annelerin çocuklarına uyguladığı evlen baskısı

dönem dönem hortlayan, özellikle akranların evli çocuklu yaşantıları görüldüğünde hırsla kıyas konusu yapılan mahalle baskısının anne eli değmiş halidir. hetero olsun eşcinsel olsun her canlı bu zorlamalı, mukayeseli, yeterlilik hislerini darmadağın edici duyguyu tadacaktır, tadar da.

kısa, öz, en yalın haliyle "x evlendi, evi arabası var; yakında çocuğu olacak. seni de evlendirelim"dir. 25 yaşından sonra başlayan süreç olup, anneler asla vazgeçmezler. ki vazgeçilmedilir.

bi' eşcinsel için en zor durumlardan biri. ileride karşılaşacağım için ciddi anlamda tedirgin olduğum bi durum. sadece anneden böyle bi tepkiyle karşılaşılsa üstesinden gelinebilir ama mahalle baskısı ile daha da zorlaşan bi' durum. hoş mahalle baskısı filan bunları ben takmam ama anne işte o takar, gelip size patlar.
normal bir baskı aslında. bildiği ve kabul ettiği tek ilişki türü evlilik olduğu için - bazıları mutluluğun kesin formülü de sayar- evlenmeden nasıl bir yaşam sürülebileceğini aklı kesmez. o sanır ki evlenmeyenler sevişmez, bir hayat arkadaşı olmaz, birine ait olmanın hoşluğunu yaşamaz... evlilik bu toplumda- erkek ya da kadın - rüştünü ispat etme biçimidir. evlenmeyenler hep çocuk, eksik, yarım kalır onlara göre. çocuğunun mutlu ve bütün olmasını isteyen tüm anneler bildikleri tek formülün uygulanmasını ister. farklı ilişkiler, beraberlikler de olabileceğine aklı kesse, başka türlü de mutlu olunacağını bilse sanırım yapmaz bu baskıyı.
istisnasız her hafta debisini kaybetmeden gelen atak. tükeniş.
20'li yaşlarda yapılmaya başlanılan saçmalık.
bebekliğinden itibaren, her adımını takip ettiği "oğlu"nun yönelimini, "oğlu"ndan bile önce farkeden annenin bu "durum"u aşmak için belirlediği strateji.
ağzı yanan annemin artık sevgililerimle bile üfleyerek tanışmasıyla sonuç bulan hal/durum.
verdiğim ayarlara kulak asmadan annemin ayda bir düzenli olarak yaptığı baskıdır. kendisi çok mutlu bir evlilik yapsaydı anlayabilirdim belki bu baskıyı ama dünyanın en boktan evliliğini yaptın kadın sus bari benim başımı yakma.
30 ila 35 yaş arası yoğunlaşan evlenme telkinlerinin ardından, annemin "oğlum sorunun ne, yoksa sen... " ile başlayan cümlelerine cevap bulmaya çalıştığım uzun dönem baskı dönemi.
zaten insanlararası ilişkilerin berbat oluşu-kimselere güvenemeyiş-doğru dürüst insan bulamayış bu kadar çapak gibi göze batarken,üstüne üstlük sağdan soldan berbat ilişki duyumları alındığı halde,kendilerinin de yaptığı berbat ilişkilerin sonucunda çocuklarının psikolojik düzenini alt üst ettiklerini görmezden gelerek ve hatta olayı kişiselleştirmekten öteye çekip 'herkeste aynı olacak değil ya evladım' cümlesiyle teselli vermeye çalışarak gerçekleştirilen saçmalık ötesi eylem.herkes de aynı be anneler.aynı.evlensem ne olacak? sana giren-çıkan ne annecim? damatcığın olsa ne olacak? bırak gelinin olsun.hem sen değil miydin çocuklugumdan beri kız olsun çamurdan olsun diyen.tutarlı ol biraz yahu.
eski türkiye'nin güzel günlerindeki ağabeylerimizin çok kullandığı bir slogan vardı:
" kahrolsun kuru fasulyenin pilav üzerindeki faşist baskısı!"
aslında, bunun kadar masum, ama sembolik anlamı yüksek ve sevgi dolu bir baskıdır bence...
çarpık ve eksik ailelerde büyümüş çocuklar olarak, bizden hiçbir şey yokmuş gibi mutlu mesut evlenip, sorunsuz deliksiz patlaksız bir hayatın garantisini vererek torun tombalağa karışmamızı bekliyorlar ya. (ay ben gülerim)
anneyi bastırıyosun, teyze başlıyor, teyzeyi bastırıyosun komşular başlıyor "ne zaman ne zaman" diye. bu nasıl bir işkencedir yahu. burdan herkese bağırıyorum. eşcinselim ben yahu eşcinsel. ev-len-miy-cem. *
temel kaynağı komşuların ve akrabaların anneye uyguladığı niye evlendirmiyorsun baskısıdır.