30 eylül 2013 demokratikleşme paketi

recep tayyip erdoğan'ın 11 yıllık sürecin meyveleri şeklinde tanımladığı, adnan menderes, turgut özal ve erbakan'ta minnet teşekkürü ile sunumunu yaptığı enteresan paket. durduk yere açılan paketten ne çıkacağı ise süpriz değil. demokrasinin beşiği olarak gördüğüm eşcinsellik ibaresi geçmiyor mesela.

demokratik üsluptan ziyade darbecilere, gezicilere, çoğulcu demokrasi yanlılarına ve sivil topluma gözdağı zehabı yaratan konuşma tv'de canlı yayınlanıyor. hükümetin demokrasiyi en çok hiçe saydığı zamanda yaptığı bu çıkış; şirin görünüp kamunun geneline yayılmak istenen başarısız güven telkininden başka bir şey değil.

başbakanın paket tanımında yer alan 'temizleme, arındırma' ibareleri de bu paketin siyesi bir promo çalışması olduğunun kanıtı.

1. türban resmi devlet kurumlarında serbest. hakim ve savcılar hariç.

2. cemaat derneklerinin bağış alması ya da kurban derisi topmaları serbest.

3. partilerin hazineden pay alma oranı % 3'e düşürüldü.

4. dini inanca hakaret halinde en ağır hapis cezası verilecek.

5. ant kaldırılıyor.

6. farklı dil ve lehçeler kendi okullarını açabiliyor.

7. klavyede özgürlük. w, q, x gibi harflerin kullanımı tck kapsamında suç olmaktan çıkarılıyor.
akp'nin her seçim öncesi oynadığı türban kartını yine oynamıştır. aslına bakılırsa kamu alanında türban serbestisini bundan 4 yıl önce de yapabilirdi, hani bundan bir önceski seçimlerin arifesinde üniversitelerde serbest bırakılan türban zamanında. ama hayır bu bombayı o gün patlatmış olsalardı şimdi oynayacakları bir türban kartı kalmamış olacaktı. hatta 2009 seçimlerinde bizzat türbanlı bayanlardan sesler yükselmişti. üniversitelerde türbanın serbest bırakılıp da kamuda bırakılmamasının mantıklı açıklaması nedir diye. açıklaması aynen budur işte, 4 yıl önce verilebilecek olan bir hak bugün veriliyor çünkü akp türbanlı kadınların mağduriyetleri konusunda bile samimi değil, her şey nasıl daha fazla oy koparabilirim düşüncesinin bir parçası.

paketteki diğer maddelere gelince; içinde güzel diyebileceğim bir kaç şey olsa da ne radikal ne cesur ne de hiç bir grubun hiç bir yarasına derman olabilecek dozajda. ha bir de gezicilere zopayı sırtınızda kırıcam tehdidi var.

tey allam demokrasi kimlerin diline düşmüş.

(bkz: ayı sözlük fantezi demokrasi paketi hazırlamaca)
sultanimiz alevilere bir universte ismi,kurtlere 3 harf ve suryanikere 300 donum araziyi bahsettigi paket.

bir nane olmadigini kendide bildigi icin daha konusmanin basin da simdi bunlara da itiraz edecekler haa diyerek tepkileri daha bastan kesme hareketin de bulunmus.

adi da cok komik bu paketi.demokrasi diyor ama paketi olusturma acamasinda ne bir muhalefet partisi ne de bir sivil toplum kurulusunun fikri alinmistir.dilimize tek kisilik demokrasi diye bir kelime de kazandirmistir.

paket de lgbt bireylerin tabii ki adi bile gecmemistir dogal olarak.

kendisine paketiyle beraber mutluluklar dileyip ok uzak bye diyoruz.
1)türk milletinin kafasına inen balyoza karşı çıkanlar nefret suçuyla yargilanacaktir!
2)seçim sistemi batıda akp, güneydoğuda bdp iktidarına yarayacak şekilde yasalaşacaktır.
3) misyoner faaliyetlere gün doğacaktır.
4) tekke ve zaviyeler artık yasaldır.. tüm dini-dar olanlar, muaviye zihniyetini istedikleri gibi yayacaklardır. istedikleri gibi yardım toplayacak, yeni deniz fenerleri ortalığı kaplayacaktır.
5) türkçe artık resmi dil değildir. ben türküm demek ayıptır.
6) cumhuriyet’in köy, ilçe,illere verdiği isimler değiştirilecektir.
8) kamusal alanlarda kişiler burka, peçe, türban, şalvar giyebilecektir.
9) mar gabriel manastırı koca arazisiyle süryani cemaatine verilmiştir. kanla yıkanan türk toprakları çetelerin emriyle el değiştirmektedir.
10)toplanti ve gösteri yürüyüşleri neredeyse imkansiz hale gelmiştir.
ak partiye, onların temsil ettiği hayat şekline, onları destekleyenlerin ezberciliğine, her devirde ayakta olmaya/yolunu bulmaya çalışan (başta medyanın) yavşaklığına sabrım yok. peki bu saygısızlık mıdır? bence hayır. sonuçta, her ne kadar içimdekileri ağzımdan tükürükler saça saça yansıtamasam da, hakaret etmiyorum. bu hakkı da kendim de görmüyorum. kendilerini küçük görmüyorum, ki bu adamların bu kadar yükselmesinde, zamanında küçümsenip ciddiye alınmamalarının da katkısı var. ama, özellikle şu son 3-4 yıl içinde benim için... nasıl derler... "canım dese canın çıksın" şeklinde anlama seviyesine geldi. ha, bu durum hoşuma gidiyor mu, hayır. çünkü benim için öncelikle sağduyu (ımmm, sol duyu?!!) önemli. ama inandığım bazı konularda da bana canın çıksın dedikleri belli.

her neyse çok uzattım. şu yapılmaya çalışılanların çok az bir kısmını işlevli buluyorum, ki kendileri bu fikirde olanları bu daha başlangıç diye sakinleştirmeye çalışıyorlar. doğrudur. ama bunca senedir yapılan icraatları, tutumları ve açıklamaları görünce hiç bir şekilde samimiyetlerine inanmıyorum. önemli olan icraattır, ne samimiyeti diyenleri sakince yetmez-ama-evet köşesine davet ediyorum.

ama, kahramanlıklarla süslü geçmişiyle övünüp gözünün önünde olan biteni pısırıkça izlemeyi, kendisine benzemeyeni reddedip genel geçer fikirlerin arkasına hiç düşünmeden sığınmayı, "en azından istikrar" diye yutup yaşamayı tercih eden bizlere az bile.

dedikleri gibi: durmak yok. yola devam.
açıkçası öğrenci and'ı konusuna son verdiği için, bomboş diye adlandırılamayacak paket.