çocukken hayal edilen tanrı şekli

bebeğini emziren yazmalı gri bir kadın heykeli. en eski anım bu tanrıyla ilgili, sebebini bilmiyorum.
bizimkilerin eskiden oturduğu dairede telefon sehpasının üstünde bulunan ilginç bibloyu allah sanıyordum. biblo aşırı kokoş giyimli bir tombik kadın şeklindeydi küçük bir sandalye'nin üstünde oturuyordu. ben onu allah sanardım ve korkardım ondan, tabi bizim evde din diyanet hiç olmadı anneme sorduğumda da gülüp geçiyor, bir şey demiyordu. çok sonradan- ilk veya orta okul yıllarında- din dersinde hocamız cennette hepimizin allah'ı göreceğini ve her birimize içimizden ona biçtiğimiz suret ile görüneceğini söylemişti. bende mitoloji meraklısı bir çocuk olduğundan allah'ın bana ra şeklinde gözükeceğini düşünürdüm.
that's putperestlik, it's putperestlik.
küçükken bana, hep allah baba diye tanıttılar...
yemeğini yemezsen allah baba çarpar seni.
hadi bakalım paw ellerini aç allah babaya dua et.
yemekten kalk allah babaya şükret.

bende hep noel baba gibi birşey bilirdim.
''çocukken ne kezbanmışız yaaw''
dünyanın uydusu olan ay'ı hayal ederdim ve güneş' i .
şekil olarak değil de genel olarak düşünmeye çalıştığımda kadın düşünürdüm. adını koyabilseydim eğer benim gibi erkeklere ilgi duyan bir erkek olduğunu da düşünebilridim ama yaş çok küçük daha.
neden derseniz şöyle ki: erkeklere çok özen gösteriyor. kadınları geri planda tutuyor. peygamberler erkek. doğada her şeyin erkeğini heybetli ve çekici yaratmış ama dişileri de öylesine işte. bir de kendi güzelliğinden çok bahsediyor falan. çok dindar bir ailede yetiştiğim için gece gündüz dini konulardan konuşulurdu evde. e haliyle küçük yaşta dini konularda çok şey öğrenmiştim. sonrasında tabi hemen töbe töbee diye başka şeyler düşünmeye çalışırdım. geçer giderdi. *
black smoke vardı lost'ta onun gibi bir şeydi ama yine insanımsı ama devasa bir büyüklük. hoş hala da öyle!!1!!bir.
ilkokulda annemin aldığı troya efsanesi'nin kitabında zeus'un temsili resmi vardı. kafamda tanrı şekli ilk öyle oluştu ve uzun yıllar öyle kaldı. üstüne sarındığı kıvrımlı kumaş yığınından kaslı kolları, geniş omuzu görünen, uzun beyaz sakallarına rağmen genç ve güzel bir yüzü olan, yarı uzanmış bir pozisyonda bütün haşmetiyle yeryüzündeki kullarına kısık gözlerle bakan bir tanrı!
aynı persepolis?teki gibi
benimki yüzde doksan oranında ak gandalf stilinde bir şeydi. sesinin de hep barış manço gibi olduğunu düşündüm. beyaz uçan karo taşların olduğu büyük bir alanda büyük bir koltukta oturuyordu. etrafımızı çepe çevre bulutlar sarmış şekilde hayal ederdim.
böle kocaman beyaz bir sakalı olan uzun saçlı ve yine beyaz elbiseli bir adamdı. büyük ihtimalle televizyondaki çizgi filmlerdeki "zeus" karakterinden dolayı öyle bir resim oluşmuştu bende. teyzelerin "öyle deme allah çarpar" sözü de bana hep kafama şimşek yiyeceğim endişesi verirdi. çok salak bir çocuktum ben
zeyna'nın başlangıcında görülen poseidon ,sudan yükselen kocaman bir tanrı
kocaman pembe gözleri olan bir toz bulutu
elinde asası, üstünde siyah cüppesi, etrafında dolaşan rengarenk ışık topları ve gümüş rengi gözleri olan bir varlık olarak hayal etmiştim. boyutu da büyüktü.
  • /
  • 2