ayı sözlük itiraf

  • /
  • 181
dün rüyamda evin duvararında gezen büyük böcekler gördüm. bugün de evde cirit atan bir fare. şöyle bir şey var yalnız, farenin rüya olup olmadığından emin olamıyorum. uyku uyanıklık arasında bir yerdeydim çünkü. umarım rüyadır, yataktan kalkıp kontrol etmeyi düşünmüyorum şu an. rüyaysa baya gerçekçiydi, yattığım yerden fareyi görebileceğim yerin görüş açısı falan bile aynıydı.
delirmeden uyumaya devam edeyim en iyisi.
dersin başlamasını beklerken kapıda sigara içiyordum, bir kız gelip çakmağımı istedi verdim ve sohbet etmeye başladı. hangi bölümdensin, aslen nerelisin vs. sonra ayıp olmasın diye sen nerede yaşıyorsun diye sordum. istanbulda dedi. yaa ne güzel neresinde dedim - sanki çok biliyormuş gibi- -monopoly bilgimle- ve kızın gözleri doldu bembeyaz suratı kızardı sesi çatallaştı bir anda. lan acaba yanlış bir şey mi dedim diye şok geçirdim. etilerde yaşıyorduk aslında ama babamın işi yüzünden tuzlaya taşınmak zorunda kaldık dedi ve ağlamaya başladı. ne diyeceğimi nasıl teselli edeceğimi şaşırdım. kusura bakma utanıyorum bu durumdan, memnun oldum tanıstıgıma dedi ve hızlıca gitti. bi 10 dakıka kendıme gelemedım sözlük. bu tarz burjuva dertlere çok kederleniyorum, ah allah kimseyi etilerden aşağı komasın amin.
artık burayı sadece itiraf için kullanmıcam bugün bi şey oldu onu anlatıcam.
bi arkadaşın doğum günüymüs bugün ama ne doğum günü! saat başı hatırlatıyor filan bi de iki kere kutlamıslar bugün. bayağı seviliyormuş, ilgi, iltifat, espiriler güzel bi gün geçirdi ders bitince bi yere oturduk hep beraber konuşuyoruz. bi arkadaşı buna takılmaya başladı: masadan birisi faceden doğum gününü kutlamamış, whatsapp profiline kimse bunla fotoğraf koymamış ama başkalarıyla hep koyuyorlarmış. kız duygusallastı ağladı biraz. derdini sevsinler. insanlar seni seviyor, kutlamış o kadar dert ettiği şeye bak. insanlar neler neler düşünüp kederleniyormus ayrıca bu sosyal medya denen şey yeni bi sevgi ve ilgi ölçütü, itibar aracı, biricik duygudurum tetikleyicisi olmuş. allahım.
küçük bi itirafta sıkıştırıveriyim: bu dahil tüm itiraflarımı gerçek hayatta tanıştığım birisi okuyup tanır diye korkuyorum dattebayo.
itirafımdır ki; gece boyu beni kitleyip ara ara homofobik bazen de düzeltme gereği bile duyamayacağın, saçma sapan, neresinden tutsan elinde kalacak söylemleriyle kafamı ütüleyip, beni olur mu bir tane içmeden bırakmam diye kitleyen insanın kafasında bana uzattığı bira şişesini parçalamak istedim. an itibariyle ilk defa, bu duruma düşürdüğüm için kendimi değil beni o adamın karşısında dikilmeye zorlayan olaylar silsilesini suçluyorum.
nickini bilmediğim halde "acaba yazmış mıdır?" diye girip, amaaaan, banane diye başka başlıklara girip, duruyorum.
bugün bir arkadaşıma eşcinsel olduğumu açıldım. çok şaşırdı hiç beklemiyordu, bense söylerken titrediğimi fark ettim. bir arkadaşıma bu şekilde itiraf ettiğime göre aileme nasıl açılırım düşünmek istemiyorum işin kötü tarafı homofobik olmaları.biz neden bu kadar zorlanmak zorunda kalıyoruz ki? neyse ki kötü bir tepki vermedi bir süre şok geçirdikten sonra iyi davrandı. keşke hayatımdaki herkese söyleyebilseydim kim olduğumu.
yakın bi arkadaşım tekrar yollayınca farkettim. stardeniz in cuma mesajına* eskiden gülerdim.

artık ciddiye alıyorum.
acaba arkadan vurdursaydım kıl dönmesi ameliyatı yarasının iyileşmesi daha mı iyi olurdu? bunu merak ediyorum. *
şu dünyada en çok zevk aldığım şey bir şeyler izlerken bir şeyler yemek. hakkaten basit bir insanım ben ya.
bugün çok tuhaf şeyler oldu sözlük. anlatayım da dinle. *

sabah moralim boktandı, bi mutlu olup bi üzülüyordum. sabah sunum yapmaya gittim, hoca "sunum notları 15 mayıs'ta girildi, geçti çoktan sunum yapımı" falan dedi. sinir oldum, "hocam ama 16 mayıs'ta sunumu vermiştiniz" dedim, neyse sinirlenip çıktım sınıftan. eğer bir şey deseydim çok fena ağzına sıçacaktım hocanın çünkü, okuldan atılacaktım. neyse, sonra sunum yapacağım sınıftaki bi çocuk "sunum yapamayanları hoca çağırıyor" dedi, ben de hocanın yanına gittim. hocam bizi çağırmışsınız dedim, "notuna bak da gel konuşalım" dedi, ben de baktım, yüz vermiş. bu not da toplam notun yüzde onunu etkiliyor. neyse ben de yanına gittim, hoca da "kusura bakma, hevesin kırıldı biraz. dersi çakışanlar biraz sorun yaşıyor da" falan diye kıvırdı. meğersem birkaç kişi daha aynı sorunu yaşamış. bilmiyorum istifimi bozmadığım için mi öyle davrandı ama sonunda hak ettiğimi aldım galiba.

ikinci olay daha da tuhaf. dişçiden çok korkmama rağmen kendimi dişçiye gitmeye zorladım. dişçide de geçen anlattığım erkek vardı. girer girmez bana şöyle 3 saniye baktı bayağı; kafasını çevirip baktı. sonra falan filan, muayene nasıl olacak onu konuştuk başka bir doktorla. bu arada kanal tedavisi olma durumu olan bir diş varmış. çok üzüldüm. diş hiç ağrımıyordu halbuki. neyse, çocuk benimle nedense gülerek konuşuyor, sürekli yüzüme bakıyor, sohbet etmeye çalışıyor. "dişçi korkum var" diyorum, "bir şey olmaz" falan diyor. en sonunda hatta karadut ikram etti. "kara dut yer misin" dedi kibarca, ben de aldım. nedense dişçi korkum yok oldu o andan sonra. eve dans ede ede gittim. "dayan yüreğim"i falan söyledim banyoda. belki sadece müşteri kazanmak için yapmıştır. biraz ilgiden de rahatsız oldum açıkçası. hiç ilgiye alışık değilim. biraz bağlanmaktan korkuyorum erkeklere.

bir de sevmediğim bir huyum var. sinirlerimi ağlayarak belirtiyorum. bugün arkadaşlara rezil olmayayım diye gidip tuvalette ağladım moralim bozuk olduğu için. annem falan arayınca duygulanmıştım biraz. arkadaşların yanında zamanında böğüre böğüre ağladığım için artık utanıyorum. beni iyi çekmişler ha.

şimdi kesin yine duygu değişimleri yaşayacağım. mutluyken bi anda moralim bozulacak. sonra gene mutluluk falan filan. öfff.
cumartesi gecesi beynimden vurulmuşa döndüm sözlük..
geçen hafta neredeyse hiç olmadığım kadar yoğun bir hafta geçirmiştim..iş için gelen kalabalık bir yabancı grubun tüm organizasyonunu, programını yapmak çok yormuştu..cumartesi günü tüm kafileyi grup grup ülkelerine yolladıktan sonra haftanın yorgunluğunu bikaç arkadaşımla birlikte sağlam içerek atabileceğimi düşünerek taksimde buluşmak için sözleştik..sonrasında da tekyöne gider dağıtırız dedik..neyse gece yarısına kadar bi mekanda kafalar güzel olana kadar içme kısmını hallettik..aracla çıktığım için çok fazla içmemeye özen gösteririm normalde..bu sefer biraz fazla kaçtı ama, geceyi uzun tutar, kendime gelince dönerim eve dedim kendi kendime..nihayetinde çıktık döndük tekyön yoluna..her zamanki köşemize vardığımızda 2 arkadaş daha bekliyordu, hoşbeş derken dışarı çıktık sigara içtik..benim kafa güzel, sallanıyorum hafif hafif yürürken..tekrar içeri giriyoruz, clubın ışıkları gözümü alıyor, arkadaşlar önde kaybetmeyeyim diye ileri bakıyorum, bi an beynimi delen bir görüntü..ayaklar durdu istemsiz..o duruyordu karşımda..3 yıldır görmemiştim..niye gelmişti ki şimdi..çok hazırlıksız yakalanmıştım..gitmeliydim, kalamazdım, onu görmeye dayanamazdım..yolumu değiştirip, arkadaşları bulup çıkmam gerektiğini söyledim..çıktım..arkama bakmadan kaçıyordum resmen..kafamda yüzlerce soru..nereye gitmeliydim, araba kullanmamalıydım, sarhoştum..sarhoşken araba kullanmazdım..o neden buradaydı, bu gereksiz tesadüf neden hiç olmadık bir vakitte gerçekleşmişti.. bütün bu sorular kafamda dolaşırken akm'nin arkasına bıraktığım aracımda buldum kendimi..yolu belli belirsiz seçebiliyordum..ehliyetimi kaybedeceğimi düşünüyordum.. kazaya sebep olabileceğimi düşünüyordum..3 yıl aradan sonra gördüğüm o güzel yüzünü düşünüyordum..keşke biraz kalıp biraz daha görse miydim diye düşünüyordum..bir taraftan araba kullanıyordum..ortaköyde buldum kendimi birden..indim, sert şekersiz bi kahve kendime getirir dedim, kesmedi..geri dönme korkusuyla bir an önce uzaklaşmalıydım..kaçmalıydım..eve gitmeliydim..eve girdiğimde gecenin bir yarısı herşeyi baştan sorguladım..geçen onca zaman hiçbirşey alıp götürmediği gibi, onu görünce aptal aptal şeyler yapmaya iten bir his büyütmüştü..
merhaba sözlük... itiraf ediyorum sözlüğe en son 2012 de girdim :) ... bu akşam otururken birden aklıma geldi ve açtım. entry de görünce birşeyler söylemek istedim... sözlüğe ve aranıza ayı sözlüğün 1. yaşındaki zirvesinde, bir arkadaşın zorlaması ve yancısı olarak katılmıştım. yine o zirvede (sözlükle alakası olmayan) tanıdığım ve 7 ay gibi bir ilişki yaşadığım ilk sevgilimle tanıştım. tabi sonrasında hunharca boynuzlandığımı öğrenip herşeyi bitirmiştim ki, geçen ay, yıllar sonra bir mekanda ilk defa yüzyüze geldik... tüm keyfim ve moralim yerlebir olmuş, tüm enerjimi somurtmaya harcarken, yan taraftan gelen "oooo göbek yapmışsın" diyen sese yöneldim ve dark bear (yazar etiketlemeyi unutmuşum) ile gözgöze geldik.(daha önce kendisiyle zirvelerde 2 defa konuşmuştum ama beni hatırladı). tam karnımı içime çekerken "göbek iyidir" dedi. herkes göbeğime bu ne diye laf ederken bunu duymak çok güzeldi... benim ağzım kulaklarıma vardı ve günü mutlu sonlandırdım... teşekkürler dark bear... çok parantez oldu ama itiraf ediyorum parantezi de seviyorum
(bkz: göbeğimle sev beni )
itiraf etmeye başlamışken içimdekilerinin hepsini dökmeden de gitmeyeyim dedim... 2012 de kendime durumumu anca itiraf edebildiğim, kabullenmesi biraz zaman almış olsada kendimle barışmıştım, mutlu mesut içimde kelebekler uçuyordu artık... yaz aylarında ziyaretime gelen yakın arkadaşım sözlükten bahsetti zirve var dedi,ayı sözlüğün 1.yaşı kutlanacak dedi ikna etti beni istanbula gitmeye. tabi kendime itiraf etsem de durumumu henüz bir icraat olmamıştı bu konuda ve çekincelerim, korkularım vardı. neyse istanbula gittik güldük eğlendik, kutlamadan sonra ilk defa bir gaybara gitmenin heyecanı ile tekyöne doğru yol aldık. ben kendimi kapatmış etrafı incelerken biri geldi ve tanışmak istediğini söyledi, tereddüt etmeden olur dedim (pişmanım) konuştuk eğlendik derken 7 aylık bir ilişkim oldu. ilk sevgilimdi, herşeyin ilkini gördüğüm tattığım insan(!) farklı şehirlerde olmamızı fırsat bilerek ne güzel boynuzlamış beni. acı şekilde öğrendim. pat die bitirdim... içimde kaldı tüm yüzüne haykırmak istediklerim... bazen diyordum keşke karşıma çıksa da bir güzel haşlasam diye... 4 yıl sonra ilk defa tekyönde karşıma çıktı. tüm yüzsüzlüğüyle gülümseyip naber dedi... keşke karşıma çıksa da haykırsam dediğim kişinin karşısında konuşamadım. boğazıma yumruk yedim resmen, tutuldum, cevap veremedim. kaçarcasına içeri girerken arkamdan seslendi, başımdan kaynar sular döküldü, neden böyleydi ki... 4 yıl geçmesine rağmen neden böyle olduğumu anlamayıp kendime çok kızdım. dökemedim içimi, biriktiriyorum hala... bir gün çıkıcak yine karşıma diye bekliyorum. bu sefer hazırlıklıyım be sözlük... aldatıldığını başkasından öğrenmek çok zormuş, arkandan çevirdiklerini başkasının ağzından duymak çok koyuyormuş... (rahatladım azcık, umarım sözlüğe kayıtlıdır da okur yüzsüz)
(bkz: ilkler unutulmuyor)
ya arkamdan birileri sövmelere doyamadı ya da en kısa zamanda kbb polikliniğine gitmem gerekiyor. üç gündür seri şekilde sol kulak çınlamasından muzdarip durumdayım. halbuki kötü adam olarak linç edilmeye baya alışmıştım artık, neyin ne olduğunu bildiğimden vicdanım zaten rahat.
küllerimden doğup silkelendim! bir nur misali indim ruhi zemine! bir güneş gibi doğdum şerrin üstüne! ben karanlıkları aydınlığa çeviren, cihan hükümdarlarını dize getiren, ben kösem! geliyorum!*
insan bazen çok şaşırıyor, bazen.
yabancı personal trainerimla hem türkçe, türkçesi yetmeyince direk ingilizceye geçip milletin bakışları arasında yüksek sesle ingilizce komutlar ve cevaplarla antreman yapmamız çok eğlenceli. yardıra yardıra ingilizce konuşmayı özlemişim resmen...
pazartesi gününden korkuyorum sözlük. ama dişçiden mi korkuyorum, yoksa eniştenizi tekrar görmekten mi korkuyorum bilmiyorum.

digitamamon, digimon world 2'de saldırısını yaparken enigma diyormuş sözlük. numemon da unchi diyormuş. artık huzur içinde ölebilirim.
*
*
son 15 gündür ben yazmadıkça sevgilim yazmıyordu. bir haftadır sürekli ben yazıp arayıp hal hatır soruyordum. hatta bu hafta sonu ona süpriz olsun diye pasta yaptım ama pastayı falan yemeden evden çekti gitti. 1-2 gündür ben de yazmayı aramayı bıraktım, o zaten yazıp aramıyor.

yakında ameliyat olacak bana mutlaka sağlık durumunu haberdar et dedim ama siklediği yok. umarım sağlığına bir şey olmaz. ya sanırım gene terk edildim, olayın özeti bu. yine de onun başına kötü bir şey gelsin istemiyorum, belki de beni çoktan unuttu hatta hiç siklemiyor falan, buna rağmen aklım onda. çünkü hasta olmasını istemiyorum, dünyada üzülmesini isteyeceğim en son kişi.
sıkıntıdan tuhaf bir grafik yaptım sözlük. grafikte 2005'ten 2016'ya kadar psikoloji durumumu gösteriyor. 1, "çok mutlu"yu, 0 ise "çok mutsuz"u simgeliyor.

http://www.imgim.com/7251incic9542269.jpg

2006, 2010 ve 2012 göze çarpıyor evet.

ilginç olan durumsa, gittikçe kötü olayları daha kolay atlatmaya başlamışım gibi.
  • /
  • 181