17 ağustos 1999 depremi

12 yaşındaydım. gece çığlıklarla bölünüp gün ağardığında artık evimiz yoktu, sevdiklerimiz yoktu, ekmeğimiz/suyumuz yoktu, umutlarımız yoktu. boş bir arsada annemle otururken önümüzde küçük mavi bir araba durdu. içinden genç bir çift çıktı. o minicik arabalarına su,ekmek, battaniye, yiyecekler doldurup yardıma koşmuşlardı. ağustosun sıcağında o günkü ilk suyumu o ablanın elinden içtim. verdiği ekmeği yedim. kimlerdi, nereden gelmişlerdi bilmiyorum. 16 yıldır depremle ilgili bütün acıların yanında hep bu iyi yürekli insanları hatırlıyorum. bizler merhametiyle, yardımseverliğiyle güzelleşen varlıklarız. bu özelliklerimizi kaybetmeyelim. ve tabii yeniden deprem olmasın diye ummak yerine gerekli tedbirleri alıp üzerimize düşenleri yerine getirelim.
1,30 saat sonra, ''13'' sene dolmuş olacak.
uykudaki insanları, ebedi bir uykuya daldıran gece. ''99'' depremi...
rüyamda görsem inanamazdım diyebileceğim görüntüler, ağlayan çocuklar, haykıran anneler ve babalar...
''enkazların altında birilerine ulaşmaya çalışan'' aile fertleri.

......................................''sesimi duyan varmı''...........................................

canını, kanını, ailelerini taşlar altına teslim eden ailelere; başımız sağolsun...
rahmetli hemşehrim prof. dr. ahmet mete ışıkara'nın uyarılarını yeniden hatırlama zamanı: deprem değil, bina öldürür!
prof. dr. naci görür'ün akp hükümetine seslenişini ve uyarılarını okumayı gerektirir.
tam 12 yıldır, akp hükümeti, istanbul depremine hazırlık için yapılan bilimsel araştırmalara (marmara denizi etüdleri) tek kuruş dahi harcamamıştır!
allah iman versin!
16 yıl önce bursadan bir otobüs trans insanın yardım amaçlı gölcüğe gitmesi ve bunun hiç bir zaman haber yapılmaması.
20. yüzyılın son günlerinde en kötü hatıralara sebebiyet veren tarihtir.17 ağustos 1999 saatler 03:02'yi gösterdiğinde gürültüye uyandı marmara. 7,5 ile sallandı marmara ve vurgun yedi tüm ülke.resmi raporlara göre, 17.480 ölüm, 23.781 yaralı oldu. 505 kişi sakat kaldı. 285.211 konut, 42.902 işyeri hasar gördü.resmi olmayan bilgilere göre ise yaklaşık 50.000 ölüm, ağır-hafif 100.000'e yakın yaralı olmuştur. ayrıca 133.683 çöken bina ile yaklaşık 600.000 kişiyi evsiz bırakmıştır. yaklaşık 16 milyon insan, depremden değişik düzeylerde etkilenmiştir.
depremin belgeseli

üzerinden 13 yıl geçti ve o anı yaşayanların, sevdiklerini kaybedenlerin acısı ise hâlâ taze. hayatını yitirenleri saygıyla,özlemle anıyoruz.

(bkz: sesimi duyan var mı)

yazlıkta yakalanmıştım ben bu depreme. yataktan kalkıp koridora geçtiğimde koridor duvarlarının /___/ modunda yattığını görüp aha demiştim, buraya kadarmış.. sonra bir baktım koridor duvarları 30 derece yataylıkten normale dönmüş yaylana yaylana.

sonra da babama soruyor çevredeki tipler 11 yaşında çocuk niye bahçede bir şişe şarap dikiyor kafaya diye.. komik olan, o evde hala ailecek mangal felan yapıyoruz.
kısacası korkudan beni alkol ile tanıştıran, rezil bir tarih.
6 yaşımdaydım. o gece hiç uyku tutmamıştı. sonra inanılmaz bi sarsıntı. bir anda babamı odaya gelip kardesimle beni dışarı çıkarmıştı. mahallede herkes meydana toplanmıştı. ailecek kendi binamıza bakıyorduk acaba yıkılır mı diye.
o günden unutamadığım diğer şey ise o gece gökyüzünde hayatım boyunca bu yaşıma kadar göremediğim kadar çok yıldız vardı ve inanılmaz sıcaktı. kimse bundan bahsetmiyor.
dışardaki kalabalıkta kimin yüzüne bakınca kaygı,korku ne demek öğrenirdiniz.
yaklaşık 2 hafta eve girmedik. babamda sivil savunmaya, stk lara katılıp gönüllü olarak çalışmıştı. 1 ay sonra eve geldiğinde sanki daha yaşlanmış, suskundu..

ölenlere rahmet diliyorum. aklıma geldikçe tüylerim diken diken oluyor. bi resim vardı. bi anne 'yetemedim' diyordu. o çok derinden etkiler beni.

17agustosuunutmadik ve deprem vergileri nerde diye sorunca ''biz onunla duble yol yaptık'' diyenleri de...
izmitli biri olarak yaşadığımız o geceyi ve günleri unutmanın mümkün olmadığı depremdir. bizden çok şey alan ve çok şey de geri veren depremdir.
o büyük keşmekeşin; depremin yıldönümü. bugün gibi aklımda. yaşayanlar unutamaz zaten.
bir sakaryalı olarak 17 ağustos 1999 depremini ve sonraki toparlanma sürecini en acıtıcı gerçekliğiyle, çocuk yaşımın hiç hak etmediği travmaları yaşayarak geçirdim... hala gece küçücük bir sese uyanıyor ve aklınıza ilk şey olarak "o an" geliyorsa ömür boyu atlatılabilir gibi bir şey olmadığını anlıyorsunuz... gecesinde severek uyuduğum insanların cesetlerini görmeye uyandım... komşularım, akrabalarım, sınıf arkadaşlarım tırlara dizildi, kireçlendi, gömüldü... belki de duruma göre onlar şanslı olanlardı çünkü geri kalan bir çoğundan bir daha hiç haber bile alınamadı... ağır ve hiçbir çocuğun, hiçbir insanın tecrübe etmesini istemediğim asla unutulmayacak bir geceydi... umarım hiçbir zaman tekrarlanmaz, aynı acılar yeryüzünden sinilip gitmiştir ve bir daha hiç yaşanmaz... vefat edenleri bir kez daha rahmetle anmak isterim...
16 yıl önce an itibariyle sokaklarda panik ve çığlıklar varken apartmanın bahçesinde bir battaniyemiz bile yokken yıldızların çokluğuna ve ayın ne kadar yakın olduğuna şaşırıyorduk korkudan ve artçılardan titreyerek.

ve ne yazık ki tüylerimizi diken diken eden (bkz: sesimi duyan var mı)?