ufak tefek cinayetler

2 bölümünü de izlediğim dizi. televizyondan olsa hayatta izlemem. türk dizisini televizyonda izleyen arkadaşlara da helal olsun diyorum. 3 saat boyunca imkanı yok oturamam bi dizi için. youtubeda açıyorum, saçma sapan yerlerini geçerek 1 saatte bitiriyorum. yabancı dizi tadında izlemek bu olsa gerek.

neyse gelelim dizinin konusu ve oyuncularına.
gayet kaliteli bi ekip var görünürde. tek tek anlatacak olursak ( of be ne yazasım varmış ha)

(bkz:gökçe bahadır) : (oya) benim taaaa hayat bilgisi zamanından sevdiğim oyuncudur kendisi. insanlar o dizide barbie denen kızı severken ben hep törpü törpü derdim. oyunculuk olarak gerçekten çok beğeniyorum ama o da benim yaşlarda olduğunu belli etmiş. ne kadar makyaj olsa da kırışıklıklar belli oluyor. sorun yok gayet güzel bir kadın, iyi bir oyuncudur.

(bkz:bade işçil): karşımıza pelin olarak çıkan sarışın güzelimiz. ezelde şebnem olarak izlemiştim. ben nedense bu hatuna kısa saçı daha çok yakıştıranlardanım. gayet güzel oynamaktadır.

(bkz:aslıhan gürbüz): merve karakterine hayat veren bu hanımefendi dizinin yılanı, pelinin en yakın arkadaşıdır. uzak durulması gereken psikopat hatun profili. serhanı nasıl kafeslemiş benim için bi muamma. gerçek hayatta serhan gibi bi karakterin böyle bir kadınla evlenmesinin imkanı yok.

(bkz:tülin özen) şirin arzu karakteri. ben bu kadına meryemce zamanı hastaydım. mehmet günsüre mustafam deyişleri kulaklarımda çınlardı. nasıl naif, güzel ve tatlı bi kadınsa artık, heteroseksüel bi ilişkiye resmen gıpta etmiştim. yeniden bi dizide görmek fazlasıyla mutlu etti beni.

şimdi bu kadınlar çok iyi arkadaşlar lisede. pelin ve merve aşırı kıskanç tipler ve oyayı kıskanıyolar. 96 yazında pis bi iftirayla hem oyanın hem edip öğretmenin başını yakıyolar. 20 yıl sonra filan oya büyüdüğü mahalleye geri dönüyor ve olaylar olaylar.

bu sene bu dizi ve çukur izleyeceğim sanırım.

(bkz:işsizlik)
pilates hocasının ebru şallı'yı anımsattığı dizi.*

ayrıca bu bölümde #kocamadokunma değil #zenginkocamadokunma diye gülben'e selam çaktılar.*
annem sayesinde son iki (4-5) bolumunu internetten izledigim dizi. kadina netflix kanada dizileri izletiyordum, bu iyi oldu. merve ölsün, pilatesci bir mal. arzu da dosya/foto yedekleme yapsin dedirtmistir.
hayatımın bayıldığım 3 kadınını tülin özen, gökçe bahadır, aslıhan gürbüz aynı dizide, üstelik müthiş özgün bir senaryo ve nihayet ağlak olmayan bir dizide buluşturan son zamanların en merakla ve heyecanla takip ettiğim dizisi. kadınları aynı anda hem boğmak hem de bağrıma basmak istiyorum. küçüklüklerini oynayan çocuklar da çok başarılı seçilmiş.
6. bölümde yemek masasında oyanın şer ittifakını dağıttığı sahnede sanki ben de oradaydım, koltuğa oturmuştum onları izliyodum canlı canlı. ne güzel bi sahneydi o yahu.

burcu kızım çok gıcıksın ya. evlenmeden önce kafanın dikine gitmen salak olduğunun ispatı resmen.

arzu seviyorum kızım seni. güzelliğine zekayı da ekledin bu bölüm ve 4/4 lük hatun oldun çıktın.
ders-spor-seks dışında düşündüğüm tek şey ya. salı gelse de izlesek. yemin ederim babam galatasaray'ın maçlarını böyle heyecanla beklemiyor. ahah

şimdi seks de yapamıyorum ya ders-spor-ufak tefek cinayetler olur artık. :v
evet vakit doldurulsun diye bazen uzun uzun bakışmalar akışı bozuyor, bu türk televizyonculuğunun kanayan yarası, ama gene de yiğidi öldür hakkını ver çok güzel kurgulanıyor tam olaylar bitti derken yeni bir olayla arap saçına dönüyor, dizideki bu şaşırtmacalı dinamiği seviyorum ben. son yangın sahnesinde de çok etkilendim, evet yangın bir türlü küçücük salonda çocuklara ulaşamadı. ama o çaresizliği hissettim. bilhassa nilay'ın oyunculuğunu çok iyi buluyorum. bu bölüm sanırım biraz kamu spotu gibi oldu, yani yangında neler yapılabileceğini öğrenmek için kitaplara kılavuzlara bakmaya üşenen yurdum insanına en kolay bu yolla ulaşılabiliyorsa bence sıkıntı yok istediği kadar uzatabilirler.
bu kış homesick olmamak için daha fazla izleyeceğim dizi. ankara'nın soğuğunda oya-merve çekişmesi ile ısınmak için sabırsızlanıyorum.
kötü karakter merve'nin iyi karakter oya'dan daha çok sevildiği dizi. sosyoloji buna bir isim koymuş mudur bilmiyorum. ama dikkate değer bence. bu sempati-antipati olayı oyunculuk ile alâkalı sanırım. aslıhan gürbüz > gökçe bahadır. gökçe 'yi severim ama bu dizide aslıhan bildiğin powerbank olmuş. gökçe yerine beren saat nasıl olurdu acaba?

bir de şu var, uzun uzun bakışlar artık dizilerimizde bir yer etti ve kanıksadık. bir şey demiyoruz ama bazı olayları da kıvıramıyorlar mıdır nedir, cok hızlı geçiyorlar. biraz denge pls.
bir an için merve, serhan'ı sattı demiştim lakin sonra çaktı şimşek yağdı yağmur... meğer merve ne planlar peşindeymiş sinsirella yaa abisini bile ateşe attı ya la. sonra da atıldı kocasının kollarına lakin serhan'ın gözü oya'da. bu bölüm baya durağan geçti pek atraksiyon olmadı yani eski bölümlere göre fazla durağan kaldı. neyse merve bi sarmaşığa dönsün de bayram o zaman başlayacak.
big little lies dizisine olan benzerlikleri esinlenmenin ötesinde olmakla birlikte çok farklı bir gidişatta olan dizi. big little lies dizisinde gördüğümüz kadın dayanışmasının yerini kadın rekabeti almış. yine de erkeklerin de mevzuya dahil olmasıyla biraz daha heyecanlanmış, yalnızca kadınları kötü göstermekten çıkmaya başlamış dizi. geriye sadece güç savaşları kalıyor. insani arka planları önemsemeden tabi. bir de sorguda konuşan tipler nasıl her ayrıntıyı biliyorlar?
fizik olarak merve
zeka olarak oya.
ikisini bir edin, gönüller şahlansın.
bu bölümde yangın meselesini uzata uzata bitiremediler evet. bizde de konu mu kalmadı acaba gibi bir algı yarattı bu durum. ancak gözden kaçırdığımız şey mesele çocuklar olunca ve böyle bir olaydan sonra tamamen bitti gözüyle baktığımız mehmet-arzu ve merve-serhan ilişkileri bir anda yumuşayıverdi. mehmet bey de bu durumu fırsata çevirip iyi duygu sömürüsü yaptı. ama o cheesecake yapıldıysa bombalara hazır olun derim ben.
bu haftaki bölüm dizi tarihinin en boş bölümü olabilir. saçma sapan yangın sahneleri filan. izlemeyen bi şey kaybetmez.
yangınla konu birbirinden alakasızdı. keşke biri ölseydi. berk mesela. böylece daha kötü bir pelin görebilirdik. kimse ölmedi ve hiçbir yere bağlayamadılar. gereksiz bir bölüm olmuş.
diziyi hiç izlemedim klasik bir türk dizisi olma yolunda aday ama dizideki aslıhan gürbüz... o ne hatundur.
uzun zamandır "ben bunu seyrederim" dediğim tek yerli dizi. az da olsa klişelerin dışında. hatta tavsiyem olur ki; 3-5 bölüm bu konuyla devam edip, sonrasında da farklı oyuncu kadrosuyla farklı bir konu işlenebilir. black mirror gibi. ama bu seferde boka sarabilir bizim yapımcılar.

ömrü uzun olmasın. yıllarca uzatıp bokunu çıkarmaktansa tek sezon olsun, efsaneler arasında yerini alsın. yani tadında bıraksınlar.
henüz bugün puhu tv’den izlemeye başladığım dizi jeneriğine ayrı bittim. konu da güzel ama bu diziye yakışacak tek bir slogan var ki o da...
amı olanın imanı olmaz
o kadar ilginç bir bölümdü ki. yani sanki senaryoyu, replikleri yazan kişi değişmiş gibi diyaloglar, konusmalar, karakterler bir farklı gelmedi mi size de ? özellikle pelin bambaşka bir karakteri oynadı. önceki pelinle alakası bile yoktu. sonra polis kıza gömmeleri falan.adli tıpta ceset torbalarını acıp bakmalar. ne oluyor dedim sürekli. ama artık sona baya yaklaştık gibi hissediyorum. cinayete dair daha cok bilgi verilmeye başlandı. bomboş bir bölümdü ama yine de artık öğrensek hissi yüzünden oturup izledik.
aşk-ı memnu'dan beri ilk defa bir diziyi baştan sona izliyorum.

çıldıracağım.

gümbür gümbür ilerliyor.

şok güzel.
  • /
  • 2