ayı sözlük itiraf

  • /
  • 91
bugün yürüyüşe başlayayım dedim, gittim bir yürüyüş parkuruna yürümeye başladım emekli amcalar gibi. emekli amca demişken üç-dört tur attıktan sonra eşofmanlı bir amca jet hızıyla yürüyerek yanımdan geçti. ben de gaza geldim tabi, kaç yaşında amca bana parkurun tozunu attırıyor. hızlandım, deli gibi yürümeye başladım ve sonunda yetiştim amcaya. bi yan gözle baktı bana ve "hmpf"* efektiyle bastı yine gaza. iyice dellendim bu sefer, ride the lightning'i açarak yürüyüş atletine bağladım hemen. evet amcayı geçtim baya fakat vücudumu hissetmiyorum sözlük.
özet: spordan nefret ediyorum.
hayatta planlar yapmamak gerektiğini öğrendim sözlük, en önemliside gerçekten herşey tamam olmadan aşk olmadan bir birliktelik ile ömür geçemeyeceğini öğrendim sözlük.... birisinin çıkıp geldiğinde geri kalan yaşanmışlıkların yok olup gittiğini öğrendim... yeniden o kelebeklerin varlığını bunun dünyada benzeri olmayan bir duygu olduğunu ve bunun uğruna yeri gelince can yakıp çekip gidilebileceğini yeniden anımsadım.
kuzenimle buluştuk, bir sürü konuştuk, direkt balıklamasına o konulara atlamadık, her zaman yaptığımız muhabbetten başladık, şöyle oldu böyle oldu, falan filan. son derece rahat, her zamanki gibi, sıfır gerginlikle, kakara kikiri konuştum, sorun olmadı. ilerleyen zamanlarda konu bu noktaya da geldi elbette, kız herşeyi sordu, annene niye söylüyorsun bana söylesene dedi, gülüştük, o sordu ben anlattım, ama öyle polis sorgulaması gibi sormadı, gene normal muhabbet düzeyinde, araya başka şeyler de sokarak, fena halde relax bir şekilde konuştuk. hatta kendisinin de biseksüel eğilimlerinin olduğunu ama hiç aksiyon yaşamadığını anlattı. ben de bütün ilişkimi, olan biteni, çocukluğumda eşcinsellik konusunda yaşadığım bir iki komik olayı anlattım. erkek arkadaşımın yaptığı bazı salaklıkları anlattım, güldük. bütün konuşma boyunca hiç yaşadığım travmatik olaylara, eşcinsellik mevzusunun benim için açıklaması, başetmesinin aslında ne kadar problemli olduğuna ve buna benzer hiçbir şeye girmedim, aksine hep komik taraflarından ya da çok da trajik olmayan taraflarından bahsettim. güle oynaya, dünyanın en doğal olaylarından bahsediyor havasında konuştuk yani (ki aslında çok doğal da, travmatik yapan bizleriz).

yani ilk defa yaptığım bir açılma muhabbeti için aşırı derecede olumlu geçti ve aslında buna hala inanamıyorum. yokmuş böyle bir hafiflik, böyle bir özgürlük. o kadar rahatlamış durumdayım ki anlatamam. bütün kafamda kurduğum sorunlarım, hava kaçıran bir balon gibi sönüverdi gibi geliyor. pozitif duygularla doluyum. 30 yılın doldurduğu saklanmışlıklar, utanmalar, korkularım çözülüyor. şu anda bütün dünyaya eşcinselliğimi ilan edebilirmişim gibi gelmeye başladı. facebook'ta gökkuşağı bayrağı paylaşasım var. tabii şaka, bu noktaya gelmeye hala biraz daha var, ama yani çok uzak bir gelecek gibi görünmemeye başladı bana.

kuzenime buradan kocaman sevgiler gönderiyorum. aslında çok anlamadı herhalde benim rahat tavırlarımdan aslında bu konuşmanın benim için ne kadar büyük bir aşama olduğunu, çünkü çok rahat görünmek için biraz çaba sarfetmedim değil. ama ne demişler fake it until you make it. mış gibi yaptım ama sonra güzel götürdüm olayı. birilerine açılmayı düşünen ama kafasında tereddütleri olan arkadaşlara tavsiye ediyorum. güvenli bölgelerdeyseniz, karşı taraf tarafından kötü yargılanmayacağınızı düşünüyorsanız, samimi olduğunuz kişilere açılmanın çok olumlu bir rahatlatıcı etkisi oluyor. erkek arkadaşınla tanışmayı çok isterim, çok merak ettim dedi, ben de en yakın tarihte ayarlayıp tanıştırmayı planlıyorum. muhteşem ki ne muhteşem, resmen hayatımda yeni bir devir başladı. allah nazardan saklasın, tü tü tü.
iş yerinde hoşlandıgım tam tipik bir ayı var ama adam bildiğimiz şakirt. adam yüzünden cuma namazlarını kaçırmıyorum, bu gidişle hoca olacagım. *
"abi ben gelemiyorum ohalde" kalıbını kullanmak için sabırsızlanıyorum. beni bir yere çağırmayın.
kardan adam sonunda soğuk görünen isminin sıcaklığını ve sempatikliğini yansıtması adına ironik bir tarzda seçildiğini ağzından kaçırdı.
greenday spor yapmasının kilolarıyla ilişkili olmadığını, sadece sağlıklı bir yaşam hedeflediğini belirterek yanlış anlamalara noktayı koydu.
dark bear uygulanan baskılar karşısında dede donu giydiğini itiraf etti ve muazzam vücuduna ne giyse yakıştığını belirterek kıskanç gaylerin dudaklarını uçuklattı.
wagaman zirve kavramıyla kendisinin tanımlandığına inandığını, o nedenle tüm zirvelerde göbeğiyle beraber boy gösterdiğini vurguladı.
mistermagician şarkı söylemenin profesyonel bir ruh gerektirdiğini ancak içindeki acemi şarkıcının ölmemesi adına öpücüklerle uyarılma projesi üzerinde çalıştığını ifade etti. bu projeye göre öpücükler karşılığında hiçbir ücret talep etmeden zirvelere yakışır mini bir konser verebilirmiş. bak sen.
pony slaystation nickini doğru telaffuz edemeyen gaylere sert çıktı: "öğren de gel".
koyuyazar ayaklı bir gazete olabilmenin sırrının geniş bir çevre olduğunun altını çizdi ve ekledi: "benden kaçmaz".
bodurayi bir ortaya çıkarsam yer yerinden oynar dedi. allah allah.
#404896
toplanın sözlük anlatıyorum.
dışarda buluşuldu. akşam vaktiydi ne yapalım ne yapalım derken "gel 2 bira içelim" deme gafletinde bulundum. gaflet diyorum çünkü hiç ama hiç alışkın değilmiş alkole. bildiğin 2 biraya gitti ama aşırı tatlı oldu sormayın (tabii yorgonuz ağırbaşlılığını korudu).
zaten önceden konuşmuştuk biraz vakit geçirip eve gecicektik öyle de yaptık. geçen süre zarfında topladı kendisini. izletmek istediği bir film varmış onu izledik vs. dedim içelim böyle olmaz devamı gelsin şunun. yine şişeler açılmaya başlandı baktım gidici, önünü kesip yorgonuz içmeye devam etti.
tabii siz buralara kadar okuyup devamında cool seks storysi arayacaksınız ama olmadı öyle birşey. geçip yatağa sadece uyuduk. ne o ne ben bir hamlede bulunmadık. neden diye soracak olursanız sohbet, muhabbet o kadar güzeldi ki sanki seks yapınca olay tamamen yapay bir hale gelecek gibi hissettim (sanki bu aksiyonların hepsi seks içinmiş gibi algısı).
sabah uyandığımda mükellef bir kahvaltı masası hazırlanmış, sevdigimi bildiği için masanın ucuna gazetelerimi koymuş, camımı açıp uyandırdı beni. belki ilk defa bu kadar iyi hissettim kendimi o anı anlatamam..
kahvaltı yapıldı tam sigara keyfi diyecekken telefon geldi çıkmak zorunda kaldım.
hala irtibat halindeyiz. birbirimizi tanıma çabası, ufak ego yarışmaları, beyin fırtınaları o kadar güzeldi ki seks yapmanın çok ama çok ötesindeydi.

ama sanırım kendisi biraz kaptırdı. ben uyurken tişörtumu koklaması, ufak tricklerimi öğrenip hep beni şasırtması ve bana duyduğu hissiyatın aşk olduğunu söylemesi korkuttu beni açıkcası. aşk bana göre zaman isteyen, kolayca ağıza alınmaması gereken bir kavram ve bunu ona da belirttim. bakalım zaman ilerledikçe neler göreceğiz. şimdilik hoşçakalın.

edit piaf: adam ruh hastası çıkti sözlük. takıntı haline getirdi beni zaten balık baştan kokar anlamalıydım. bi zamanda duvara toslamayalım be sözlük.
bugün inanılmaz bi akşam yaşadım sözlük. üniversite son sınıftayım. ve 1. sınıftan beri çoook hoşlandığım bi ayı vardı. hep bakardım ona uzaktan. fotoğraflarını tekrar tekrar açıp keşke ya keşke derdim. bu akşam birden yazdı. şaka yapıyo sandım, sonra alay ediyo sandım. ama kendimi alamadım onun yanına gitmekten. bi cümle kurdum bugün aynen dedi, bi cümle kurdu bana aynen dedim. o kadar aynıydık ki. aynam gibiydi. aynadaki sarışın karşılığım.
yıllardır her ikimiz de aynı düşünmüşüz. kadıköyde en sevdiğim yerde. karaköy ve beşiktaş isteklelerinin tam ortasında, haydarpaşanın tam karşısında, kulaklarına gittim, sakalım saklaına değdi. ve o cümleyi söyledim. sonra oda kulağıma yaklaştı iyice bana karşılık verdi. herkesin ortasında sımsıkı sarıldık. sarılma bitince gözyaşına dolan gözlerim onun dolu gözlerine dokundu. resmen zaman durdu.
karpuzsever sonunda bombayı patlattı: '' göbeğimi dünyanın çok özel bölgelerinde yetişen sulu karpuzların şeklinden esinlenerek büyütüyorum. sıradan bir ayı göbeği değil benimkisi '' *

ahmetonskiden iddialı açıklamalar: '' 90'lar, 80'ler, 70'ler, 60'lar, 5... piyasasında starların dedikoduları benden sorulur. bu dedikodular olduğu gibi değil yaşımın getirdiği olgunluk süzgecinden geçirilip sözlüğe aktarılır. görmüş geçirmiş olmanın hali de bir başka anacığım '' **

filizku yine yeniden şaşırttı: '' carlos martini sadece giyinikken çekici bulmaya başladım. reklamlarda kaslarını göstermesini yanlış buluyorum, ben klasik bir türk kadını mıyım ayol! '' **

bv bear ortalığı karıştıracak lafları ağzından kaçırdı: '' ayı sözlük ikinci ankara zirvesi'nde yazarları sonunda evimde ağırlamayı başardım; yani evim dediysem yanlış anlamayın '' **
geçen gün hastalarımdan biri verdiğim randevuya çok geç gelince almadım ve bana istediğini yaptıramayınca kendi yarattığı kavganın sonunda bana '' karı kılıklı, ibne '' dedi. odada çıkardığı boş gürültünün dışında bu sözler beni zerre kadar etkilemedi ama bu geri kafalı zihniyetten iyiden iyiye ürküttü. artık rahat olsun, ne görüyorsa daha da fazlasını yapacağım. toplumun beni kabul etmesini de istemiyorum, onlara hoş görünmek de. hoşlanmadıkları ne varsa daha fazlasını yapmak için artık daha doluyum. dikkat edin de toplumsal erkekliğiniz yara almasın.
söylemesi biraz gülünç bir şey, çok sıkıcı biriyim sanırım. bugün su içtim. şimdiye kadar bir kez seviştim. bu duruma çok bir anlam yükleyecek değilim, bir kez seviştikten sonra zaten denemiş olmanın verdiği rahatlıkla, bir kez daha aynı şeyi yaşamak için istek duymadım. sevişmek, öyle üzerinde uzun uzun düşünülür diyebileceğim şeylerden olmadı. o heyecanı, deneyimin kendi duygusunu birkaç kez anlatıp bir kenara attıktan sonra tekrar yaşamak düşüncesini aklıma getirmedim değil. öyle anlarda belki bir video izlerken mastürbasyon yapıyorum.

yazı yazmayı, okumayı seviyorum. gerçek şeyleri, gerçek olduğunu düşündüğüm şeyleri, kendi görüşlerimi, düşüncelerimi falan yazmanın yanı sıra, gerçek olmaktan uzak, hikaye gibi ya da kurmaca diyebileceğim şeyleri de yazıyorum.
abim iphone'un videoyu yavaşlatma özelliğini gösterdi. benim ilk düşündüğüm şey, "sperm çıkarken yavaşlatsak nasıl olur acaba" oldu. ne kadar iğrencim.
dizüstünde yerini unuttuğum eğitim videolarını ararken, sildiğimi sandığım 15 gb lık porno arşivimi buldum, sevinçten havaya uçmak üzereyimm be sözlük, pornoları bulur bulmaz banyoya gidip dakikalarca......ağladım
16 yaşındayken kız arkadaşımla ilişkiye girdim. izlediğim porno filmlerdeki fantezilerimi hepsini gerçekleştirdik. beklentimin üzerinde, müthiş tatmin edici güzel bir ilişkiydi. onunla evlenmeyi düşünüyordum. ama olmadı ayrılmak zorunda kaldık. sevmiştim onu, oda beni sevmişti. ama sevmek tek başına hiç bi boka yaramıyor. beraber yaşamak için çok daha güçlü olmak gerekiyordu. ama o zamanlar çok küçüktük, daha 16 yaşındaydık. geçen yıl tekrar karşılaştık, sımsıkı sarıldık birbirimize. şimdi benim gibi tam bi oruspu olmuş. hatta benden daha iyi bi orospu olmuş.
pisuvardaki siyah kil: dönüşüm muhteşem olacak.
pisuvardaki siyah kil 2: pisuvardaki siyah kil 3 olarak dönüşüm muhteşem olacak.
iç ses: tamamen yanlış anlaşıldım. ilk versiyonum tutmadığından değil, 2. si tutmadığından hiç değil ama gittikçe gelişiyorum. öyle değil mi yoksa?

tunatuan: benim bir sevgilim var. kocam var ayol. aktif bir kocam var, hem de en aktifinden.
iç ses: hayır, hayır daha önce bahsetmiş olamam, öyle değil mi?

bankacibear: gidiyorum, gidiyorum, gitt... bakın kızdırırsanız her an giderim, gitmek üzereyim,..
iç ses: gitmemi istemiyordunuz biliyorum, o yüzden kaldım.

anormal genc: incinin incisiyim, ayının hası. her iki taraftan da teklif var, şimdilik ayı sözlük daha ağır basıyor.
iç ses. umarım inci swflerini buraya taşımam telif haklarıyla ilgili sıkıntı yaratmaz. admine de ödedim dedim ama.

keremce: bıyıklarımı göbek deliğim üstüne ektirip çifte ilgi çekme düşüncesindeyim.
iç ses: o kadar göbek çalıştım, biri de bıyığımı es geçip göbeğimden bahsetsin, aaaaa.

dark bear: yazarlarla birebir zirve yapma planlarım olduğu iddiaları tamamen yalan. geçen gün basında çıkan fotoğraflarım bir yazarın özel bir sorununu çözme altındaki buluşmamıza aitti.
iç ses: her ayının kendine ait özel bir hayatı olabilir, olmalı, hatta var ne olmuş.

kardan adam: kürden adam değilim, kürdan adam hiç değilim, kardan adam da sayılmam pek. ama kordan adamım, yakarım hepinizi.
iç ses: sonunda rol yapmaktan kurtuldum, aslında çok sıcağım çok.
hayatımda ilk defa grup seks deneyimi yaşadım geçenlerde. eşcinsel bir erkek olarak bir erkeğin bir kadınla ilişkiye girdiğine canlı canlı şahit olmak benim için mide bulandırıcıydı. o gün gerçekten gay olduğumun kanıtıydı sanırım. yalnız ablamızla yatan arkadaşın sonrasında bana arkasını dönmesi paha biçilemez bir durumdu.
dün gece hiç tanımadığım bir erkeğe sırf sana benziyor diye usulca sokulup "götsün oğlum" dedim,adam eve kadar kovaladı beni elvan abeylegesseden daha hızlı koşuyordu.
karmakarışık hissettiğim zaman 2019 sonrasında bitmesi planlanan istanbul metro ulaşım ağını inceleyip inanılmaz rahatlıyorum. beşiktaş'a, sabiha gökçen'e metroyla gitme hayali falan adeta mutlu ediyor. sanırsam hastayım.



edit: akp propagandası gibi olmuş eheheh.
rüyamda babam öğreniyordu ve benle gurur duyduğunu söylüyordu. elini omzuma koyarak "milletin cennetini cehennemini boşver sen gökyüzünü zaten buldun." diyordu. şu cümleden sonra uyandım ve hıçkıra hıçkıra ağladım sözlük. öğrenmeleri gibi bir beklentim, umudum, hayalim falan yok. ama şu aptal rüyadan sonra o kadar mutlu oldum ki allak bullak oldu kafam.
bir de şu cümle bir rüyada nasıl ortaya çıkabilir aklım almıyor. bir yerde mi duydum acaba beynim mi üretti?
ben çocukken komşumuzun oğlu, babamın iş arkadaşının oğlu, d sürekli beni öpmek isterdi. ben 9, o 8 yaşındaydı. ben buna bir türlü anlam veremezdim. çünkü erkek kadını öpmek isterdi. prens prensesi öperdi. bir erkek başka bir erkeği öpmek istemezdi. öpmezdi. ben utangaç bir çocuktum. kekemeydim. 10 kelime söylemek istesem 1 kelime ağzımdan ancak çıkardı. çok kızardım d'ye. çok. ama diyemezdim. bazen bağırırdım. bazen iteklerdim. arada bir küfür ederdim. ama çok küfür etmezdim. neden bilmiyorum. ona çok küfür etmek istemezdim.

ama bende de bir şeyler vardı. yok dersem yalan olur. şimdi size geyler tarafından kötü yola düşürülmüş masum heteroseksüel rolünü oynayamayacağım. o yıllarda rosalinda televizyonda fırtınalar estiriyordu. bütün anneler, genç kızlar ve benim gibi akşam yemeğinde annesinin kotrolündeki televizyonu izleyen çocuklar izlerdik rosalinda'yı. fernando vardı orada. bir de rosalinda. jeneriğinde fernando çıplak çıkardı. ne zaman onu görsem heyecanlanırdım. bazen erekte bile olurdu. belki o zamanlar idrar torbam prostata baskı yaptığı için kalkıyordu, bundan emin değilim ama fernando'nun beni heyecanlandırdığını hatırlıyorum. sonra jetix'te sissi diye bir çizgi dizi vardı. avusturya imparatoriçesinin kocasıyla tanışmasını ve aşklarını anlatıyordu. orada franz'ın soyunup şelalenin tepesinden suya atladığı bir sahne vardı. çizgi diziydi ama bu yaşıma geldim hala o sahne beni heyecanlandırır. sonra ansiklopedi karıştırırken davud heykelini görmüştüm. bu biraz daha eski. daha küçüğüm. sanırım ilk aşık olduğum erkek figürü de davud heykeliydi. kaslı bir adam olma arzum da o zamanlardan kalma. biraz dağınık oldu. konuya geliyorum.

d bana sürekli sırnaşıyordu. artık kızmaktan ve küfür etmekten bile yorulmuştum. "öpme" diyordum sadece. bir gün dayanamadım. çok merak ettim. "öp" dedim.

apartmanın girişinde hızlı ve kısa bir öpücük kondurdu dudaklarıma. ben 9 o 8 idi. karnımda kelebekler uçuşmuştu. kalbim ile midem arasında bir bölge vardı, hepiniz bilirsiniz, orası bir değişik olmuştu.

ikimizde gülüyorduk. sonra tekrar öptü. tekrar ve tekrar. ona apartman boşluğuna gidelim mi dedim. kimse görmez. oradan sıkılınca asansöre bindik. bizim asansörlerde çocuk kilidi vardı. ayakkabımı çıkarıp yukarıdaki kırmızı düğmeye ve son katın düğmesine bastım, o kata çıkana kadar öpüştük. sonraları sürekli öpüştük. onun penisiyle oynadığımı hatırlıyorum. o da benim kalçalarımla oynardı. hatta ilk defa onun penisiyle oynadığım ve onunda benim kalçalarımla oynadığı gün evimize çelik kapı takılıyordu. biz apartman boşluğundaydık. onu vücudunu okşarken içime çektiğim metalik koku hala aklımda ilerlemiştik. ama hala anlayamıyorum. o kadar küçük iki çocuk nasıl bunları yapabiliyor. ben 9 o 8 idi.

bir gün, onu odama attığım bir gün tekrar öpmek istedim. kafasını geri çevirdi. "annemle televizyonda izledik. öpüşmek ölümcül hastalık veriyormuş," dedi. korktum. üzüldüm. ama "peki," dedim. üzülmüştüm. midem bir garipti. "oyun oynar mısın?" diye sordum. oyuncaklarımı çıkardım.

bu olaydan bir hafta sonra d'nin annesi beni oğluna resim dersi vermem için çağırdı. okulumda düzenlenen bir yarışmayı kazanmıştım. resmim güzeldi. peki, dedim. onun yanına oturunca heyecanlandım ama hiçbir şey yapmadım. öpmek istiyordum, öpmedim. hasta olup ölmekten korktuğum için değil beni istemediği için. içten içe biliyordum öpüşerek kimsenin ölmeyeceğini. güzelce resim çizmeyi öğrettim. dünyanın en beceriksiz çocuğuydu. annesi sık sık kapı aralığından bize bakıyordu. masadaki suyu ve tatlı tabağını yenilemek için sürekli odaya giriyordu. o zamanlar buna bir türlü anlam verememiştim. sonraları annesinin amacını anladım.

annesinin amacını seneler sonra, o olaydan sonra, ailemle aralarının açılmasından sonra anladım. babası, babamı sayardı. büyüğü olarak görürdü. annesi de aynı şekilde. bizim apartmanımızdan ev almaları için babam aracı olmuştu. annesi, anneme taparcasına hayrandı. birden bire apartmanda bize karşı koalisyon oluşturdular. babam apartman yöneticisiydi. apartmana yakıt alınacağı zaman yönetici senet imzalardı. yani apartman sakinleri paralarını ödemezlerse borç bize kalırdı. işte d'nin ailesininde içinde bulunduğu bir grup aile paralarını ödememeye başladılar. aslında diğer aileler böyle aksaklıklar sık sık yapıyorlardı ama d'nin ailesinden güç alarak onlarda işi pişkinliğe vurmuşlardı. üstelik babamın arkasından onu, apartmanın parasını üstüne geçirmekle suçluyorlardı.

babam delikanlı adamdır. sakindir. güler yüzlüdür. ama damarına basıldığı zaman çıldırır. gözü hiçbir şey görmez. apartman toplantısının olduğu bir gün d'nin babası, babamı açık açık hırsızlıkla suçlamış. babam önce önündeki kül tablasını kafasına fırlatmış. kafasını sıyırmış. sonra kalkıp eşek sudan gelinceye kadar dövmüş. o gece toplantıda bulunanlar adamı babamın elinden zar zor almışlar. bunu bana babam anlatmadı. ertesi gün mahallenin çocukları hayranlıkla babamı bana anlatmak için geldiklerinde öğrendim. bizim evde uzun yıllar hiç konuşulmadı.

o olaydan sonra bizim evimize haciz geldi. arabamızı satıp, 2002'nin parasıyla 20 bin tl, senetin borcunu kapattık. babam tayinini istedi. biliyorum, katil olmamak için istedi. annemle bir sürü kavga ettiler. gittik. iyi ki gitmişiz. o da ayrı bir anı.

bir sene sonra d'nin elini, apartmanın altındaki dikiş kursunun dikiş makinesine kaptırdığını duydum. salak çocuk.
  • /
  • 91