dinlemekten zevk aldığım popomu bir dakika yerinde durdurtmayan ritme sahip bir şarkı. ki koreli kadınları severim, klibindekine de artı bayıldığımı belirtmek isterim. azmedip felsefesini benimseyip dansını öğrendim
1 2 gün öncesinden haber aldığım bir zirveydi, sözlükte toplam 5 6 entryim vardı sadece. porter dan aldığım buluşma duyumuyla hırs yapıp hoş geldim sözlüğe ve anında buluşmaya damladım (geç de olsa). hayatımda bu kadar ayıyı hiç bir arada görmemiş biri olaraktan pek eğlenceli geçirdim zirveyi kendi adıma konuşmak gerekirse. sevecen. hoş sohbet yeni arkadaşalr tanıdım. izmir'in her köşesine gittiğimde yanına uğrayabileceğim samimilikte arkadşlıklar edindiğime inanıyorum ve zirvedeki ayucanların yanında minik panda yavrusu gibi kalmama rağmen izmir ayularına kanımın pek ısındığını dile getirmek isterim...
abiiimmmm... götür beni gittiğin yere. ilk buluşmamızdaki fal baktığın an geldi aklıma bu başlığın altına ne yazıcam diye düşünürken. pek güzel bir ilk buluşma değildi fekat sonrasında nice güzel buluşmalara gebe bir görüşmeydi. kısaca abimm işte. hep olmasını dilediğim beni anlayacak olduğum gibi sevecek bir abi profili oldun bana. ayuları sevdiren bebeğim
ben bu koreografi için gelmeyi düşünmüyor değilim şuan. ama kıyafet uygulamasına uyamayacağım sanırım. ayuların aksine ben bu havalarda üşüyorum da azcuk
insanın bastırılmış acizliklerini kendinden güçsüze ödetmesi. sadece kadın değil herhangi bir canlının başka canlıya uyguladığı şiddetin altında bu gerekçe yatar..
benim en absürd sanrım hala hatırladıkça güldüğümdür... bu sözlüğün adına yakışan ebatlara sahip değilim malum çocukluktan böyle geliyor. işte çocukluğum, öylesine cılız, rüzgarla savrulmamak için ceplerime koyduğum çakıl taşlarıyla ayaklarımın yaralandığı zamanlardı. bu yüzden annemin ağzında da tipik özendirici politikası bakımından " bak bilmem ne teyzenin çocuğuna nasıl etli butlu, sen niye yemek yemezsin ki böyle cılız kaldın" gibisinden yıldırıcı politikasını sürekli kullanmıştır.. ben de o zamanki saftirik aklımla sanki izafiyet teorisini ben bulmuşum gibi anneme onlar küçük benden kısalar bastırılıp sıkıştırılmışlar o yüzden göbekleri çıkmış. diye kendimi savunurdum.. heyy heyy kezban amorf zamanlarım. *
abiiimmmm... götür beni gittiğin yere. ilk buluşmamızdaki fal baktığın an geldi aklıma bu başlığın altına ne yazıcam diye düşünürken. pek güzel bir ilk buluşma değildi fekat sonrasında nice güzel buluşmalara gebe bir görüşmeydi. kısaca abimm işte. hep olmasını dilediğim beni anlayacak olduğum gibi sevecek bir abi profili oldun bana. ayuları sevdiren bebeğim
benim en absürd sanrım hala hatırladıkça güldüğümdür... bu sözlüğün adına yakışan ebatlara sahip değilim malum çocukluktan böyle geliyor. işte çocukluğum, öylesine cılız, rüzgarla savrulmamak için ceplerime koyduğum çakıl taşlarıyla ayaklarımın yaralandığı zamanlardı. bu yüzden annemin ağzında da tipik özendirici politikası bakımından " bak bilmem ne teyzenin çocuğuna nasıl etli butlu, sen niye yemek yemezsin ki böyle cılız kaldın" gibisinden yıldırıcı politikasını sürekli kullanmıştır.. ben de o zamanki saftirik aklımla sanki izafiyet teorisini ben bulmuşum gibi anneme onlar küçük benden kısalar bastırılıp sıkıştırılmışlar o yüzden göbekleri çıkmış. diye kendimi savunurdum.. heyy heyy kezban amorf zamanlarım. *