köy sobası

çok işlevli soba. içinde ve üstünde her şey yapılıyor resmen.
üstünde yapılabileceklerin limiti yoktur:

- tükürünce cazır cuzur sesler çıkarır pır pır eder insanın içini.
- portakal kabuğu koyarsan, yandığında adeta portakallı mum yakmış izlenimi yaratır.
- su ısıtabilirsin.
- kestane kebap yapabilirsin.
- ekmek ısıtabilir aynı zamanda kızarmış-yanık versiyonunu seviyorsan ekmeğin belli yerlerini kızartabilirsin.
- yemek yapabilirsin.
- çamaşır için askı benzeri zımbırtı takıp çamaşırları kurutabilirsin.

altında veya içinde yapılabilecekler:

- patates közleyebilirsin.
- pizza yapabilirsin.
- fırın gibi kullanıp yemek dahil her şeyi yapabilirsin.

soba en kullanışlı bir ev eşyası oldu çıktı, kafaya gel..
kuzine tipi olanları makbuldür ve karadeniz yöresinde çok yaygındır.
her köye gittiğimde içerisinde mutlaka patates közler yerdik.
lakin ne köyde akraba kaldı,ne ev kaldı, ne evde soba kaldı...
*
odunlari koyarsin ilk ,sonrasinda purtuk( kurumus cam yapragi,ki en guzel tutusan da budur.) ve gazelle( kurumus diger agac yapraklari) tutusturulur o soba. odun atesinden sanirim, o sobada yapilan hersey cok guzeldir. cayi, yemegi..
misir ve patates kozlerdik biz en cok.
genelde yaz aylarinda giderdik ve balkona kurulu olurdu o soba. bir dag koyu, karsinda dag manzarasi... aksam karanligi coktugunde, soba citirtisi yildizlarla beraber eslik eder sohbetinize, elde caylarla guzel insanlarla...
iyidir, hostur koy sobasi.
köy en nihayetinde ne kadar işlevsel olabilirki!

ege köylerinde hiç anlamadığım sekilde hem evin içinde hem de avluda/ balkonda bir tane olan soba çeşidi. sıcaklığı ve içinde pişecek şeylerin lezzeti bas döndürür.
kartol, bitmeyen çay ve muhabbet. sıcaktan sobaya deyince delinen çorap.
isınmak için en mükemmel yol. hele önüne geçip totonuzu yaklaştırırsanız resmen omuriliğinizdeki sıvıların, kemiklerinizin içindeki kıkırdağın ısındığını hatta sıvı hale geçtiğine tanık olabilirsiniz. yalnız sadece köyde olmaz. köyde doğup büyümüş bir ebeveyne sahipseniz-benim babam gibi- ilçede de, ilde de yanar o soba. babam için hiç fark etmez evde klima var ama yine de o soba kurulur. her kış dağda ağaç keser, eve getirip baltayla parçalara ayırır, tek tek dizer, çıralarını ayıklar. asla kömür kullanmaz, kömür havayı kirletiyormuş öyle söyler. duyan da odun yanınca oksijen açığa çıkıyor zanneder. işin en acı tarafı da benim çok sevdiğimi düşünerek üzerinde kestane pişirir, eliyle ayıklar ve yedirir. itiraf etmeliyim sözlük son 20 senedir babama kestane sevmediğimi söyleyemedim, her kış tatilinde, her kış günü yarım kilo kestane yiyorum bu yüzden. ama nasıl söyleyeyim ton ton pembe yanaklarıyla ayıklarken o kestaneleri, elleriyle uzatıp yedirirken. eşcinsel olduğumu söylemek inanın daha kolay olur sanırım benim için. ya da durun abartmayayım ikisi de eşit zorlukta.