mean girls

1988 yapımı heathers'ı andıran, başrollerde lindsay lohan, rachel mcadams, amanda seyfried ve lacey chabert'ın rol aldığı 2004 yapımı gençlik komedisi.

hikayesi, afrika'dan amerika'ya taşınan saf, masum cady(lohan) kızımızın klasik lise hiyerarşı üçgenine dahil olma süreci ve devamında gelişen olaylar. evde eğitim görmüş cady, okula gelir gelmez okulun en popüler kızı regina george'un dikkatini çeker. regina (mcadams) ve iki arkadaşı, gretchen (chabert) ve karen (seyfried), okulun en gözde, en havalı clique'dir, hatta diğer öğrencilerin değimiyle ''the plastics''. mükemmel saçlar, mükemmel vücutlar... herkes onlara hayran, herkes onlardan bir parça istiyor. cady kızımız böyle masum masum, bambi gibi takılırken daha sonra evrim geçirir ve regina'yı tahtından etmek için elinden geleni ardına koymaz.

--- spoiler---

çocukluğunda hemen hemen ne kadar ergen filmi varsa (lindsay lohan'dan olsen ikizlere kadar) hepsini izlemiş birisi olarak mean girls, gerçekten başarılı bir film. özellikle filmin unutulmaz replikleri: you can't sit with us, on wednesday we wear pink, you go glen coco!. film klasik lindsay lohan-hilary duff ekolü teenage filmlere göre baya sükse yaptı, hatta senarist tina fey bu kadarını beklemediklerini ifade etmiş bir röportajında. film, tina fey'in kendi lise anıların biraz da kurgulanarak senaryolaştırılmasıyla çekilmiştir. üzerinden 10 yıl geçmesine rağmen hala da hakkında az çok konuşulmaktadır. bunun en büyük sebeplerinden biri de tabi son dönemlerde filmin repliklerinin yazılı olduğu ''trend'' ürünle(!) olması da kötü bir yan etki haliyle. filmin sonlarına doğru klasik herkesin mutlu mesut olacağı ütopik kısma gelirken cady'nin söylediği şu kısım da aslında ana temayı göstermektedir:

''and that's when i realized: making fun of caroline craft wouldn't stop her from beating me in this contest. calling somebody else fat won't make you any skinnier. calling someone stupid doesn't make you any smarter. and ruining regine george's life definitely didn't make me any happier. all you can do in life is try to solve the problem in front of you.''

sözlüğün daha çok mindblown etkisi yaratan cool filmseverlerinin her ne kadar pek sevmeyeceği bir film de olsa, gerçekten 90 dakikanızı ayırıp izleyebileceğiniz güzel bir komedi.

ayrıca filmdeki ''saçlarını arkaya atınca seksi olan'' yakışıklı esas çocuk jonathan bennett'in gay olduğu söylentileri de dolaşmakta son yıllarda.

--- spoiler ---

film ne yazık ki, vahşi hayatta güçlü olanın ayakta kalacağını tezini de bir anlamda göstermektedir bize. lindsay kızımız daha slutty party girl olmadığı için oyunculuk anlamında da fena değildir filmde.

trailer'ı:


bir de en güzel jingle bell rock yorumu vardır :
yeni izlediğim ve bitirdikten sonra "nasıl yeni izlerim lan ben bunu!" diyerek kendime atarlandığım filmdir. yüz yıllık geekim tabi, her kült repliğini zaten biliyormuşum. kaynağından izlemiş oldum, çok da güzel oldu.
bu arada linsday lohan'e çok üzüldüm film bitince. bildiğin oturdum onu düşündüm bir süre. bu kadar güzel bir yüz, bu kadar saf bakışlar, bu kadar tatlı bir ses tonu... gerçekten üzülüyor insan.
izleyene kadar böyle bir film olduğundan haberdar değildim ki her yerde geyiğinin döndüğünü filmi izledikten sonra fark ettim. yıllardır duyduğum replikler falan hep buradanmış, trust fall sahnesi, kült replikleri ile acayip sevimli bir klasik.
birisi kült film mi dedi?
regina george karekterindeki rachel mcadams o zamanlar aşık olduğum kız idi. öperim *

bu arada mutlaka izlemenizi tavsiye ederim oldies but goldies
bir hafta içinde ikinci kez izlediğim şaheser.