looking

hbo'nun 19.ocak.2014 tarihinde başlayacak yeni gay dizisi. konu san francisco's yaşayan bir grup geyin hayatı. traileri şuradan izlenebilir.
http://instinctmagazine.com/post/hbo-gay...
alt yazı konusunda büyük sıkıntı çekeceğimizi düşündüğüm yeni eşcinsel temalı mini dizi
edit: black_lola queer as folk taki gibi yetişmiş yardımımıza
şu ana kadar yayınlanması planlanan 8 bölümden 3 tanesi yayınlanmış dizidir.
--- spoiler ---

aslında karakter açısından biraz queer as folk 'a benziyor.temelde san fransisco'da yaşayan üç gay arkadaşın başından geçenleri anlatıyor.
patrick: bizim qaf michael'ın kezban olmayan yakışıklı versiyonu diyebiliriz.aşk peşinde ama her seferinde bir şekilde işi ters gidip aradığını bulamıyor.*
dom:orta yaşa doğru ilerlerken geçmişiyle hesaplaşmaya çalışan ,bölgenin bir çeşit playboy'u, ortamların aranan adamı.gençken bir takım mallıklar yapmış ama nereye bağlanacak bakalım.
bir de eş cinsel çift var dizide ama hem isimlerini unuttuğum hem de çok sıkıcı oldukları için açıklama yapamayacağım.

--- spoiler ---

buna ek olarak çok hoş bir müzik seçimi var dizinin.sayesinde diğer şarkıları da gayet hoşuma giden gruplar keşfettim.

(bkz: the 2 bears )

(bkz: john grant )
queer as folk'tan daha gerçekçi bir eşcinsel temalı dizi.

filmlerde ve dizilerde genelde gay karakterler aşırı tavırlarıyla karşımıza çıkar. looking'de ise üç eşcinselin günlük yaşamlarına şahit oluyoruz.
dizi hakkında daha fazla bilgi için:
http://seker-oglan.blogspot.com.tr/2014/01/yeni-bir-gay-temal-dizi-baslyor-looking.html
televizyon tarihi boyunca ekranlarda gösterilen en başarılı eşcinsel temalı dizidir. karakterler şehir hayatında elinizi uzatsanız bulabileceğiniz kişilerdir. olay döngüsü son derece basit, abartısız bir şekilde ilerlerken, karakterlerin kişilikleri çok iyi verildiği için izleyici olarak sizlerde konunun nereye ve nasıl bağlanacağını tahmin edebiliyorsunuz. baş rollerinde glee'den hatırlayacağımız jonathan groff'u görmekte, sevindirmiştir.
açıkcası gay girls havasındadır ama hoştur, patrick'in o tavırlarıyla sizi kendine bağlar 8 bölüm olmasıyla ise hüsrana uğratır. will & grace'in bıraktığı boşluğu zamanla bir nebze doldurur gibi sanki
queer as folk kadar iyi olabilmesi için daha senelerce yayında kalıp çook çalışması gereken dizi. çok daha gerçekçi ve potansiyeli yüksek bir dizidir o ayrı. karakter seçimleri gayet güzel ve yerinde. san fransisco'nun hafif salaş tarzını da güzel yansıtıyor.

sezon başına 8 bölüm (ber biri yarım saat) çok az, ama sanırım hafiften de deneme amaçlı yayınlandı ilk sezon. izleyiciden pozitif bir geri bildirim aldığından ilerde daha uzun ve fazla bölümlerle izleyebiliriz umuyorum.
2. sezon için anlaşabilmiş ve 2015'te seyirci ile buluşacaktır.
pilot bölüm girişindeki "bear in the woods" ile beni başlar başlamaz kazanan dizi. güzel sahneydi açıkçası.

zengin-fakir, genç-olgun, patron-çalışan arasındaki eşcinsel ilişkileri içermesi güzel. çeşitlilik var, sıkılmadan ilk sezonu bitirdim gitti. darısı 2. sezona.
fazlasıyla hoşuma giden dizi.murray bartlett dizide ne zaman başkasına sulansa oturduğum yerden ben kıskanıyorum kahretsin.
2.sezon ne zaman başlıyor acaba
2. sezonu tam gaz devam eden mükemmel dizi. iyi ki varsın hbo!
başta biraz önyargılı yaklaştıydım ama güzelmiş be. tek oturusta 10 bölümü hallettim. yeni bolumu bekliyoruz bakalım, az kaldı.
richie bebeğimin ikinici bölümün sonlarına doğru yeni saç stiliyle arz-ı endam ettiği süper ötesi ibne dizi. kabul edelim, queer as folk türümüzün ilk primat dizisiydi ve looking ile evrimsel olarak ne kadar üst basamaklara ulaştığımızı göstermiş olduk.

ayrıca ilk bölümde dom ile paddy sikişseler diye çok istedim, hatta dom efkarla yatağa attığında, allah'ım o nasıl seksi bir iç çekiştir dedim, ama bizim 33. dereceden kezban paddy bakar mı hiç? aaa kuşlar ne kadar güzel, ay böcekler ne şirin, ay şu kalın ağaca domalsam hepsini içine alabilir miyim, ihihi. tabii ingiliz atı siftahı açtığından beri kaşıntın başladığı değil mi paddy boy.

hayır bu adam richie'e pasif olmuyorum dememiş miydi? ben mi yanlış hatırlıyorum. sen matadora verme, git uzun yıllardır sevgilisi olan adama ver. üstelik adamın sevgilisiyle ilgili sorunları var, sen onun için ancak kaçış olursun. paddy paddy, ama o hobbit arkadaşın haklı. tam anana göre damat buldun, domaldın direk. mesele bu kadar basit.

kevin'ciğim, my little pony, sana hiçbir lafım yok. sen zaten ne bok olduğunun farkındasın. bu totoş paddy gibi "ben yasak aşk yaşamıyorum taaam mı?" demiyorsun gözlerini devire devire. her ne kadar 2. bölümde yataktan kalktığın popişinin arasından senin ingiliz anahtarını görmek için sahneyi durdurmuş olsamda ve sen malı götermemiş olsanda seni çok seviyorum. bir richie bir sen. (galp)

ayrıca şu doris'e bir hetero yaklaştı, içimi yağları eridi. gaylerle takılmaktan kadının amı örümcek ağları bağlamıştı. iyi oldu iyi.

kezban paddy, aids olmanı çok istedim bebeğim.
umarım son sezondur diye umduğum dizidir kendisi. komik değil, dramatik değil, eğlenceli değil. düz bir çizgide "hayattan" eşcinseller. sağolsunlar, geylerin "cinsellik" dışında en ufak bir şeyden bahsetmediklerini, yapmadıklarını gösterildiği dizi.* paddy karakterinin varlığı bile, diziyi izlememek için büyük sebeplerden. bu kadar kezbanlığa, aptallığa, saflığa, pimpirikçiliğe gelemedim. ve asla sex and the city ve girls dizisi ile karşılaştırılmamalı. onlar gibi asla olamazlar, yetişemezler, efsane olamazlar... 2 sezonluk the new normal bile bundan daha fazla şey katmıştır bence. *

ne akılda kalıcı cümleler, ne akılda kalıcı karakterler, ne büyük olaylar. adın da belli olduğu üzere, bütün dizi "aramakla" geçecek, ama hiçbi yere varılmayacak. fazla gerçek.
bölümlerin çok ama çok kısa olduğu dizidir. mesela az önce sezon 2 bölüm 3 izledim ancak paddy ve kevinin yiyişme sahneleri dışında aklımda kalanlar rugby, berber, siyahi amcanın malafatı ve dom'un duj sahnesi.
büyük bir heyecanla 2.sezonunu bekleyip daha ilk bölümden sonra o ağaca sarılmalar bilmemneler ile beni epey korkuttu. itiraf etmeye utansam da az biraz değil bayağı bi patrick olmuşum haberim yok (bi daha kötüsü böyle insanların iş bir karakterle özdeşleştirmeye geldi mi hep ana karakter sanmalarına da sinir olurdum). jonathan groff'un o boyuna, posuna; hele de inanılmaz sesi ve okyanus mavisi gözlerine rağmen bu durumda olması/yalnız kalması ile dedim bu bile bu durumdaysa ben öleyim, en azından bu arkadaş taş falan hani. baksana hayal dünyasında, kurgu da bile olmamış. iyice umutsuz romantiğe bağlatmışlar, kezbanlık sınırlarını zorluyor falan ki bu beni daha da korkutuyor, ha bi de o ağaca sarılmalar falan ne oluyoruz dedirtti. zaten ilk sezonda blue jasmine'e selam çaktığı "if you can't fall in love in san francisco, you can't fall in love anywhere." ile beni bir kez daha ''neden buradayız?'' diye sorgulatıp, gülümsetmişti, aklıma kazınmıştı. bölüm ortasında doris geldi de bi oh çektirdi, az bi kendime getirdi. bu gidişle bu sezonla son bulup bir doris spin off'u yapılsa fena olmaz gibi.
bölümlerinin kısa olması dışın da çok yavaş ilerleyen dizi.verdiği mesaja göre bu amaerikan ibnleri hepsi kendi kulvarların da seksi.ayısı zencisi muskılı hepsi de porno filmden çıkmış gibi mikemmel ötesi.ayrıca baş rolde ki sürtük kezban ayağına yatan kaşar paddy çok iticisin o ingiliz atı kepçe kulaklı seksi herifi ayarttın ya daha ne diyeyeim sana.kızım yuva yıkanın yuvası olmaz.elit gay ayağına yatıyosun ama aklın hala varoş amerikan kürdü latin beberde.bu gerçeği hepimiz biliyoruz.
süresi çok kısa olan dizi. tamam bizdeki gibi 4 saat sürmesin ancak ne bileyim 25 dk çok az he bu arada ne zaman mutlu olacak bu paddy
dayanamayıp ikinci sezonda biriken altı bölümü bir oturuşta bitirdiğim dizidir.
--- spoiler ---

öncelikle altıncı bölümle tavan yapmış. cadılar bayramı partisi inanılmazdı. iki eski sevgiliyi kendi partisinde mutlu mesut görünce dayamadı tabi patrick, sarhoşluğunun da etkisiyle yaptı bir konuşma. konuşması boyunca yüzümü kapadım bakamadım ekrana. (bkz: başkası adına utanmak) şu duyguyu hissettirebiliyorsa bir dizi bence başarılıdır. doğallığı sayesinde elinde olmadan kendinle bağdaştırıyorsun karakterleri. bir beş yıl sonra mesela patrick olacağım ben.
ilişkilere gelince patrick ve kevin birlikte olsun istiyorum ben. arada jon olmasa ruh ikizi gibiler. ikinci bölümün sonunda kevin'ın ofiste patrick'e dans ettiği sahnede karar verdim buna. geri sara sara izledim orayı, her seferinde de mahçup mahçup güldüm, sanki bana dans ediyor kevin. özetle çok tatlılar. hem richie mutlu şu an, takılsın ginger sevgilisiyle. umarım kevin seattle'a falan dönmez. zaten parti çıkışı bir garip oldu jon bir şeyler anladı gibi.
not: patrick'in işinde gözüm var. hayalim lan.

--- spoiler ---
--- spoiler ---

kevin'in yuvasını bozamayacağını anlayınca gideyim bari eski manitamın yuvasını bozayım diyen bir adet küçük orospu barındıran dizi. aferin sana küçük orospu paddy, aynen böyle devam et.

ayrıca 2. sezon 5. bölüm itibariyle demeliyim ki ilk bölümden beri her zaman #teamrichie ingiliz atı seksi olabilir ama şu richie'nin adamlığının onda birine bile sahip değil.



--- spoiler ---
  • /
  • 2