ayı sözlük itiraf

  • /
  • 90
ya böyle sözlükte online yazarlar az olunca özellikle de gecenin geç saatlerinde bir de admin ve moderatörler olmayınca sebepsiz bir duyguya bürünüyorum böyle içimden "yastııığğkkkk savaaaaaşıııaaaaağ" ya da "soooğğyyuuuğğnnmaaaağ paarrtisiiiğğ" diye bağırmak geliyor. ay tövbeler tövbesi.*
insanlara yardım etmeyi çok seviyorum ama bazıları hep daha fazlasını istiyor. kıramadığım için de ben mağdur oluyorum.
16 yaşındayken kız arkadaşımla ilişkiye girdim. izlediğim porno filmlerdeki fantezilerimi hepsini gerçekleştirdik. beklentimin üzerinde, müthiş tatmin edici güzel bir ilişkiydi. onunla evlenmeyi düşünüyordum. ama olmadı ayrılmak zorunda kaldık. sevmiştim onu, oda beni sevmişti. ama sevmek tek başına hiç bi boka yaramıyor. beraber yaşamak için çok daha güçlü olmak gerekiyordu. ama o zamanlar çok küçüktük, daha 16 yaşındaydık. geçen yıl tekrar karşılaştık, sımsıkı sarıldık birbirimize. şimdi benim gibi tam bi oruspu olmuş. hatta benden daha iyi bi orospu olmuş.
hayatımda ilk defa grup seks deneyimi yaşadım geçenlerde. eşcinsel bir erkek olarak bir erkeğin bir kadınla ilişkiye girdiğine canlı canlı şahit olmak benim için mide bulandırıcıydı. o gün gerçekten gay olduğumun kanıtıydı sanırım. yalnız ablamızla yatan arkadaşın sonrasında bana arkasını dönmesi paha biçilemez bir durumdu.
24 saat "koli" ve "seks" dışında bir şey konuşamayan ibneleri sevmiyorum. iticiler, gereksizler, anlamsızlar, bunaltıcılar, dövülesiler, hadi sonra görüşürükcüler. *
son sevgilimi beraber olmaya başladığımızın 3. günü aldattım. üzgün müyüm? hayır. o adamı kaçırsaydım oturur ağlardım. *
merhaba arkadaşlar size bir anımı anlatacağım. olay 2000'lerin başında geçiyor. bir gün evde otururken içim birden waffle çekti çünkü sittin sene yememiştim. hemen aranmaya başladım. böyle keser sapı gibi bir çilekli waffle arıyordum. aramalarım cevap vermişti ama bulduğum waffle, nasıl desem toplu iğne gibiydi. beni bir türlü doyuramadı. oradan çıkıp sokakta çaresizce yürüyordum. birden köşedeki siyahi saatçiyi gördüm, hemen yanına yaklaştım. konuştuk, anlaştık. adamın waffleları dehşetti :o. abartmıyorum bana bir saat nutellalı waffle çaktı. kendimi çok geniş hissettim ama şimdi iyiyim. herkes waffle tüketmeli.

edit: üstteki entrye hitaben yarı copy-paste ironi vardır. swh
ruh halim: herkes birbiriyle yiyişirken atölyeye gidip tahta çakan adnan ziyagil.
ben çocukken komşumuzun oğlu, babamın iş arkadaşının oğlu, d sürekli beni öpmek isterdi. ben 9, o 8 yaşındaydı. ben buna bir türlü anlam veremezdim. çünkü erkek kadını öpmek isterdi. prens prensesi öperdi. bir erkek başka bir erkeği öpmek istemezdi. öpmezdi. ben utangaç bir çocuktum. kekemeydim. 10 kelime söylemek istesem 1 kelime ağzımdan ancak çıkardı. çok kızardım d'ye. çok. ama diyemezdim. bazen bağırırdım. bazen iteklerdim. arada bir küfür ederdim. ama çok küfür etmezdim. neden bilmiyorum. ona çok küfür etmek istemezdim.

ama bende de bir şeyler vardı. yok dersem yalan olur. şimdi size geyler tarafından kötü yola düşürülmüş masum heteroseksüel rolünü oynayamayacağım. o yıllarda rosalinda televizyonda fırtınalar estiriyordu. bütün anneler, genç kızlar ve benim gibi akşam yemeğinde annesinin kotrolündeki televizyonu izleyen çocuklar izlerdik rosalinda'yı. fernando vardı orada. bir de rosalinda. jeneriğinde fernando çıplak çıkardı. ne zaman onu görsem heyecanlanırdım. bazen erekte bile olurdu. belki o zamanlar idrar torbam prostata baskı yaptığı için kalkıyordu, bundan emin değilim ama fernando'nun beni heyecanlandırdığını hatırlıyorum. sonra jetix'te sissi diye bir çizgi dizi vardı. avusturya imparatoriçesinin kocasıyla tanışmasını ve aşklarını anlatıyordu. orada franz'ın soyunup şelalenin tepesinden suya atladığı bir sahne vardı. çizgi diziydi ama bu yaşıma geldim hala o sahne beni heyecanlandırır. sonra ansiklopedi karıştırırken davud heykelini görmüştüm. bu biraz daha eski. daha küçüğüm. sanırım ilk aşık olduğum erkek figürü de davud heykeliydi. kaslı bir adam olma arzum da o zamanlardan kalma. biraz dağınık oldu. konuya geliyorum.

d bana sürekli sırnaşıyordu. artık kızmaktan ve küfür etmekten bile yorulmuştum. "öpme" diyordum sadece. bir gün dayanamadım. çok merak ettim. "öp" dedim.

apartmanın girişinde hızlı ve kısa bir öpücük kondurdu dudaklarıma. ben 9 o 8 idi. karnımda kelebekler uçuşmuştu. kalbim ile midem arasında bir bölge vardı, hepiniz bilirsiniz, orası bir değişik olmuştu.

ikimizde gülüyorduk. sonra tekrar öptü. tekrar ve tekrar. ona apartman boşluğuna gidelim mi dedim. kimse görmez. oradan sıkılınca asansöre bindik. bizim asansörlerde çocuk kilidi vardı. ayakkabımı çıkarıp yukarıdaki kırmızı düğmeye ve son katın düğmesine bastım, o kata çıkana kadar öpüştük. sonraları sürekli öpüştük. onun penisiyle oynadığımı hatırlıyorum. o da benim kalçalarımla oynardı. hatta ilk defa onun penisiyle oynadığım ve onunda benim kalçalarımla oynadığı gün evimize çelik kapı takılıyordu. biz apartman boşluğundaydık. onu vücudunu okşarken içime çektiğim metalik koku hala aklımda ilerlemiştik. ama hala anlayamıyorum. o kadar küçük iki çocuk nasıl bunları yapabiliyor. ben 9 o 8 idi.

bir gün, onu odama attığım bir gün tekrar öpmek istedim. kafasını geri çevirdi. "annemle televizyonda izledik. öpüşmek ölümcül hastalık veriyormuş," dedi. korktum. üzüldüm. ama "peki," dedim. üzülmüştüm. midem bir garipti. "oyun oynar mısın?" diye sordum. oyuncaklarımı çıkardım.

bu olaydan bir hafta sonra d'nin annesi beni oğluna resim dersi vermem için çağırdı. okulumda düzenlenen bir yarışmayı kazanmıştım. resmim güzeldi. peki, dedim. onun yanına oturunca heyecanlandım ama hiçbir şey yapmadım. öpmek istiyordum, öpmedim. hasta olup ölmekten korktuğum için değil beni istemediği için. içten içe biliyordum öpüşerek kimsenin ölmeyeceğini. güzelce resim çizmeyi öğrettim. dünyanın en beceriksiz çocuğuydu. annesi sık sık kapı aralığından bize bakıyordu. masadaki suyu ve tatlı tabağını yenilemek için sürekli odaya giriyordu. o zamanlar buna bir türlü anlam verememiştim. sonraları annesinin amacını anladım.

annesinin amacını seneler sonra, o olaydan sonra, ailemle aralarının açılmasından sonra anladım. babası, babamı sayardı. büyüğü olarak görürdü. annesi de aynı şekilde. bizim apartmanımızdan ev almaları için babam aracı olmuştu. annesi, anneme taparcasına hayrandı. birden bire apartmanda bize karşı koalisyon oluşturdular. babam apartman yöneticisiydi. apartmana yakıt alınacağı zaman yönetici senet imzalardı. yani apartman sakinleri paralarını ödemezlerse borç bize kalırdı. işte d'nin ailesininde içinde bulunduğu bir grup aile paralarını ödememeye başladılar. aslında diğer aileler böyle aksaklıklar sık sık yapıyorlardı ama d'nin ailesinden güç alarak onlarda işi pişkinliğe vurmuşlardı. üstelik babamın arkasından onu, apartmanın parasını üstüne geçirmekle suçluyorlardı.

babam delikanlı adamdır. sakindir. güler yüzlüdür. ama damarına basıldığı zaman çıldırır. gözü hiçbir şey görmez. apartman toplantısının olduğu bir gün d'nin babası, babamı açık açık hırsızlıkla suçlamış. babam önce önündeki kül tablasını kafasına fırlatmış. kafasını sıyırmış. sonra kalkıp eşek sudan gelinceye kadar dövmüş. o gece toplantıda bulunanlar adamı babamın elinden zar zor almışlar. bunu bana babam anlatmadı. ertesi gün mahallenin çocukları hayranlıkla babamı bana anlatmak için geldiklerinde öğrendim. bizim evde uzun yıllar hiç konuşulmadı.

o olaydan sonra bizim evimize haciz geldi. arabamızı satıp, 2002'nin parasıyla 20 bin tl, senetin borcunu kapattık. babam tayinini istedi. biliyorum, katil olmamak için istedi. annemle bir sürü kavga ettiler. gittik. iyi ki gitmişiz. o da ayrı bir anı.

bir sene sonra d'nin elini, apartmanın altındaki dikiş kursunun dikiş makinesine kaptırdığını duydum. salak çocuk.
henüz eve döneli iki gün oldu, iki gündür salondaki kanepede yatıyorum. bu gece dayanamayıp anne artık odana gider misin yalnız kalmak istiyorum dedim. gözlerime bakıp daha çok yalnız kalacaksın dedi. bu güne kadar hiçbir şey bu kadar canımı yakmamıştı.
rüyamda babam öğreniyordu ve benle gurur duyduğunu söylüyordu. elini omzuma koyarak "milletin cennetini cehennemini boşver sen gökyüzünü zaten buldun." diyordu. şu cümleden sonra uyandım ve hıçkıra hıçkıra ağladım sözlük. öğrenmeleri gibi bir beklentim, umudum, hayalim falan yok. ama şu aptal rüyadan sonra o kadar mutlu oldum ki allak bullak oldu kafam.
bir de şu cümle bir rüyada nasıl ortaya çıkabilir aklım almıyor. bir yerde mi duydum acaba beynim mi üretti?
p olmanın bu kadar zevk vereceğini düşünmemiştim. bunca yıl aktif ol. birisi seni ikna etsin zorlasın ve sen artık o adama sadece pasif olmak iste * bence herkes pasif aslında da. pasif olacagı kişiyi henüz bulamamış
dün gece kendimi aştım ve bugüne kadar birlikte olduğum en güzel kadınla birlikte oldum. insan bir gecelik ilişkisiyle gurur duyar mı? ben duyuyorum sözlük...nasıl oldu ben de anlamadım ama çok güzel oldu.
2 saat uyuyup işe gelmeme rağmen enerji doluyum, yere göğe sığamıyorum. bir de gözüm sürekli telefonda mesaj atar mı diye, atsa da mutluyum atmasa da..
edit: mesaj attı, buluştuk filan ama olaylar olaylar..atmasa daha mı iyiydi acaba bilemedim.
dizüstünde yerini unuttuğum eğitim videolarını ararken, sildiğimi sandığım 15 gb lık porno arşivimi buldum, sevinçten havaya uçmak üzereyimm be sözlük, pornoları bulur bulmaz banyoya gidip dakikalarca......ağladım
pisuvardaki siyah kil: dönüşüm muhteşem olacak.
pisuvardaki siyah kil 2: pisuvardaki siyah kil 3 olarak dönüşüm muhteşem olacak.
iç ses: tamamen yanlış anlaşıldım. ilk versiyonum tutmadığından değil, 2. si tutmadığından hiç değil ama gittikçe gelişiyorum. öyle değil mi yoksa?

tunatuan: benim bir sevgilim var. kocam var ayol. aktif bir kocam var, hem de en aktifinden.
iç ses: hayır, hayır daha önce bahsetmiş olamam, öyle değil mi?

bankacibear: gidiyorum, gidiyorum, gitt... bakın kızdırırsanız her an giderim, gitmek üzereyim,..
iç ses: gitmemi istemiyordunuz biliyorum, o yüzden kaldım.

anormal genc: incinin incisiyim, ayının hası. her iki taraftan da teklif var, şimdilik ayı sözlük daha ağır basıyor.
iç ses. umarım inci swflerini buraya taşımam telif haklarıyla ilgili sıkıntı yaratmaz. admine de ödedim dedim ama.

keremce: bıyıklarımı göbek deliğim üstüne ektirip çifte ilgi çekme düşüncesindeyim.
iç ses: o kadar göbek çalıştım, biri de bıyığımı es geçip göbeğimden bahsetsin, aaaaa.

dark bear: yazarlarla birebir zirve yapma planlarım olduğu iddiaları tamamen yalan. geçen gün basında çıkan fotoğraflarım bir yazarın özel bir sorununu çözme altındaki buluşmamıza aitti.
iç ses: her ayının kendine ait özel bir hayatı olabilir, olmalı, hatta var ne olmuş.

kardan adam: kürden adam değilim, kürdan adam hiç değilim, kardan adam da sayılmam pek. ama kordan adamım, yakarım hepinizi.
iç ses: sonunda rol yapmaktan kurtuldum, aslında çok sıcağım çok.
abim iphone'un videoyu yavaşlatma özelliğini gösterdi. benim ilk düşündüğüm şey, "sperm çıkarken yavaşlatsak nasıl olur acaba" oldu. ne kadar iğrencim.
sevgili sözlük , 22.03.2013
bugün evde olduğum için yemeği ben yapıyorum ev arkadaşımla beraber yemek üzere ,
fakat ben yemek için evde son kullanma tarihi geçmiş tavuk ciğerlerinin kokan kısımlarını atarak yemek yapıyorum ,
eğer yarın gazetelerin 3. sayfalarında bir irlandalı ve türkün istanbul da sır ölümü başlıklı 3. sayfa haberi okursanız bizi hatırlayın ....
tembelliğimden ötürü 100 metre ilerideki tavukçudan taze ciğer almadığımı itiraf ediyorum buradan..
yerim neresi, kendimi nereye ait hissediyorum artık hiç bir fikrim yok sözlük. üniversitemin bulunduğu ildeyken kendimi oraya pek ait hissetmiyorum, 3 gündür ailemin yanındayım kendimi buraya da ait hissetmiyorum. gerçi bu durumu yaklaşık 1senedir yaşıyorum. yurt dışındayken de kendimi oraya ait hissetmiyordum ülkemde ülkem diyordum *. fransız şair charles baudelaire'e ait şu söze tamı tamına uyuyorum sanırım: "nerede değilsem orada iyi olacakmışım gibi geliyor."
bugün taaa liseden iki kız iki tane de erkek arkadaşımla birlikte buluştuk. liseden mezun olalı yaklaşık 5 sene oldu ama o günden beri bu arkadaşlarımla görüşmeyi sürdürüyorum. onları çok seviyorum ama içimde hepimizde olduğu gibi bir ukte vardı. kendimi tüm çıplaklığımla onlara açsam beni hala severler mi? tabi cesaretsizlikten mi yoksa hazır olamadığımdan mı ne hiç kalkışmadım böyle bi işe. derken bugün bi muhabbet döndü aramızda. erkek arkadaşlardan biri "lgbtiler de amma çok ses çıkarmaya başladılar ya yok onur haftasıymış yok yürüyüşmüş. ramazan ayında yaptıkları yetmiyormuş gibi bir de sokak ortasında birbirlerine mastürbasyon yapıyorlar" dedi. ben de bu sefer kendimi tutamayıp "rahatsızlığını anlayabiliyorum ama asıl ramazan ayı onur yürüyüşüne denk geliyor, onur yürüyüşünün tarihi her sene aynı" dedim. ayrıca sokak ortasında mastürbasyonun kişisel düsüncem olarak bana da abartı geldiğini ama öpüşmenin el ele tutuşmanın cinsiyet ayırt etmeksizin rahatsız etmemesi gerektiğini düşündüğümü belirttim. arkadaş "ya olur mu öyle" dedi. "bi özgürlük verilse hepsi sokakta birbiriyle seks yapar ben bunları görmek istemiyorum" dedi. ben yine ortaya anti tezler koyunca bu sefer de "arkadaşlar nikimsi de lgbtilimiş (sanki öyle bi takım var da taraftarıymışım gibi)" dedi güldü. "yürüyüşlere falan da katılmış galiba" dedi (ki katılmıstım ama o bilmiyordu). o an kendince şaka yaptığını, amacının benimle dalga geçmek olmadığını biliyordum ama napacağımı bilemedim. diğer üç arkadaşımda hiç bir tebessüm dahi yoktu ve "olsun bu bizi ne ilgilendirir ki onun bedeni onun kararı onun aşkı bize saygı duymak düşer. lgbtileri sonuna kadar destekliyoruz" dediler. o an o kadar mutlu oldum ki sadece tebessüm ettim ve az önce bana o şakaları yapan arkadaşın "orası öyle tabi" deyişini büyük bir zevkle izledim. sanırım uzun süreden sonra geçirdiğim en hoş gündü bugün *
  • /
  • 90