnızlığa alıştım... 2 yılı geçiyor...hani böyle sevdiğin olsun istiyorsun ama bir yanında istemiyor.sorumluluktan, kaybedişlerden , toplumdan , maddi manevi yükümlülükten bıkmışlık var.telefonu - sosyal medyayı terkedip - kendi çapında ördüğün ağın içinde aşağı yukarı gidip geliyorsun işte.mutlu ya da mutsuz diye ifade edemem ruhumu.nötr olmak bu ikisinden de beter anlaşılan.kendini alıp tartabileceğin teraziyi elinde dolaştırıyorsun sürekli.çünkü kendinden başkası yok..çünkü yalnızsın.dünya değişti, insanların istekleri ve yaşam şeklide bir hayli değişti.ayak uyduramıyorum.herşey batıyor , her hareket , her söz.tahammülün eridiğin de erimeye mi başlarsın? ben eriyorum galiba yanan bir mumdan bile daha hızlı şekilde.ölümümün sevdiğim kadının yanında gerçekleşmesini istemezdim zaten.kimseyi üzme , kaybediş duygusunu tattırma ve yalnız bırakma lüksüm yok.tüm yalnızlığı sırtıma aldım sevenler , yaşıyorum.gittiği yere kadar...
ders çalışırken hep aynı şeyi diliyorum. götümü başımı dağıtmak. *

ve tabii ki klasik dağıtma şarkım:
octoberer tan, ben ebru yaşar! söyleyeceklerim bu kadar!*
normalde dişçiden ve hastaneden korkmama rağmen, çok ilginç bir psikolojiye büründüm. o kadar ruhsuzlaştım ki, artık ne hastaneye, ne dişçiye kendi başıma gidemememe rağmen, artık ikisine de gidebiliyorum. bugün 3 tüp kan aldılar, hiç iğrenmedim foşur foşur akan kanıma baktım. kanlar içinde kalan koluma baktım, hiç iğrenmedim neredeyse. kadınla sohbet ettim hatta, ki çekingen biriyimdir. gerçi ameliyattan hala korkuyorum ama olsun. galiba yalnızlığa alıştım. zaten bundan sonra kimsenin sorunlarıyla ilgilenmeyeceğim. sadece kendi çıkarlarım için yaşayacağım. insanlara karşı soğuk olacağım. sıcak gibi görünüp arkasından vuracağım.
sıkıntıdan eski mesajlara baktım da, ne çok eğlenmişim sözlük.
sınavda silgimi bölüp diğer yarısını ona verdikten ertesi gün bana yeni silgi alıp geldi. ben de aşık oluverdim...
arkadaş, ameliyatımı ve diş tedavimi dalgaya alarak "hem götüne sokuyorlar, hem de ağzına sokuyorlar haha" dedi. ilk başta sinirlendim, sonra hoşuma gitti.
hoşlandığım çocuğun sevgilisi bile var sözlük. ona rağmen hala içimde bir umut var.
o bakışmalar, o beğenmeler.. bu kadar basit olmamalı!
ama yoruldum be sözlük. üç kuruşluk insanlar mutluluktan fink atarken ben hala itirafımı ayı sözlüğe yazmaktan bıktım..
ne önerirsin bana?
itiraf ediyorum sözlük akşam haberlerinde "sen niye oruç tutmuyosun" temalı; ağzı yüzü dağılmış arkadaşımızın kendini ifade edebilmesi için muhabirle olan çırpınışını betimleyen bir haber bekledim ama yoktu! şaşırtıyorsun beni güzel ülkem..
mutlu olmak nasıl birşey ? nasıl bir his? bilmiyorum.genel itibariyle mutsuzum.mutsuzluğu tanımlamak daha kolay geliyor bana.yüzün asık- gevşemeyen bir ağız- dişlerini her daim örten dudaklar.bu sadece fiziki anlatım- ruhun detayı 800 sayfaya da ulaşabilir.mutluluk ise hep dilimizde ama neye mutluluk deniyor bilmiyorum.sanırım ben reptilian ırkına karışıp evrene korku salıcam.pozitif degilim çünkü.ee negatifligin sonu da reptilian olmaksa evren korksun benden.belki evrene korku salarak aradığım mutluluğu bulurum.belki mutluluk reptilianlardadır.
başınızdan geçen kötü anılar geçmişteki yanlışın yansıması ise ve siz bunu anlık olarak beyninize şimşekler çakarcasına anlıyorsanız aynı hatayı yapmamak için çabalamamanız aptallıktır.

aptallık ediyorum.
  • /
  • 181