her ne yaşarsam yaşayayım varlığından hiçbir zaman şüphe duymadığımdır. sebebi ademoğlu/havvakızlarıyla sınırlamamaya çalışmam olabilir.
şu hayata bir şeyler katacak olursam aşksız olmasın bu, lütfen.. birilerine küçücük olsun dokunabilsem yeter..
2000 yılında oldu. yeni yeni date ediyordum. yaşıtımdı, benden önce başlamıştı yaşamaya bu durumları. ankara'da yaşayan, sadece gay.com da chat ettiğimiz biri tanıştırdı ilk internet ortamında. icq hatta. okuldan arkadaşlarmış.
caddede buluştuk. küt diye oldu. aklımdan geçmeden nefes alamaz hale geldim. 5 yıl sürdü. zaman içinde köpek çekilen, kötü davranılan taraf oldum. aşk azalmadı. artık mutlu değildik. zar zor ayrıldık. diyeceğim odur ki, aşk hep sizle kalır. yok edemezsiniz. başkalarını seversiniz. çok mutlu olursunuz, mutlu edersiniz. o kalır bir yerinizde.
o yıllarda keşfedip ona ithaf ettiğim parçadaki gibi, "nothing is forgotten, only left behind", aynen öyle. aşkı tatmış sözlük kardeşlerime gelsin, azıcık açıverin sesini de. aşık olun.
çocukluğumdan kalma bir koku gibi, o bahçeye her adım adışımda beni biraz daha yakına çeken. belkide beni etkisi altına alan o karbeyaz saflığında kaybolduğum bi hanımeli çiçeğine benzetiyorum.zamanla çiçeğin yerini taneli ve hafif zehirli olan meyvesi alır.sanırım olay bundan ibaret ne kadar çok cevbedici ve tüm algılarınızı bir anda ona odaklamanızı sağlayan ne varsa bir o kadarda ölümcül oluyorlar. aynı kadınlar gibi tenlerinin yumuşaklığı ve saflığı, kokularının onları eşsiz kılmasıyla beraber vücut hatlarının içine saklanmış ruhlarıyla ilk başta ne kadar masum gözükselerde bir kere bir kadına aşık olduğunuzda aaa..ne yapıyorum ben.kelimelere dökmek için uğrasıyorum çaresizce oysa herkes biliyor ki kelimelere döksen bile sığdırılamayacak o duyguları tek bir kelimeye sığdırmak ne kadarda gülünç gelsede benim bile sürekli yaptığım ve insanların uğruna milyonları katlettiği hede.
hayatta bazı insanların parayı, bazılarının kariyeri, bazılarının aşkı bulduğuna, bazılarınınsa gerçekten çok şanslı olup bu üçüne de sahip olduğuna inanıyorum. aşkın herkesin tadamayacağı bir duygu olduğunu, biraz şans biraz inanmasam da kader olduğunu düşünüyorum. ne zaman inancımı kaybetsem çevremdeki 2-3 tane çift sayesinde bir nebze de olsa inanmaya devam ediyorum ama sanki ne biliyim boş gibi. bu dünyada bir insana bahşedilebilecek en güzel duygunun olduğunu düşünmekteyim...
şanslıysanız, hayatta 2 kere aşık olurmuş-sunuz öyle diyorlar.
bu geceden itibaren varlığına zerre kadar inanmadığım durum.sanırım olsaydı adını göğsüme kazıttığım adamla beraber uyuyor olurdum.
yorgundum,yoruldum...
en yakın arkadaşım aylarca sadece sesini duyduğu birine aşık oldu.saçmalık olduğunu düşünmüştüm lakin yaşadığı duygunun temizliği beni etkilemeye başladı.
asla sahip olamayacağı birine karşı hissettiği şeyler ne biliyim abi mucizevi yani. bahsederken gözlerinin içi gülüyor falan.
vay anasını diyor insan.
dönüp dolaşıp her daim yeni bir yorumu yazılabilecek bir muamma! hatta muamma-ül muazzama!!
hem yara hem de merhem; hem cefa hem de sefa; hem sadizm hem de mazoşizm!!!
aşk, kişinin bir varlığı sebepsizce sevmesidir. o varlığın iyi, güzel, zeki vb. özelliklere sahip olmasına gerek yoktur. çünkü aslında aşık olma eylemi çok ufak bir şeye gerçekleşir, bir söz, bir bakış, bir el hareketi...
tabi ki her gördüğüne aşık olan kişiler varolduğu için 'aşk' sözcüğü oldukça ayaklara düşmüştür.lakin gerçek aşk karşılık görmeden de sürdürülebilir, çünkü aşk bunu gerektirir.
birine kendinizi açmaya korkmayın, çünkü sonu acı bile olsa hissedebilmek güzeldir bu duyguyu.