panik atak

birden bire soğuk soğuk terlemek. nedensiz bir daralma akabinde gelen nefes alamama ve boğulma atakları.
bazıları için de ciddi anlamda çok ağır geçmektedir ölüyorum , ölcem gibi.
bir dönemlerin modası depresyonun yerini alan yeni trend. arkadaş sohbetlerinde geri kalmamak için hemen edinin.
paniğe gerek yok rahat ol ya
atağa gerek yok metin ol ya
geniş geniş yalan söyle
yüzüme yüzüme
aşk olsun tabi evdesin
başka sevgilin yok
gezmezsin alemlerde, pavyonlarda
insanda biraz ar olacak
biraz sabır, nezaket
olmayana da felaket lazım
ah benim bu zaaflarım
ah benim gece görüşüm
senden sevgili mi olur
bu beni son görüşün

hatırla yalanını günü gününe
hovardalık mı sıra bende
baka baka kararır
üzüm üzüme
aşk olsun tabi ciddisin
starsın o biçim
genel kültür, zeka deha
her şey sende
insanda biraz ar olacak
biraz sabır, nezaket
olmayana da felaket lazım
ah benim zaaflarım
ah benim gece görüşüm
senden sevgili mi olur
bu beni son görüşün

hep aynı terennüm
bu kaçıncı düşüşün

kanımca sıla'nın vaveyla albümünün tek "eh işte" şarkısıdır. ama arada dinlenir gibi.
strateji bilmeyen, gücünü ölçülü kullanamayip daha yarisin basinda tüketen sporcunun, finish çizgisine yaklasirken, panik halinde kalktigi son ataktir. tabi haliyle bi ise yaramaz. ati alan çoktan üsküdari geçmistir.
ölmekten değil neden korktuğunu bilmeden korkma halidir. ilginç bi his. kuzenimde vardı. metroya binemezdi. e olum ölmekten korkmuyosun neden binemiyosun dediğimde neden korktuğumu bilsem çözerim zaten sorunu diyordu. askere gitti iyileşti manda.
tıpkı depresyon gibi modern toplumun sikindirik hastalığı.
sikindirik hastalık değildir. ha tabi adamın a*ına koyduğu gerçeğini saymazsak. nedensiz ortaya çıkabildiği gibi ki genelde çok eski bile olsa bir nedeni vardır. büyük bir kayıp yaşadıktan sonra da ortaya çıkabilir.*. beyninizin ne kadar ilginç bir organ olduğunu o zaman anlarsınız. olmayan şeyleri nasıl varmış gibi gösterebildiğini. nasıl bir anda onlarca hastalığın belirtilerini aynı anda size yaşattığına anlam veremezsiniz. mutlu bir anda, gülerken bir anda üstünüze tonlarca ağırlık binmiş hissi insanı allak bullak eder. ''mutluyum ulan işte, gülüyorum! nasıl başladı bu yine'' dersiniz ama nafile. bir anda çıkıverir ortaya. yıllardır tanıdığınız, sevdiğiniz insanların 3-5 saniye içinde nasıl gözünüze yabancıymış gibi geldiğini anlayamazsınız. tanıdığınızı biliyorsunuzdur fakat tanımıyormuşsunuz gibi gelir. sanki o an o odada değilmişsiniz gibi sanki onlar yabancı değil de yabancı olan sizmişsiniz gibi hissettirir. beyninize söversiniz. ''bulunduğum ortamı dışarıdan film gibi izliyormuşum hissi'' nedir o zaman anlarsınız. gerçekten varmış anlarsınız. antidepresan yardımı almak kesinlikle gereklidir. ve de manevi destek. kafayı yeme noktasına geldiğim sırada, etrafımdakilerin tabiriyle ''yürüyen ceset'' olduğum dönemde aynı acıyı paylaştığımız en yakınlarım bu acıdan kendi paylarına düşeni çekmeyi bırakıp benimle ilgilenmiş ve desteklerini eksik etmemişlerdi. panik atak ya da panik bozukluk önüne geçebileceğiniz bir şeydir. yeter ki isteyin ve sabırlı olun.
ilk krizde annemle bile vedalaşmayı düşündürmüştü, kalp krizi geçirdiğimi sandım resmen ölüm provası yaptım, gariptir öleceğimi düşünürken tek pişmanlığın telefonuna cevap vermediğim biriydi, hayatımda ilk ve tek defa ambulans geldi benim için, bu meret tahlillerde de çıkmıyor, 3-4 gün sonra teşhisi bir arkadaşım sayesinde koydular, uykusuz geceler ve kalp çarpıntılarına rağmen ki yaklaşık 6 ay sürdü ilaç kullanmadım, krizleri tek tek yaşayarak atlattim hastalığı, uzun zamandır hiç bir kriz yaşamadım, söyleyince artiztik yapıyormuş gibi oluyor ama hastalık harbi tam bi baş belası, ilk zamanlar evimden uzaklaşmak bile büyük sorundu, vay be yine hatırladım evimden 1 km uzaklaşabilmek için neler yapıyordum, ama geçti çok şükür, bu hastalığı yaşayan varsa tek söyleyeceğim cesur olmak zorundasın aslanım yoksa elinde ilaçlarla gezdiriyor adamı
izmirde bir bankada sıra beklerken kaynak yapmak isteyen kadını uyaran insanlara bağırarak haykırması: ama gelmeyin bak üzerime bende panik atik var.
sene 2020, bir sene öncesinde enteresan olaylar yaşamışım, o olaylardan sonra çöp kapağı devrilse 3-4 saniye hatları kopan bir insanım, tam o uğrakta sürekli ölümü düşünmeye başladım, kafamda bir düşünce: "doğmadan önce neysem öldükten sonra da o olacaksam eğer bütünüyle yok olacağım". tabi bu beni çıldırtıyor, yokluk denen mefhumu bilmiyoruz, ve zaten insanı da bilmediği korkutur, ben düşündükçe karnıma ağrılar giriyor ama meşgul olmadığım her an kafamda bu sorgulamalar geziyor. bu şekilde aylar geçti, nereden gördüm bilmiyorum kalp krizine dair bir his oluştu bende, sonraki günlerde sol göğsümde bir ağrı, yine günlerce sürdü ve beni delirtiyor, kilo da var, sigara ve alkol gırla, dedim "olum sen gidicisin heralde". belli bir zaman geçtikten sonra iki de bir çarpıntı hissetmeye başladım, kampüste yürürken dedim arkadaşa böyle böyle, a.ına kodumun öküzü demesin mi "valla kanka bizim orda da bi abi diyip duruyodu iki hafta sonra öldü adam" beni tripten tribe sokup çıkardı pezevenk, oradan sonra teşhisi koymuştum artık, gencecik yaşımda gün yüzü görmeden pisi pisine gidecektim, ama son bir umut üniversitenin aciline gittim anlattım durumu, bir kaç işlem yaptılar dediler "bir şeyin yok". normalde insan rahatlar ben iyice deliye döndüm diyorum demek ki kalbim belirti vermeden gidiyor, sinsi sinsi pusuya yatıp doğru zamanda anamı s.kicek. kaldığım aparttan eve gittiğim akşam ağrı ve çarpıntının üstüne sol kolumda uyuşma da eklendi, ve kalp çılgınlar gibi atıyor temelli uyuşuyor orası, nasıl bağırdığımı hatırlamıyorum gecenin dördünde domuz gibi böğürerek acile koydular beni, orada soktular ekg'ye, arkadan sakinleştiriciyi bastılar, sonra ise kafa mevlana, odamdaki duvara özlü özlü şiir bile yazdım.

daha da böyle bir şey yaşamadım, ama pandemi o bakımdan korkunçtu, sürekli ölümü düşündüğüm yürüdüğüm her yerde aklıma çılgınca düşüncelerin gark ettiği bir kaç ay daha geçirdim.

ha bir de bu mereti bir kaç defa teyzelerim de geçirmiş, sonradan öğrendim ki sülalece garip garip triplere giren manyaklardanmışız biz.