simit

suda boğulma potansiyeli olanlar için olanı da vardır ve adı başlığa can eklemek koşuşluyla can simidi olarak adlandırılan simit çeşidi.

birde basen etrafındaki yağları tanımlamak için kelime anlamı değiştirilen hali vardır. yazılışı aynıdır.
üzeri susamlı unlu mamül. özellikle taksimde sarayı vardır ve çok ünlüdür.

(bkz: simit sarayı)
küçük çocukları deniz veya havuzla tanışmasını sağlayan plastik benzeri üründen üretilen gereç.
yurtdışında yaşayanların özlem duyduğu ama türkiye ye geldiklerinde pek tüketmedikleri, ayranla çok iyi giden besin. fırından alınan değilde sokakta satılanı makbuldür.
çocuklar ve ergenler tarafından oynanan bir çeşit oyun. ebe olan kişi uzatabildiği kadar simiiiiiiiiiiiiiiitttt diye bağırarak tek ayak üzerinde zıplayarak birini yakalamaya çalışır, yakaladığı kişi ebeye geçene kadar tekmelendiği bir tür vahşet içerikli oyun.
izmirde ne kadar ararsanız arayın bulamazsınız. siz iyisi mi izmirde gevrek yiyin, istanbulda da has istanbul simidini yiyin. beykozdakinin methini çok duydum ama hala yiyemedim.
birde ev yapımı, kimi tariflerde kandil ön adını alan daha ufak boyutlarda pişirilenleri de vardır. hamuruna mahlep çok yakışmakta olan*, çay yanında altın günlerinin vazgeçilmez öğelerinden biridir.
ayranla oluşturduğu ikiliye bir türlü anlam veremediğim yiyecek konumunda kendileri.
tadı neden bu kadar farklı diğer hamur işlerinden diye düşünürdüm. üzerine pekmez sürülüp pişiriliyormuş. enfes bir gıdadır. bayatı da yenmez hiç.
leyla ile mecnun da simit yenilince ortasındaki boşluk ne oluyor o bile konuşulmuş, en son o boşluğun gaz yapacağına karar verilmiştir.
bir de gey manasında kullanılır argoda. cümle içinde kullanmak gerekirse arkadaşlar kendi aralarında dedikodu yaparken, "bizim ahmet var ya, simit lan o"