türkiye'de halkın aydınları aşağılaması

turkıye de olan durumdur.cahıl ınsanlar aydınları hep kucumser.ne gerek vardır kı okadar okumaya,arastırmaya,kendını yıpratmaya.onemlı olan otekı dunyada kımın ustun oldugudur.hem zaten aydın ınsanların cogu gunahkardırlar.hatta o calısan kadınlar,sırketlere mudur olan ınsanlar orospu damgası yerler,kendılerının orospu sevıyesınde bıle olamayacagı dusunmeden.doktorları darp ederler hatta oldururler.hatta bu ınsanların bır kısmı bakan,basbakan bıle olabılırler.maalesef durum boyledır.
18. yüzyıldan beri süregelen bir çatışmadır.
19. yüzyılda daha da ivmelenmiş ve hem osmanlı'nın hem de cumhuriyetin biçimlenmesinde etkili olmuştur.
hanedan dışından özgür bireylerin yetişmesini ve güçlenmesini sağlayan her siyasal görüşe düşman olan cahil kırsal kültür, kendi içerisinden çıkan aydınlarını hep elitizm ve sözde halk düşmanlığıyla suçlar. oysa, aydının görevidir halkının yanlışlarını ve eksiklerini gösterip sistemi düzeltmek. toplumların doğasında vardır. tıbbiye, mülkiye ve harbiyeden yetişen atalarımız hiçbirzaman elitist olmamıştır.
fakat, okumamış köylü kitle, kendi kompleksleri, yetersizlikleri ve geleneksel çıkarlarını koruma içgüdüsü nedenleriyle jön türkleri, ittihatçıları, meşrutiyetçileri, cumhuriyetçi kadroları, solcuları, sanatçıları,...vb. tüm öz ürünlerini lanetlemiştir!
nitekim, daha osmanlıyı tanıyamadan ve "padişah hayranlığına dayalı bir arkaik zavallılık"la cumhuriyetin kazanımlarının bile farkında olamayan bu cahil-gafil zihniyet, "karşı devrim" hırsının temelinde yatan ve günümüz " türkiye cehennemi"ni doğuran güçtür.

"filizkıran", "aydınboğan",..vb sıfatları hakeden bu zihniyet, sürekli olarak şakşakçı, tasvipçi ve yalaka nesiller istemektedir! oysa bir filizin görevi, köklerinin ve dallarının arkasından gitmek değil, doğrudan güneşe ulaştıracak farklı yönlere koşmaktır!

bilimi ve bilime dayalı gelişmeyi reddeden ve kendini eleştiren aydınlarını dinlemeyen tüm uyduruk toplumlar, 5 şiddetindeki depremlerde yok olan kentleriyle, erozyon ve ormansızlık kaynaklı susuzluklarla, her yıl onbinlerce can alan trafik terörüyle, yaygınlaşan kanser vakalarıyla, gelir dağılımındaki adaletsizlik nedeniyle kötü beslenerek büyüyen hastalıklı nesillerle, yetersiz hastaneler ve uyduruk okullarla,...vb. rezilliklerle, bunun bedelini eşek gibi ödemektedir ve ödeyecektir de!!!!!!
görece bilgisiz insanların daha fazla ve kolay organize olmasının kaçınılmaz bir sonucudur.

türkiye'ye has bir durum değildir.
mk dumun halkı, gittiler aydınlara başörtüsünü yasakladılar, neymiş efendim laik olunacakmış,e aynı halk değil mi bu aydınları her sabah okulda ne mutlu yugoslav göçmeniyim diye bağırttıran, hadi onu da geçtim bi de kürt diye bişey çıktı başımıza biz daha türk halkından yakamızı kurtaramadık, tuttular alfabemizi değiştirdiler, e gel de kitap oku, kitap yaz, lan halk derdin ne senin, ıslahat edemezsin avrupayı beğenmez, bir de aydınlarına zorla föter taktırtıp zorla şalvar giydirtmiyorlar mı, böyle bir halk dünya da yok, bu halka değmez kardeşim, ya da değer de girmez sürttür yeter, gerçi sürttürmüşken sok gitsin
ülkede üç toplumsal bölüm vardır: burjuva, küçük burjuva ve prekarya. proleterya diye bir şey yoktur bu topraklarda. sözde işçi savunucuları köşede ağlayabilirler.

prekarya, bir sınıf olarak gericidir. çünkü varoluşu anaparaya, anapara devlette ise devlete bağlıdır. yani şu anda bütün gününü kahvede oturmakla geçiren ebubekir sıddık bu iktidarı kendisinden bile çok savunacak, çünkü devletin küçük burjuvayı vergi adı altında yağmalayarak kendisine yolladığı kutu kutu erzak olmasa, kafasına taktığı şapkayı sikine takamadığı için yaptığı on beş çocuk için cezalandırmadığı gibi ödüllendirilmese, olduğu ezik kişi için toplum içinde hor görülse aslında ne kadar değersiz, önemsiz ve ezik karakterli bir insan olduğunu fark edecek.

bugün aldığınız alkol ve sigara için cizye ödüyorsunuz ki ebubekir sıddık bütün gün kahvede çay içebilsin, yüzlerce vergiyi veriyorsunuz ki, sizden yağmalanan maaşınızın yarısı, hatta daha fazlası oy karşılığında başkalarına verilsin. ebubekir sıddık kahvede otururken, siz onun gibi milyonlarcasının hayatını finanse ediyorsunuz. hatta belki şartları sağlayamayacağınızdan dolayı zaten 1 - 2 tane olacağınız çocuğunuzu da yapmıyorsunuz.

onlar sizin gibi pembe götlülere gülüyor. söyle güzel kardeşim, gülmesin mi? sizi aşağılayınca zaten 'ama onlar da eziliyur ya' diye kılıf bulmayı biliyorsunuz zaten, boş verin siz.

ayn rand'ın dediği gibi: 'gerçekleri görmezden gelebilirsiniz, ama gerçekleri görmezden gelmenin sonuçlarını görmezden gelemezsiniz.'