cidden çok zordur. hayatınızın rutin stresinin üzerine stres ekler.
misal ben. o kadar çok kriterim prensibim vardır ki, bazen lanet ediyorum elitliğime. yalnızlığa itiyorlar beni.
biriyle tanışıyorum, 10 numara adam ama gel gör ki en önemli kriterime uymuyor. onun aşkı için yapamayacağım bir şey yok ama sevgilimin evime yürüyerek 30 dakika vasıtayla ise 10 dakika maksimum uzaklıkta oturması benim en önemli kriterim.
misal ben de,bir erkekti tip,kas,para,kariyer,güçlü ereksiyon,geç boşalma hepsini arıyorum.fakat gel gör ki hepsini aynı vücutta bulmak pek mümkün değil. bu yüzden bende yapayalnız şekilde yaşıyorum..
biriyle tanışıyorum.adam acayip yakışıklı,kaslı falan filan ama gel gör ki para yok.sırf kas yapmak için kömürcülük işine girmiş.
prensip sahibi olmak,hem de öyle böyle zor değil...
bir diğer zorluğu da herkesle düşüp kalkamamanızdır. mesela kapınızda biriken onalrca futbolcu olsa bile sırf futbolcular genellikle cahil bilinirler diye ilgilenmiyormuş gibi yaparsınız.
karşınıza ''hayır'' diyemeyeceğiniz birisi çıkana kadar sürecek olma çabalarıdır. sonrasında kendinizi iyi bir seks sonrası ''yemişim prensibimi'' derken bulmanız kaçınılmazdır.
aşk kapıyı çalınca prensip mirensip kalmaz. bir bakmışsın onunla en köhne çay bahçesinde bulaşık suyu yudumluyorsun. nefret ettiğin kaşarlı tostu iskender kebabıymış gibi mideye indiriyorsun.
hayat yeterince uzun değil. zaman şaşırtıcı bir hızla ilerliyor. keşke demek çare değil. prensipler elit olmayı sağlamıyor her zaman. önemli olan ne yaptığını bilmek ve ne yapmadığını bilmek.
prensip sahibi olmak elit olmak sayılmaz, sayılamaz ve hatta sayılmamalı. düşünsene prensibi bakir bir erkek olan yada önüne gelenle yatıp temiz bir erkek arayan bir gay ne kadar elit olabilir.