ayı sözlük itiraf

  • /
  • 181
son 2 gündür onsuzluğun krizlerine girdim yine.
7 ay geçti ayrılmamızın üstünden. bitti, gitti diyorum ne bitiyor ne de gidiyor.
sürekli hatırlatıyorsun kendini oğlum yapma artık. diyorduk ya sonumuz belli diye bırak hayatımı yaşıyayım, izin ver unutmama.

gecenin bir vakti yazdın yine. yetmedi görüntülü konuştuk. nasıl özlemişim kelimeler yetmez ama yaşamaya, konuşmaya, anlamama, anlaşılmaya karşı o kadar çok korkuyorsun ki birbirimize yabancılaşıyoruz. diyorsun ya yorgo çok zekisin diye zeki falan değilim abi anlamıyorum seni, anlayamıyorum. ne hissediyorsun, ne yapamamı istiyorsun, ne bekliyorsun benden bilmiyorum.

acı çektim ben 7 ay. özrünü beklemiyorum ama kefaretini istiyorum. yitip giden bok gibi 7 ayın kefaretini.
senden nefret ediyorum, nefretim kadar da seviyorum. bırak ne olursun bırak mutlu olayım.
ne olursun..
insanlara yardım etmeyi çok seviyorum ama bazıları hep daha fazlasını istiyor. kıramadığım için de ben mağdur oluyorum.
bi-meraklıyım ama güvenilir insan bulamıyorum. çevredeki insanlar ve çeşitli gay tanışma uygulamalarındaki insanlar sadece herhangi bir delik sikmek ile ilgileniyor gibi bir izlenimim var. birinin altına yatmak istesem de gizliliği koruyacak ve eğer daha fazlasını istemiyorsam tek seferde bırakacak bir insan tanımıyorum. aynı zamanda sürekli bar veya kadıköy/taksim civarında takılan insanlardan da çekiniyorum. biraz da kendime güvenim yok (sadece kalçalarıma güveniyorum) çünkü tombulum (175 cm 80 kg) ve bu durum öz güvenimi zedeliyor.
patavatsızlık ve açık sözlülük ince bir çizgiyle ayrılır. açık sözlü olduğunu sanıp patavatsız olan insanlara kafa atasım geliyor.
kafam karışık. vizelerim bitince onu terk edicektim güya. ama olmadı. hala düşünüyorum. uzaktan ilişki bana göre hiç değil. avrupaya bir şekilde taşınsam bile onun yaşadığı şehre taşınamayacağım. yine ayrı olacağız. her gün buluşamayacağız, her gün elini tutamayacağım onun yine. sadece işte bikaç ayda bir filan. ya da avrupada olursam ayda bir. ama nereye kadar böyle gidecek ki? onu seviyorum ama olmuyor mu ne?
askerlik yerim belli oldu. usta birliğim anadolunun unutulmuş bir köyü çıkmadığı için* mutlu olsam da gideceğim yer hakkında kötü duyumlar aldığım için biraz tedirginim ve kimin bedduasını aldığımı düşününce hemen buluyorum*. yerim belli olur olmaz birkaç kişiyle tanışıp whatsapp grubu kurdum ve grup şu an sıfır bir dizisi gibi. hiç hayaller kurmayın ayı sözlük whatsapp gruplarına asla benzemiyor. her cümlemizde kardeşim, hayırlı olsun, selamün aleyküm ve aleyküm selam var. kendimi artık donatella gibi değil, cami imamı gibi hissediyorum. acilen maskülence ve erilce gibi yabancı dilleri öğrenmem lazım. en iyisi çukur'u izlemeye devam edeyim.
tinder vb. platformlardan eş bulma fikrine artık sıcak bakamıyorum. hook-up olayı için elverişli, ama ciddi bir ilişki ararken bir karın ağrısına dönüşüyor. içine kapanık birisi olduğumdan buluşmalarda garip sessizlikler yaşıyorum. hesapların %80'inin bio'su boş olduğundan, %17'sinin de "yazmayacaksan eşleşme.s.ss"den ibaret olması yüzünden muhabbet de açamıyorum. ilk mesajı hep ben atıyorum zaten (ne anlamı var ilk mesajı alan kişi olmanın, anlamadım gitti)."yer var mı", "arayışın ne" soruları... bunaldım sözlük.
nereden, nasıl, kimle tanışacağım da bir ilişki başlatacağım hiç bilmiyorum. böyle mal gibi kaldım, galiba ciddi ciddi forever alone'um.
bugün için beklediğim -buluşalım mı?, teklifi gelmedi... biraz üzüldüm, biraz da uyuz oldum, ben de teklif etmedim, pişmanım.
uzun zamandır sarhoş olmamıştım.
bu günlerde kin ve öfke doluyum. bu sefer hangi bahaneyle gelicek acaba? "pardon, mesaj atmadım çünkü çok hastaydım ve tüm gün uyudum." tüm gün çevrimiçi uyudun galiba demeyeceğim. "moralim bozuktu" bi bana bozuktu galiba demeyeceğim. hayır ya, bu sefer de ben cevap vermeyeceğim. böyle ilişki mi olur ayol? uzak ilişki yürüten diğer arkadaşlarıma bakıyorum her gün araşıyorlar günde defalarca yazışıyorlar. çok mu şey bekliyorum diyorum ama yok yok normal değil bu. bitmeli. ben bitirmeliyim. ama nasıl...
aldatıldığınızı sanıp aslında onca zamandır aldatılma olayına neden olan üçüncü kişinin kendiniz olduğunu farketmek çok garip bir durum.
hayatımda en sevdiğim film, en sevdiğim şarkı, en sevdiğim yönetmen , dost, arkadaş hiçbir şeyim olmadı. hep çok sevdiklerim var. enlerim olmuyor ve olanları anlayamıyorum.
galiba kendime alternatif bir dünya yaratmak için kendim de dahil iletişime geçtiğim herkese her an ve her konuda yalan söylüyorum veya söylediklerimin gerçekliğine kendimi inandıramıyorum
acaba hiç doğru bir şey söyledim mi ya da şu an söylüyor muyum çok sıkıldığım için yalanlar uydurma ihtiyacı mı çekiyorum
insan başına ne gelmesinden korkuyorsa o şey dönüp dolaşıp başına geliyor. karma dedikleri bu olsa gerek.hayatımın en kötü günlerini yaşıyorum.bunun sebebi ben bile değilim.sebep bazı insanların yalancılığı ve riyakarlığı karakter haline getirmesi.kime ne kadar zarar verebilecekleri umurlarında bile değil.sadece kendilerini düşünüyorlar.iki yalan bir doğru etmiyor maalesef.tek suçum içimdeki sesi dinlememek.birine güvenmemem gerekiyorsa böyle hissediyorsam güvenmemeliydim.hep aynı hatayı yapıyorum.yarı yolda sap gibi kalan da yine ben oluyorum.umarım aklım başıma gelmiştir.
cebimde 200 liradan az para kaldı, gelirim yok ve ailemden geçiniyorum. kendimi genel olarak asalak gibi hissediyorum ama çok hayalim var. sadece yapacak gücüm kalmadı sanki. yapmak isteyip yapanları izleyip kendime küfrediyorum sadece.
psikolojik-travmatik-problemli kişilerden haz etmiyorum. hiçbir şey-durum-olay sizi mutlu etmediği gibi karşıdaki kişinin de hayat enerjisini emiyorsunuz. mutlu olmaya çalışın. hayat kısa koliler uçuyor.
olayları dramatize etmeye bayılıyosunuz ve gerçekler bir bir gün yüzüne çıkıyo. iyikide yapıyosunuz bunu. zıplamak değil bir yerde kalıcı olmak asıl olay. ayaklarımız bassın biraz yere.
son zamanlarda baba olmak istiyorum diyerek ağlıyorum
  • /
  • 181