toplumumuzda kadının yeri

biyolojik olarak iki cinsiyet vardır dünyada. biri kadın biri ise erkek. fakat toplulumuzda kadının yeri ikidir. ya kızdır ya da kadın. bu dinden sebepte değil. dindar olmayan bir çok insan da böyledir. "kadın" dediğinde karşılık verirler kadın olduğunu nereden biliyorsun diye. komiktir bu oysaki. hele ki bu lafı bir kadından duyuyorsanız. bir güldürür bir de incitir bu söz. kadının kendine olan saygısını yitirmesini gözler önüne serer. oysa erkek erkektir değil mi? kişiliği güzel olana adam deriz. biz ise bizi bir yaşımıza kadar koruyan bir zarı namus edinmişiz. ne ağzımızdan çıkan iki lafın bir önemi var ne de kişiliğimiz. şu iki bacağımızın arasındaki şey gösteriyor nasıl bir insan olduğumuzu. bu toplumda iki cinsiyet için de bu yargı sürülse amenna. kendi kuralları, görüşleridir derim ne kadar ne kadar hak vermesem de. ama burada tek bir cinsiyet için bu öne sürülüyor ve burada bir eşitsizlik var ise burada hiçbir kadının, hiçbir erkeğin susma hakkı yok. bir erkek bunu övünerek anlatır iken ben fahişe damgası yiyorum. ben sevdiğim, arzuladığım insan ya da insanlar ile seviştiğimde fahişe oluyorum. bir söz var ya, kadın ile erkek sevişmiş. kadına fahişe demişler erkeğe milli. işte bu kadar acıdır bu gerçek. bu kadının değerini gösterir. yok mudur bizim cinsel arzularımız? sevişemez, seks yapamaz mıyız? hele de bundan sözüm ona çok iğrendiğini söyleyen "aseksüel" sıfatı altında gezen kadınlar yok mu. gülünç.. bir hediye paketi gibi saklıyoruz kendimizi. "helalimiz"i bekliyoruz. öyledir ya, seks yapmak için bir imza lazım. öyle ya, seks yapmamız için bir insanın himayesi altında olmamız lazım. biz kendi kanımızdan bile utanır iken ne haddimizedir seks yapmak(!) sen kirli dediğin, iğrendiğin, dalga geçtiğin o kandan geldin. eğer benim kanım kirli ise sen de kirlisin. heteroseksüel cinsel ilişkide pasif olan taraf olduğundan herhalde bu baskılar. evet sadece buna bakıyor. sana bir şeyler yapan benim ve her konuda üstünüm. bu psikoloji ister istemez yerleşmiştir cinsiyetçi erkeğin kafasına. kadın seni doğuruyor ama hala sürüyor şu erkekten gelme lafı. hani bayanız ya biz. hanımefendiyiz ya biz. saçmalık. sen benden çıkıyorsun. ben doğuruyorum seni. benim kanımdan besleniyorsun. ben mi senden yaratılmışım? yapmayın. güldürmeyin bizi. ben sokakta prezervatif buluyorum. siz hiç sokağın ortasında kanlı bir ped gördünüz mü? ya da kaç kere gördünüz. çantamızdan çıkarıp tuvalete gidene kadar oramıza buramıza sıkıştırıp utandığımız, en doğal şeyimiz olan şeyi saklar iken erkek prezervatifini sokağa fırlatabiliyor, bu yüzü bulabiliyor. farkında olmadığımız küçük şeyler bile belli ediyor aslında ne kadar büyük bir ayrım içerisinde olduğumuzu.
acizleştirilmesine bayılınan cins.
yeri; gerdekte bakire, evde çocuk bekçisi, sokakta hanımefendi, mutfakta aşçı, yatakta seks kölesi, toplumda hiçbir şey olarak gösterilmeye çalışılan yani kısacası senin benim gibi insan.

entry nick uyumunu sevdim
tuncelili ünlü istanbul avukat altın mimir der ki; soframızda kadının yeri öküzden sonra olan bir toplumda yetiştim. * * *bugün yer yer hala bunun doğru olduğu kesimlerin bulunduğunu düşünüyorum.
dinen en başta yer almış olsa da, din yorumcularımız sayesinde ayaklar altına alınmıştır ...
bir kadın olarak toplumda yerimizin olmaması oldukça canımı yakmaktadır. ikinci sınıf muamelesi gören, şiddette sınır tanımayan, hayat yorgunluğu bir o kadar fazla olan kadınlar olarak nefes almaya korkar olduk toplumda. erkek toplumun egemen olduğu bir ülkede kadın olmak gerçekten çok zor. annemin gece geç kalma aklım sen de kalır demesiyle bile can güvenliğinin olmadığı bir toplum. buna ne kadar toplum denir aslında bilinmez. kimsenin namusu kimsenin başının çiçeği olmak istemiyoruz. ne kadar sevilsek o kadar öldürülüyoruz.
edilgendir. üzücü ama bir kısmı da buna çanak tutar. değişimi özdeki gücün farkına varmayı gerektirir. * *