bir ilişkideki altın anahtar

iki önemli nokta var sanırım; inanmak ve güvenmek. yo yo bu ikisi aldatma mevzusu ile sınırlı değil. yani hayatımızdaki ağaç gibi gördüğümüz kişilerin özelliğine baktığımızda onlara olan inancımız ön plana çıkıyor. inanmadan bir yola çıkılmıyor kaptan, çıktığında yolda kalıyorsun, bu bölümleri geçmiştik hatırlarsan.
çokaşk+ortalamapara+iyiseks
şimdi öyle duygusal duygusal, romantik romantik argümanlarla yürümeye hiç gerek yok. cevabı gayet nettir bu muammanın: seks. hadi, tamam, daha 'güzel bir dil'le söyleyeyim: sevişmek. anadolu insanı olarak, şöyle düzelteyim: aşk yapmak. üç tabir de aynı kapıya çıkıyor en nihayetinde.

'gerçek' anlamda bir ilişkiden bahis ediliyor ise, anahtar ne güvendir, ne susmaktır, ne iletişimdir, ne paradır, ne de puldur. öpmekten hazzetmediğiniz, kokusundan keyif almadığınız, görünce kalbinizi yerinden sökmeyen, onunla sevişmeye gönlünüzün el vermediği bir adam/kadın istediği kadar sussun, dilediği kadar para kazansın; kâr etmez. o ilişki de yürümez zaten.

yanisi:
bir ilişkinin altın anahtarı sekstir. seks yoksa, ilişki sağlam temeller üzre kurulmuş değildir. sevişemediğiniz insanla bir ilişkiyi yürütmek beyhude bir uğraştan başka bir şey olmaz bir zamandan sonra.
kendinize gelin. bu nasihatlerimi de kulağınıza küpe edin.

ha, "aşk karın doyurmaz" derler. o da başka bir mefhum.
yavaşça partnerin anüsüne itilen ve birlikte mutluluğa ulaşılandır.