şimdi çok ruhsuz bir tanım olacak biliyorum ama ağır alışveriş poşetlerini eve tek başıma taşırken! işte bu yüzden evde kaldım ben! sıfır romantizm, sıfır erotizm!
eve gelip yemek bile yemeden yatağa girdiğinde, karnın acıktığı halde mutfak kirlenmesin diye yemek yapmaya bile üşendiğinde anlarsın. temmuz aylarım öyle geçer.
duygusal değil de fiziksel yalnızlığım açık seçik ortaya çıktı bugün. bütün gün evde oturup tv izledim, biri de çıkıp demedi ki "bu çok saçma ya değiştir/ biraz kıs lan sağır mısın?!/ şu kumandayı versene bi vs.".
yalnız yaşayıp, dört duvar arasında kalmayınca anlayamayacağın, anlaşılamayacağın durumdur. yalnızlıkla evli olduğunuzu, yalnız kaldığın, bırakıldığın zamanlarda yine yalnızlık sana " ben demiştim" diyerek hatırlatır. yalnızca kalabalıktaki yalnızlığı değil dibine kadar yaşarsın. yalnızlık sizinle seviştiği zaman tek taraflı zevk alır, sizede onun tasası kalır.
içerken yanında, -nabersin, keyifler iyi mi, diye sorabileceğin birinin olmadığını,
sinemada, yanındaki koltuğa kaykılmak yerine koltuğu ortaladığını,
kahve, sohbet isterken, kahve içip telefona gömülmüş olduğunu,
eve dönüşte, arayıp -bir şey lazım mı, diye sorabileceğin birinin olmadığını,
libidon tavanken, kendini bilgisayar, telefon vb başında porno izlerken bulduğunu fark ettiğin tüm o anlar.
*kendi kendine konuşma olayını alışkanlık haline getirmek bunu fark eden insanların "efendm bana mı dedin" sorusu.
*yolda ayakkabı bağcıklarını bağlarken beklettiğin kimsenin olmadığını fark etmek.
*kulaklıkla seviyeli bir ilişki yaşamak.
*bi çift ya da mutlu bir arkadaş grubu görünce içindeki o yanma hissi.
*sürekli özlemek (özleyene göre özlediği değişir)
paran ve zamanın olmasına rağmen haftasonunu yalnız geçirmek.
*çok eski arkadaşlarını ve o günleri hatırlayıp iç geçirmek.
*faturalarının ucuz gelmesi.
*hesap soran/soracağın insan bulamamak.
*bu başlıktaki tüm entryleri okuyacak kadar işsiz olmak.