sıdıka

bir zamanlar show tv de yayınlanan aile, komedi dizisi. hasibe eren, füsun demirel, ali erkazan geniş oyuncu kadrosundan birkaçıdır. ataerkil aile yapısını,kızlar çok bilmez, konuşmaz, yazmaz, çizmez görüşünü iğneleyen saka ailesinin komik, atışmalarla dolu hayatını anlatıyordu.

sıdıka: kız anne dışarı çıkıp kardan adam yapsak?
anne: koca gelinlik kızsın, komşunun gözü önünde yapılmaz öyle!"içi adam çekiyor."derler.*
yayın hayatına o zamanki adıyla hıbır daha sonra hbrda devam etmiş atilla atalayın yarattığı evde kalmış kız kurusu karakter.
yayın hayatına o zamanki adıyla hıbır daha sonra hbrda devam etmiş atilla atalayın yarattığı evde kalmış kız kurusu karakter.
yayın hayatına o zamanki adıyla hıbır daha sonra hbrda devam etmiş atilla atalayın yarattığı evde kalmış kız kurusu karakter.
yayın hayatına o zamanki adıyla hıbır daha sonra hbrda devam etmiş atilla atalayın yarattığı evde kalmış kız kurusu karakter.
yayın hayatına o zamanki adıyla hıbır daha sonra hbrda devam etmiş atilla atalayın yarattığı evde kalmış kız kurusu karakter.
yayın hayatına o zamanki adıyla hıbır daha sonra hbrda devam etmiş atilla atalayın yarattığı evde kalmış kız kurusu karakter.
zamanının en iyi yapımlarından biri idi.

(youtube:http://www.youtube.com/results?search_query=s%c4%b1d%c4%b1ka)
hasibe ereni ilk tanıdğımız dizidir kendisi. bir ev kızının gerçek hayatta vahim olan durumlarının bir komedisi olarak ekranlara yansımıştır. karakterin asıl serüveni atilla atalay tarafından çizilen bir karikatür olarak başlamıştır. daha sonra yine atilla atalay tarafindan dizi ile taclandırılmıştır.
samim saka karakteri favorimdir bu dizide. eskiden koştura koştura okuldan gelirdik üzerimizi değiştirirdik hemen sıdıka başlardı.
sıdıka'nın annesin o terliği ayağından hooop eline alıvermesi ve aldığı gibi hedefi 12den vurması hala aklımdadır.
çocukken evlenmeyi istediğim dizi karakteri. eski günleri çok ama çok özlüyorum. sıdıka başlamadan önce mısır patlatılır ve sobanın kıyısına dizilip izlerdik. ilkokul iki sıraları. hatta sıdıkadan özenip de günlük tutmaya başlamıştım. aslında günlüğe en çok da , sıdıkanın yaptığı gibi resimler çizmek için yazmaya başlamıştım. ne ulaşılmazdı onun çizimleri. lise bittiğinde resim çizmeyi bıraktım günlüğüme. * *
atilla atalay ın çok sevdiğim serisi. okurken gerçekten çok gülerdim, kendi hayal gücüm sıdıkayı hasibe eren gibi bir tip değil de demet akbağ ın canlandırdığı lütfiye çıtır gibi kabul ediyor. sıdıkanın abisi de mükremin çıtır a daha yakın. yılmaz erdoğan bir demet tiyatro yu yazarken bu kitaptan esinlenmiş midir bilemem ama bence çok benzeyen yanları vardı.
(bkz:#111506) bir an unuttuğum kitabı olan dizi. daha doğrusu dizisi yapılan kitap.
senelerce sıdıka-öpücük balığı- fabrıga kitabını arattım. nice kitapçıya ısmarlattım ancak sonu hep hüsran oldu. bir türlü almak, koklamak ve sayfalarını çevirmek, ardından okumak nasip olmadı. göremedim hiç. ve 2012 tüyap'ta ben ocağıma incir ağacı dikip de iletişim yayınlarının standına geldiğimde oturup ağlamamak için kendimi zor tuttum. depoda yokmuş diye geri çevrildiğim kitapçıların gözünden kaçmış sıdıka tam karşımda duruyordu ve talihsiz kader ağlarını örmüştü. cebimde beş kuruş kalmamıştı. baktım, baktım, baktım. gün pazardı, tüyap'ın son günü ve ben ağlamaklı metrobüse doğru yol aldım.
sıdıka: kız anne dışarı çıkıp kardan adam yapsak?
anne: koca gelinlik kızsın, komşunun gözü önünde yapılmaz öyle! “içi adam çekiyor.” derler... *
ah çocukluğumun dizisi olsa gözümü kırpmadan izleyeceğim bir dizidir
bir kenar mahallenin cam kenarında, saksılar arasında oturan, çok bilmiş, dünyaya ailesi ve çevresindekiler gibi at gözlükleriyle bakmayan, lüle lüle saçlara sahip sevilesi karakter.
bir bölümde sıdıka,amerikan başkanına;dünya barışı için taahhütlü kargoyla aşure yollar.babası da bunu duyunca:"elin herifine ne diye aşure yolluyorsun,kaltak" deyip,sıdıka' yı balkona kapatır.sabaha kadar ayazda kalıp üşüten sıdıka'yı annesi alır ssk hastanesine götürür.işte bölümün asıl bombası burada patlar.sıra çok olunca annesi kalkar öndekilerden fiş çalmaya gider. sıdıka:"anne,beni burada bırakma,bak vallaha böbreğimi,ciğerimi çalıp götürürler" der. annesi gider bir beş dk. sonra döner,elinde "abdullah" yazan bir fişle geri döner.kapıdaki hemşire:"abdullah gelsin" deyince,bunlarda ayağa kalkar kapıya yönelir.hemşire:"hoop!bacım. abdullah dedim,senin kızın adı abdullah mı?" der. annesi de "babası hep erkek bekliyordu,ondan adını abdullah koyduk" der.hemşirede inanmaz ama yinede alır bunları içeriye.
ne güzel diziydi be!
yapmıyorlar artık öyle diziler. ya da yapamıyorlar. bilmiyorum ama çocukluğumun en güzel anılarındandır.
  • /
  • 2