friedrich nietzsche

alman filozof. düşündükleri,yazdıkları yıllar sonra baştacı yapmıştır kendisini.felsefeye bambaşka bir boyut kazandırarak,iyi ve kötü kavramını,ahlakı,dini tekrar tekrar sorgulamıştır.zaten felsefe denildiğinde de,akla gelen ilk isimlerden biride nietzschedir.

"ben bu kulaklara göre bir ağız değilim."

bunu seven bunlarıda sevdi:
(bkz: emil michel cioran)
(bkz: franz kafka)
(bkz: jean-paul sarte)
"en kolay katil olanlar, aslında en beceriksiz ve korkak yaratıklardır: küçük, amaca uygun savunmadan ya da intikamdan anlamazlar, nefretleri, zeka ve akıl yoksunluğundan dolayı, yok etmekten başka bir çözüm tanımaz." demiş güzel insandır.
iddia ederim ki benim üstinsan dediğime, siz şeytan diyeceksiniz.
güzel aforizmaları vardır...

*vicdanın sana ne söylüyor?
- sen neysen o olmalısın!
*sen diğer insanlarda neyi seviyorsun?
- benim umutlarımı.
*sen neye fena diyorsun?
- daima utandırmak isteyene.
*senin için insancıl olan nedir?
- bir kimsenin mahcubiyetine imkan vermemek.
*erişilen özgürlüğün mühürü nedir?
- kişinin artık kendisinden utanç duymamasıdır.
sıradan bir felsefe kitabını sayfalarını hızlıca çevirdiğiniz vakit gözünüze bir bıyık takılırsa duraksayın. o sayfada nietzsche vardır. *

kötü bir çocukluk ve gençlik dönemi geçirmiş ama onun bu tra jedisi felsefeye yeni bir yorum, yaklaşım kazandırmıştır

lise döneminde kimi öğrencinin adını yazarken çektiği sıkıntıdan kendisine ana avrat küfrettikleri bilinir. *
egzistansiyalizm'e farklı bir açıdan destak vermiş, tanrının öldüğünü ve insanların dünyada yapayalnız kaldığını öne sürmüş alman filozof.
benim arzum, başkalarının bir kitapta anlattıkları şeyi on cümlede anlatmaktır. aforizmalarına örnek teşkil eder.
bir türk olsaydı ve hayatı yeşilçamda film yapılsaydı film şöyle başlardı bence;
nietzsche alt katta duvara dönmüş bir şekilde düşünüyordur, mini etekli hoş bir hanımefendi merdivenlerden iner, kameraya ve nietzsche'ye doğru gelirken son basamakta şöyle der
-nen var kuzum, neden böyle bir yabani gibi herkesten kaçıyorsun
önceden de hakkında bildiklerim vardı ama bikaç gündür bu adamla içli dışlıyım, ama bize çok yabancı kesinlikle garplı bi adam, şarka ait değil, nedense bende lisede aşağılanmış atarlı ergen hissi uyandırdı, sürekli bir 'sizler şöylesiniz sizler böylesiniz' havası var, oysa şarkta öyle mi hep 'ben ve biz'den bahsedilir
batı avrupalı değil de, osmanlılı olsaydı büyük ihtimalle, rakıya su getirmediği için, mangalın başında durmadığı için dışlanır, ortamda mal muamelesi görürdü
aforizmalarından hepsi olmasa da bazıları ağzı doldurur, ama bu adama hayran olma ihtimali olan şarklılara biz türkiye gençlerine şöyle demek isterdim
-akıllı olun olm kim la bu, harezmi, gazali, mevlana, yunus emre, farabi, firdevsi, mansur dururken yüz vermeyin şunlara, şarklıyız olm biz, peygamber çıkartmışız, kim bu batılılar
bak beyim! okumuş etmiş adamsın. felsefeni yap geç. ne ugraşırsin dionisosla apollonla. ne üstune vazife kriz, sanat, estetik. varoluşculuktan yardır gitsin. sana ne estetikle krizi bağdaştırmaktan. ölmüş gitmiş adamsın. niye beni böyle konuşturuyorsun.
übermensch insandır. 'benim hayalimdeki aşk iki insanin birbirini sahiplenme duygusundan çok daha öte bir şey' diyerek gönlümde ayrı yer etmiş. aforizma ve metaforlarıyla dengemi kaybetmeme neden olmuş olan düşünürdür. ah salome bizi bu hale sen getirdin!
sevdiğimiz bi abimizdir, yalom'un bu beyfendi hakkında yazmış olduğu nietzsche ağladığında adlı kitabı 3 kez ortalara kadar gelip bırakmışımdır :/
üniversite yıllarında 'god is dead' sözünün yer aldığı tshirt' ünü giyip giymeme arasında günlerce kaldığım zat-ı muhterem! zira 'tanrı öldü'!
ebedi gerçekiik oimadığı gibi, mutiak doğru da yoktur.

sözü düşündürür.
biraz da gülelim :



ahahhahah. islamcı kafası bambaşka. sen de gelsene?
4 saatlik uykuyla facebook'da "there is more wisdom in your body than in your deepest philosophy." sözünü görünce "ya sikerim wisdomını, sen ne anlarsın felsefeden soytarı" dedirten, akabinde kendimden utanmamı sağlayan şahıs. niçe beni affeder misin?
kafayı taktığım filozof. canım o benim, birtanem. resmen hayatın sırrına ulaşmış da ben bir fani olarak anlayamıyormuşum gibi geliyor onu düşününce. anlattığını açıklayıcı bir tarzla anlatmaktan çok parçalı metinlerle anlatıyor ve böylelikle açıklayıcı , tanımlayıcı anlatma sisteminin yapamadıklarını yapıyor, çok boyutlu düşündürüyor. tabi böyle olunca elimde açıklayabileceğim, "bu budur" diyebileceğimden ziyade tahminler yürütebileceğim temel bir mantık var. benim anladığım nietzsche dionysos ve apollon üzerinden insanın içeriği ile biçimi arasındaki uyuşmazlığı ortaya koyuyor. dionysos, insanın içeriği, arzuları, şenliği, bedeni ve eylemiyle barışmış hali iken apollon ise insan hayatının biçimlendirilişini ortaya koyuyor. apollon'un dionysos'u yok saydığını söyleyerek dionysos'u kutsuyor. bunun için de pek çok alana siyasete, dile, ahlaka, bedene, topluma, insanlar arası ilişki ve insanın kendiyle kurduğu ilişkiye el atıyor. atıyor da ben tam olarak birşey anlamıyorum. keşke birkaç yıl daha yaşasa imiş.
  • /
  • 2