ayı sözlük itiraf

  • /
  • 91
sevgili ayı sözlük sen bu satırları okuduğunda ben sponsor sevgilimin koynundan çıkıp yakışıklı ama züğürt sevgilimin koynuna girmiş olacağım.gönül tek eşlilik ister tabi ki ama hayat şartları insanı robin hood yapıyor..zenginden alıp fakire veriyorum. şimdilik hoşçakal..
bugün geyler lezbiyenler konferansı gala gecesindeydim. avrupanin her köşesinden queer kişilerle tanıştım. bulunduğumuz ülkenin başbakan yardımcısı çıktı konuşma yaptı, daha lgbt kişilere ne hakları vermeyi planladiklarindan bahsetti. maşallah, lezbiyen çiftlere ücretsiz ivf hizmeti bile veriliyor bu ülkede, biz türkiye'de bir yürüyüş bile yapamazken elalemin konuştuğu konulara bak. neyse iyi yedirip icirdiler. yarın sabahın köründen öğleden sonraya kadar da resepsiyonda durup gelene geçene yardım edicem. gönüllüluk güzel bir şey, ayrıca öğretici. şimdi de tramvaydayim, erkek arkadaşıma gidiyorum. bu geceyi onda geciricem, yarın türkiyeye ailesini ziyarete gidiyor, gitmeden birlikte olalım dedim. neyse onun yokluğunda bu konferansla şunla bunla oyalanacagim, gene iyi denk geldi. erkek arkadaşım dünya iyisi bir insan, onu bulmuş olduğum için kendimi çok şanslı hissediyorum. allah herkese gönlüne göre birini versin inşallah. iyi geceler herkese.
eşcinsel olduğumu yakın çevrem dahil kimseyle paylaşmadığım zamanlarda her şeyin daha kolay olacağına inanırdım. doğru bir karar verdiğimi zannederdim. kısa bir süre böyle yaşadım ve ardından yakın arkadaşlarıma kendimle ilgili gerçekleri anlattım. sevdiğim adamı onlarla tanıştırdım. onlar da ben de, birbirimizden hiçbir farkımız olmadığını birlikte keşfettik. sevgiyi yaşayış şeklimizde hiçbir fark yoktu. sevgiyi, aşkı kategorize etmek hangi akla sığardı ki zaten? aradan geçen yıllar boyunca her şey daha da perçinlendi. yıllar önce arkadaşlarımla tanıştırdığım sevgilime, bu yaz tatilde o arkadaşlarımla birlikte sürpriz yapıp, sembolik bir tören yapacağız. birimiz yüzük bakıyor, bir diğerimiz kıyafet bakıyor, bir diğeri başka bir şey için koşturuyor. bazen her şeyi bırakıp benim mutluluğum için canhıraş koşuşturmalarını izliyorum büyük bir keyifle. ve ardından keşke diyorum, keşke daha önce söyleseydim bu insanlara. üzerimdeki bu yükü tek başına sırtlamaya kalkma deliliğinden daha erken vazgeçseydim.
hiçbir aidiyetimin olmadığı bir kara parçasının vatandaşıyım. mutsuzum. umutsuzum. defolup gitmek istiyorum. ve en yakın zamanda da gideceğim.
hiç realist bir ibne değilim. hayallerde yaşıyorum.
keremce şok edici açıklamasını yaptı: bıyıklarımı bir burarsam tüm sempatikliğimle elde edemeyeceğim erkek yoktur.
wagaman göbekli ayı sınıfına girebilmek için karnına yastık koyduğunu sonunda itiraf etti.
jan xwen pek sessiz olmasının nedeni sorulduğunda suskunluğumu bir bozarsam o zaman yer yerinden oynar dedi.
mistermagician her yerde şarkı söylemiyor olmam sesimin hala güzel olmadığını göstermez dedi.
dark bear zirvelerin tek amacının yazarların sözlüğü geliştirme ve daha ileriye götürme amacıyla etüt çalışmaları yapması olduğunun altını çizdi ve ekledi: lütfen daha fazla sosyalleşmeyin, daha fazla ileriye gitmeyin.
greenday tembelliğinin boyutlarını açıkladı: o kadar tembelim ki ayı sözlüğe yazarken dublör kullanıyorum.
anormal genc inci sözlüğe laf ettirmeyeceğini belirtti; ayı sözlükle inci sözlüğün ikisi de çocuğum gibi, tek kelime ettirmem dedi.
bear sikertir ben zaten zirvedeyim, öyle her zirveye katılmam dedi ve ekledi: kraliçe miyim neyim?
lost soul sizi ingilizce ile türkçeye hakimiyetim ve müzik kültürümle döverim dedi.
naringergedan ben de bir ayıyım, benim neyim eksik açıklamasıyla gündeme bomba gibi düştü.
ablamın bilişimci arkadaşları sayesinde bütün yazışmalarımı ip üzerinden tüm veri aktarımlarımı denetlettirerek belgelerle aile meclisinde gay olduğumu kanıtlama gecesiydi sözlük. buna hakkı yoktu, evet özel hayata müdahaleydi ama "artık sen de rahatla biz de ve biz de seni destekliyoruz, yanındayız" demek için bunu yaptığını söyledi. kaldı ki garip olan şuydu annem ve babamın biz zaten biliyorduk sana sorup emin olmak istedik tavrı inanılmaz garip ama bir o kadar rahatlatıcı geldi. bugünden itibaren resmi olarak ailesine açık bir eşcinselim ve çok garip bir his. yılın en uzun gecesiydi hakikaten. çok değişik bir his ilk kez bu evde kendimi kendim gibi hissedip ailemin beni "gerçek" ben olduğum için sahiplendiğini ve sevdiğini anladım.

(bkz: ölüm gibi bir şeydi ama kimse ölmedi)
-ilk okuldaki oğuz'a aşıktım. ama o inci'ye aşıktı. ben de onun inadına inci'yle oynardım. *

-ortaokulda burak'a aşıktım. sırf onun poposunu görmek için futbol maçlarına ben de katılırdım. oysa futboldan nefret edişim de ondandır. *

-ortaokulda bana aşık olan kızların mektuplarını ablama okuturdum, ondan cevap yazmasını isterdim, sanki ben beceremiyormuşum gibi. oysa sorun belli... *

-lisede mdr yardımcısının oğlu özgür'e aşıktım. başımı sıraya koyar onu izlerdim. beni bir gün yakaladığında, uyuyor numarası yaptım ama yemedi. bana gay misin dedi yok lan, siktir git sensin gay dedim. yıllar sonra ona aşık olduğumu söyledim. ne güzel dedi ama beni umursamadı...*
patronumun bir akrabası ile aramızda böyle bir yakınlaşma gibi birşey oldu sözlük. benim patron, tüm arkadaş ve tanıdık taifesini toplayıp maç seyretme, doğum günü, çemişkezek'in kurtuluşu gibi bahanelerle içkinin su gibi aktığı partiler vermeyi çok seviyor ve her seferinde semih'i de davet ediyor. adam son derece iyi eğitimli, alçak gönüllü ve kibar birisi. dış görünüş olarak da tam benim tipim. son iki partide yanyana oturduk ve saatlerce sohbet ettik. dün akşam da ben salona girdiğim andan itibaren gözlerini benden hiç ayırmadı, ilk fırsatta da yanıma geldi ve gece yarısına kadar başbaşa sohbet ettik. gece yarısı ayrılırken orada kalanların elini sıkarak veda ediyordu ki, ben bunu tuttum ve kendime doğru sertçe çektim, sımsıkı sarılıp yanak yanağa öptüm. kendime doğru ilk çektiğimde önce şaşırdı, durakladı ama sonra kendini bırakarak "eh, hadi bakalım" deyip o da bana sarıldı. benim kafa binbeşyüzdü tabi.
istatistiksel olarak 35 yaş üzerinde olup hiç evlenmemiş erkeklerin yarısının eşcinsel olduğu gerçeğini göz önünde bulundurursak yüzde elli şansım var sözlük.
sözlüğün tamamını okuyup bitirdim. şaka şaka! nasıl bitireyim, o kadar zamanım yok bir kere. ama çok yol aldım. ufkum açıldı. kendinden kaçmanın anlamsızlığını, her şeyin eninde sonunda aslına rücu edeceğini öğrendim.

itiraf ediyorum çocukken hep dansöz olmayı hayal ederdim. ama ailemin ve toplumun "düzgün" bir meslek sahibi olmaya yönlendirilmesiyle ola ola ağırbaşlı bir edebiyat öğretmeni oldum. gel gör ki şu yaşa geldim hala kendimi sisler içindeki bir sahnede çıkı çıkı dans eden bir dansöz olarak hayal ediyorum.

itiraf ediyorum çocukken annemin bana ve kardeşime yaşattığı travmalardan dolayı onu hiç affedemedim. kaç psikologla görüştüm, kaç terapi yaptık ama aşamadım bunu. insanın koşulsuz güvenip sığına bileceği ilk, bazen tek insan annesidir. ondan bir darbe gelince insan hayatı boyunca başkalarına güvenmekte zorlanıyor, dahası bu bir kişilik bozukluğuna kadar varabiliyor.
(bkz: güvenli bağlanma)
(bkz: bağımlı kişilik bozukluğu)

veee itiraf ediyorum evde kaldım! öyle" evlilik bana göre değil, hem çok statik bir kurum! canım evlilik tek ilişki türü değil ki! ben özgür ruhluyum..." hikaye! evlenmeyi, özellikle anne olmayı çok istemiştim ama bir kısmetsizlik, bir tökezleme... bildiğin evde kaldım!

itiraf ediyorum, okuldaki müdür yardımcısının ağzının ortasına kürekle vurasım var. "eşeğe semer vurma kendini at sanır."ın en güzel örneğidir kendisi.

itiraf ediyorum, arızalı erkeklere zaafım var. hiç şöyle aklı başında, dingin, mantıklı birini bulduğumu hatırlamam. ille sorunlu olacak! bu yüzden de "canım sevgilim, ne kadar huzurlu ve rahatız!" tadında bir ilişkim olmadı.

tamam itiraf ediyorum arada bir gizli gizli arabesk dinliyorum. ruhumdaki oryantalizm hep bir yerlerden pörtleyip çıkıyor. orhan gencebay şarkılarını ajda pekkan'dan, deniz seki'den dinlemek çok hoşuma gitti.

eğer hala okuyorsanız gerçekten müthiş bir sabrınız var demektir. tebrik ederim! ben uzun entryleri okurken zorlanıyorum da ( aha bu da son itiraf olsun!)
eski sevgilim çamaşır makinesiyle aynı boydaydı.
her zaman yalnız hissediyorum sevgiye ihtiyacım var ama kendimi ifade edemiyorum insanlarla ya tartışıyorum ya da mutluymuş gibi davranıyorum kız muhabbetlerinden uzak duruyor fakat yine de stresten oluşan karın ağrılarına engel olamıyorum feminen olmasam da gay olduğumu gizlemek daha doğrusu kendim olamamak beni yoruyor buna bi son vermek istiyorum yapamıyorum sevmek ve sevilmek istiyorum ama bunu kimseye gösteremiyorum
halen daha bıraktığın gibi hatırlıyorum seni. farklı olan; daha çok büyüdüm, farklı gelen; senin evladın olduğum için gururluyum, farklı algıladığım; senin ismin geçtiği zaman, "baba" kelimesinin hecelerini işittiğim an artık daha az yaralanıyorum. alışılıyor baba, hayat herşeyi alıştırıyor insana, fakat onbir yıl önce bıraktığın, seni çok seven küçük oğlunum.

babamı çok özledim sözlük..
söylemesi biraz gülünç bir şey, çok sıkıcı biriyim sanırım. bugün su içtim. şimdiye kadar bir kez seviştim. bu duruma çok bir anlam yükleyecek değilim, bir kez seviştikten sonra zaten denemiş olmanın verdiği rahatlıkla, bir kez daha aynı şeyi yaşamak için istek duymadım. sevişmek, öyle üzerinde uzun uzun düşünülür diyebileceğim şeylerden olmadı. o heyecanı, deneyimin kendi duygusunu birkaç kez anlatıp bir kenara attıktan sonra tekrar yaşamak düşüncesini aklıma getirmedim değil. öyle anlarda belki bir video izlerken mastürbasyon yapıyorum.

yazı yazmayı, okumayı seviyorum. gerçek şeyleri, gerçek olduğunu düşündüğüm şeyleri, kendi görüşlerimi, düşüncelerimi falan yazmanın yanı sıra, gerçek olmaktan uzak, hikaye gibi ya da kurmaca diyebileceğim şeyleri de yazıyorum.
kuzenimle buluştuk, bir sürü konuştuk, direkt balıklamasına o konulara atlamadık, her zaman yaptığımız muhabbetten başladık, şöyle oldu böyle oldu, falan filan. son derece rahat, her zamanki gibi, sıfır gerginlikle, kakara kikiri konuştum, sorun olmadı. ilerleyen zamanlarda konu bu noktaya da geldi elbette, kız herşeyi sordu, annene niye söylüyorsun bana söylesene dedi, gülüştük, o sordu ben anlattım, ama öyle polis sorgulaması gibi sormadı, gene normal muhabbet düzeyinde, araya başka şeyler de sokarak, fena halde relax bir şekilde konuştuk. hatta kendisinin de biseksüel eğilimlerinin olduğunu ama hiç aksiyon yaşamadığını anlattı. ben de bütün ilişkimi, olan biteni, çocukluğumda eşcinsellik konusunda yaşadığım bir iki komik olayı anlattım. erkek arkadaşımın yaptığı bazı salaklıkları anlattım, güldük. bütün konuşma boyunca hiç yaşadığım travmatik olaylara, eşcinsellik mevzusunun benim için açıklaması, başetmesinin aslında ne kadar problemli olduğuna ve buna benzer hiçbir şeye girmedim, aksine hep komik taraflarından ya da çok da trajik olmayan taraflarından bahsettim. güle oynaya, dünyanın en doğal olaylarından bahsediyor havasında konuştuk yani (ki aslında çok doğal da, travmatik yapan bizleriz).

yani ilk defa yaptığım bir açılma muhabbeti için aşırı derecede olumlu geçti ve aslında buna hala inanamıyorum. yokmuş böyle bir hafiflik, böyle bir özgürlük. o kadar rahatlamış durumdayım ki anlatamam. bütün kafamda kurduğum sorunlarım, hava kaçıran bir balon gibi sönüverdi gibi geliyor. pozitif duygularla doluyum. 30 yılın doldurduğu saklanmışlıklar, utanmalar, korkularım çözülüyor. şu anda bütün dünyaya eşcinselliğimi ilan edebilirmişim gibi gelmeye başladı. facebook'ta gökkuşağı bayrağı paylaşasım var. tabii şaka, bu noktaya gelmeye hala biraz daha var, ama yani çok uzak bir gelecek gibi görünmemeye başladı bana.

kuzenime buradan kocaman sevgiler gönderiyorum. aslında çok anlamadı herhalde benim rahat tavırlarımdan aslında bu konuşmanın benim için ne kadar büyük bir aşama olduğunu, çünkü çok rahat görünmek için biraz çaba sarfetmedim değil. ama ne demişler fake it until you make it. mış gibi yaptım ama sonra güzel götürdüm olayı. birilerine açılmayı düşünen ama kafasında tereddütleri olan arkadaşlara tavsiye ediyorum. güvenli bölgelerdeyseniz, karşı taraf tarafından kötü yargılanmayacağınızı düşünüyorsanız, samimi olduğunuz kişilere açılmanın çok olumlu bir rahatlatıcı etkisi oluyor. erkek arkadaşınla tanışmayı çok isterim, çok merak ettim dedi, ben de en yakın tarihte ayarlayıp tanıştırmayı planlıyorum. muhteşem ki ne muhteşem, resmen hayatımda yeni bir devir başladı. allah nazardan saklasın, tü tü tü.
bugün inanılmaz bi akşam yaşadım sözlük. üniversite son sınıftayım. ve 1. sınıftan beri çoook hoşlandığım bi ayı vardı. hep bakardım ona uzaktan. fotoğraflarını tekrar tekrar açıp keşke ya keşke derdim. bu akşam birden yazdı. şaka yapıyo sandım, sonra alay ediyo sandım. ama kendimi alamadım onun yanına gitmekten. bi cümle kurdum bugün aynen dedi, bi cümle kurdu bana aynen dedim. o kadar aynıydık ki. aynam gibiydi. aynadaki sarışın karşılığım.
yıllardır her ikimiz de aynı düşünmüşüz. kadıköyde en sevdiğim yerde. karaköy ve beşiktaş isteklelerinin tam ortasında, haydarpaşanın tam karşısında, kulaklarına gittim, sakalım saklaına değdi. ve o cümleyi söyledim. sonra oda kulağıma yaklaştı iyice bana karşılık verdi. herkesin ortasında sımsıkı sarıldık. sarılma bitince gözyaşına dolan gözlerim onun dolu gözlerine dokundu. resmen zaman durdu.
gay olmadığım halde erkeklerle cinsel ilişkim çok oldu (öpüşme ve sevişme hiç olmadı). anal ilişki ve düşüncesi bence çok çekici. yatsın yanıma götümü başımı dağıtsın sonra yatsın hali bence daha güzel.
sadece iki gün önce bir avrupa ülkesinde, etrafımda beş yüz tane gey lesbiyen trans interseks falan takılıp, havuz kenarında entellik seviyesi arşa çıkmış, bol fularlı konuşmalar yapıyorken, şu anda kendimi doğu anadolu'nun ücra bir köşesindeki bir otel odasında, az önce bir grup inşaatçının birbirlerine anlamadığım bir dilde (sanırım zazaca) küfrettiği hararetli bir toplantıdan beyin amcıklaması yaşayarak çıkmış dinlenmeye çalışırken buldum. yaşadığım kültür şoku öyle böyle değil. mimarlığı fularlı bir iş olur diye seçtiydik oysaki, peh...
din sınavından 17 aldım. sınıf arkadaşlarımla birlikte kendime yeni bir din aramaktayım. yunan mitolojisi cazip geliyor. *
bugün yürüyüşe başlayayım dedim, gittim bir yürüyüş parkuruna yürümeye başladım emekli amcalar gibi. emekli amca demişken üç-dört tur attıktan sonra eşofmanlı bir amca jet hızıyla yürüyerek yanımdan geçti. ben de gaza geldim tabi, kaç yaşında amca bana parkurun tozunu attırıyor. hızlandım, deli gibi yürümeye başladım ve sonunda yetiştim amcaya. bi yan gözle baktı bana ve "hmpf"* efektiyle bastı yine gaza. iyice dellendim bu sefer, ride the lightning'i açarak yürüyüş atletine bağladım hemen. evet amcayı geçtim baya fakat vücudumu hissetmiyorum sözlük.
özet: spordan nefret ediyorum.
  • /
  • 91