fransızca

ingilizce flört edilir: honey, would you like to go to cinema this evening?
(balım, recep ivedik 5 gelmiş. akşama sinemaya gidek mi?)
fransızca sevişilir: vous etes tres beau monsieur alfonso. voulez vous coucher avec moi ce soir?
(alfonso, sabaha kadar kulağına dil atmak istiyorum)
almanca sikişilir: yaa daz iz shön.. yaa wundebaa.. shnel hans.. bitte.. ohhh.. ahh...
(sik beni hans.. dibine kadar kökle..)
herkesin bok atmak üzerine yemin etmiş gibi fransızca diline saldırganlığına anlam veremediğimdir. en estetik dildir şahsımca. bilirliğimi ve merakımı geçip de, düşündüğümde de aynı savunmayı yapardım. *
valla sanki bütün cümlelerin özeti 'sevişelim mi?' gibi gelen dil , tıpkı almanca'nın 'seks eyleyek mi?' geldiği gibi.
avrupa'da fransa dışında, belçika, isviçre, lüxemburg ve monako'nun resmi dillerinden birisidir. evet yanlış duymadınız. avrupa ülkelerinin çoğunun bir kaç tane resmi dili vardır. ayrıca, şaşıracaksınız belki ama, iyalya'nin italyanca dışında bir resmi dili daha vardır ve o da fransızcadır.
amerika kıtasında, kanada'nın da resmi dillerinden birisidir aynı zamanda. karayip ülkelerinden haitinin dilide fransızcadır. ayrıca karayip adalarındaki martinuque, fransız antilleri gibi fransaya ait denizaşırı topraklarda da haliyle fransızca konuşulur. abd'de, resmi bir statüsü olmamasına rağmen, ingilizce ve ispanyolcadan sonra en yaygın konuşulan3. dildir.
afrika kıtasında 21 ülkenin resmi dilidir. ayrıca fas, cezayir, tunus ve moritanya'da resmi dil olmasa da, hemen
hemen okur yazar olan herkes tarafından konuşulur.
hint okyanusunda (reunion) ve pasifik okyanusunda (tahiti, yeni kaledonya) bulunan fransız denizaşırı topraklarında fransızca resmi dildir.
bunların dışında, asya kitasındaki eski fransız sömürgeleri olan vietnam, laos ve kamboçya' da resmi dil olmasada, yaygın olan dil fransızcadır. suriye ve lübnan'da da durum aynıdır.

edit: yani fransızca bi boka yaramaz diyenlere kulak asmayın. olurda bir gün piyangodan parayı vurup dünya turuna çıkacak olursanız, en az ingilizce kadar işinize yarayabilir.
umarım büyüsüne tekrar kapılırım dediğim dil. güzel tınısı ile söylenen her şeyde ayrı bir huzur buluyorum resmen.
bir sike derman olmayan bir başka dil. zaten sıradan şekilde takılacaksanız ingilizce'den başka birşey öğrenmenize gerek olmadığını düşünüyorum. ama ingilizceyi kesinlikle öğrenmelisiniz. hele de geyseniz. fransızca (veya başka herhangi bir dilde) bulabileceğiniz her türlü kaynağın alasını ve feriştahını ingilizcede bulabilirsiniz.

iş olanakları açısından da, sektör spesifik olmazsak, kesinlikle ingilizceden sonra almanca öğrenmek daha avantajlı. sektör spesifik olursak da bence gene fransızcayı geçen başka diller olur, mesela çince, arapça, rusça gibi.

öte yandan bu tür pratik faydalarını bir kenara koyarsak, sırf bir dil öğrenmek için bir dil öğrenecekseniz, fransızca, müthiş güzel fonetiği, şiirselliği, başdöndürücü edebi ihtişamı, bir zamanlarki krem tabakanın dili olması, konuşurken ve yazarken yarattığı zevk nedeni ile bir numaralı diliniz olabilir. son derece keyifli bir dildir bence. bunun dışında ingilizcedeki pek çok kelime fransızca kökenli olduğundan, öğrenmesi ingilizcenize de yarar. bir de eğer ingilizce biliyorsanız, öğrenmesi almanca'ya nazaran çok daha kolaydır. zaten rusçaya, arapçaya, çinceye nazaran hayli hayli kolaydır. bir de bir latin dili olduğundan, italyanca ve ispanyolca'yı öğrenmeyi de kolaylaştıran bir dildir.

yazımı ve okunuşu aslına bakarsanız biraz içine girildiğinde fazla zor da değildir ve son derece de kurallıdır, ingilizce gibi okunuşu sıkıntılı bir dil değildir. sadece ortografisi hiç bilmeyenlere korkutucu görünür. türkçede de çok fazla fransızca kelime olduğundan, yine rahat ederseniz kelime öğrenmekte.

aşkın dili olduğuna da valla çok klişe olacak ama katılıyorum, bana da acaip romantik geliyor. gerçi pigalle'deki zenci abilerin ağzından duyduğunuzda bu fikriniz ne kadar değişir orası ayrı mesele de, yine de tatlı.

yine de şu şekilde bitireyim, bu tür işe yaramayan diller öğreneceğinize oturun adam gibi ingilizce öğrenin kesinlikle.
seksi, inanılmaz seksi bir lisan. en basit cümlesinin telaffuzu bile sevişirmiş gibi geliyor insanın kulağına.

ingiltere'de geçirdiğim yazda fransız bir kızla tanışmıştım, nasıl güzeldi, nasıl tatlıydı, bir de ne zaman bana fransızca bi'şeyler söylese içim erirdi, o zamanlar memlekette beni bekleyen bir sevgilim olduğu için hiçbir şey yapmamıştım ama, hala düşündüğümde içim bir hoş olur.
je me repose sur mon sofa, en ecoutent television. il ya un programme dans laquel
un academicien parle sur l' economie et politique. il trouve trés absurd, les strategies de gouvernement, sur l' administration de l' üniversite.

yukarıdaki metinde gizlenmiş türkçe kelimelerine bulunuz.
türkçe'ye en çok arapça, farsça, ingilizce dillerinden kelime geçtiği sanılsa da en çok kelime geçişi fransızcadan olmuştur. hem de bu kelimeleri okunduğu gibi direk almışız. en basiti garson, kürdan, adisyon kelimeleri fransızcadan geçmiştir. yani fransa'ya gittiğinizde yemek yerken yan masadaki adam "garson adisyon" diye seslenirse şaşırmayınız.*
aktüel olarak elite ve homosexual ortamlarda çok chic bulunan, konusanlarin elegant, konuşamayanların banal sayıldığı, a la mode olmuş bir langaj dır.

yukarıdaki metinde gizlenmiş fransızca kelimelerine bulunuz.
öğretmeye istekli yazarlar ses etse çok güzel olur tabi.
asla hafife alınmayacak dil, özellikle kelimelerin doğru yazılımı ve doğru telaffuzu tam bir beladır, değil gün, ay, yıllarınızı alır (fransızlarn bile doğru yazmada zorlandığını düşünürsek hayal etmeniz kolaylaşır), çok az ingilizceye, biraz almancaya ama fazlasıyla italyanca ve ispanyolcaya benzer, iradenize ve karakterinize bağlı olarak tek başınıza da öğrenebilirsiniz (misal ben) kaldı ki zaten bence herşey bireysel çabayla öğrenilir kursta olmaz, neyse diyelim ki yırtındınız ve öğrendiniz, bir gün yolda yürürken, dolmuşta ya da okulda fransız bir arkadaşınızdan telefon geldi ve fransızca konuşuyorsunuz...oh la la...tüm gözler size çevrilir aksanınıza dikkatler keilir, havanızdan geçilmez, sırf o havayı atmaya bile değer
bana biri fransızca konuşarak yaklaşsa 'acaba birazdan kaç puan alacağım' diye kendi kendime sorarım. hadi diyelim bu tür bir erovizyon havasına girmedim; mutlaka götüme başıma tencere tava bağlar 'acaba skicek mi' diye düşünürüm. nasıl bir dilse artık, allah cezasını vermesin.
konuşabilmeyi en çok istediğim diller arasında diğeri de italyanca
2 yıllık fransızlar ile çalışma sürecinde öğrenebildiğim tek kalıbı "putain de merde" olan dil.
şiddetle homofobik bir italyan'nın fransızca için yorumu; ibne dili. asla konuşmam.*
öğrendikçe her şeyin anlam kazandığı dil. türkçe'nin yarısı fransızca kelimelerden oluşmakta. insan şaşırıp kalıyor. kanımca osmanlı zamanında fransa ile olan iyi ilişkiler sebebi ile fransa'ya gönderilen bir çok aydının daha sonra modern türk edebiyatına yaptıkları katkılar sonucu böyle bir paylaşımın olmuş olması.

elbette ki kulağa hoş geldiği kadar hoş değil öğrenmesi. çok sancılı bir süreç. özellikle telaffuz ve kelimelerin nereden itibaren biteceğini anlamanız zaman alıyor.bir sürü örnek verilmiş ama meşhur 'mademoiselle' mesela. 'monsieur' bildiğiniz mösyö. garip yani. genel olarak giysi, kıyafet, moda, evlerin bölümleri ile ilgili kelimeler fransızca kelimelerdir.
  • /
  • 2