ayı sözlük yazarlarına ait sözler

arı vızıldayınca kavanozu kendi kafana geçir.
hayatın pornografisi, başkaları zevk alırken senin elindekilerle yetinmendir
ummadık similya minço patlatır, putka yarar...
ay dmsne oyle mnyk shey utnrm bhen .s.s.s
saçı uzun olanın similyası kürdan olur.
ergenlik yaşta değil baştadır. *
atasözü olmasa da yerine göre derin anlamlar içeren özet bir tamlama: "bazen tuhaf."
?ahh, beni bilmeyenler ah!?
?cok ve yuksek sesle konuşak seni hakli yapmaz?
?sewisheq mi heee? hşşş? ;) ?
beyin nakli bile yetmeyecek gibi, adam resmen akpli. *
"damlaya damlaya göl olur, fakat, saklaya saklaya bal olmaz!"
(ver gitsin gayri!)
'' her koyun kendi bacanağıylan basılır. '' *
1. ben diyom kovam kırık sen diyon suyu selpele.
2. ayı buldum yattım; çayı gördüm geçdim.
ve tekrar karşına çıktığında, o sakız çoktan çiğnenmiş oluyor. ve tekrar çiğnediğinde ilk günki tadını veremiyor. aynı tadda gidiyor ve bir süre sonra bırakıp atıyorsun. artık ne geriye dönmek için bir şansın kalıyor ne de yeni bir sakızı almaya da cesaretin.
sizin sevmediğiniz, ötekileştirdiğiniz ne varsa o olacağım. sizin sevmediğiniz ne varsa onu seveceğim. siz ki siyahileri dışladınız, siz ki kürt diye ayırdınız, siz ki alevi diye katlettiniz. siz kendini tepelerde gören faşizm altında ölen, öldüren insanlar. acıyorum size.
tatlım galiba senin beyin biraz rötarlı.
ağlamak için bir bahaneye gerek yok aslında. ağlamak istiyor iseniz,ağlamak için ağlayın. neden ayrıldık diye değil,bende beğenmediği özellik neydi diye sorgulayın. topuklarınıza kadar mutsuzsanız gülmek için bir bahane uydurun kendinize. aslında dediğim gibi duygularınızın nedeni olmamalıdır. aşk gibi... platonik bir insan "neden aşık oldun " sorusuna cevap veremez. çunku bir nedeni yoktur ve aniden gerçekleşen bir eylemdir. ama hiçbiri ilklerinizin yerini dolduramayacak, boşuna çabalamayın.. yok öyle bir şey. ilkler demişken ilk dokunuşunu,ilk sevişmenizi hatırlıyor musunuz ? o öpüşmedeki vahşi ve bir o kadar da masumiyeti... ya peki ilk sevişme denemesi ? utangaç iki insanın birbirlerine haz yaşatma hırsı,sanki yarış halinde.. ne güzel duygular hâlbuki bunlar. dokunmadan sevmeyi hiç bir zaman anlamadım. nasıl sevdiğin bir insana dokunamazsın ? buna nasıl günah diyebilirsin. ruhlardan önce bedenler birleşmeli. bedeninizin uyumu her şeyi unutup sadece karşındakinin bilinmeyenlerini öğrenmesini bilmeli. aşklar basit olmamalı,körü körüne de yanılmamalı. her insanla aşkla ihtirasla sevişemezsin. sevişmek kelimesi, bazılarına göre çok ayıp. onları böyle düşündüren acaba ne ? sevişmek sadece ön sevişmeden ibaret değil ki. sevişmek ; karşında ki ile göz göze geldiğinde bile o kalbinin yerini sanki ölmemek için çırpınan bir kuşun hareketlenmesidir benim için. sevin arkadaşlar,sevişin, dokunun birbirinize gözlerinizle kalbinizle ellerinizle. muhakkak dokunun
hayat, hayat değil sanki mahsun kırmızgül'ün yönettiği disney filmi.

(aşırı kaslı beylere hitaben) kafam kadar kol yapacağına az o kafanızı çalıştırın, bi kitap okuyun.

fesatlıktan olmazsa tahminen kanserden öleceksiniz ve bu epey tatmin edici.

ve son olarak benim değil ama bir arkadaşımın beni çok güldüren, paylaşmak istediğim sözü:

''allah beyin dağıtırken cupcake yiyormuş.''
salondan gelen o televizyon sesi, mutfakta meşgul annenin tabak çatal sesleri, ısınmış yemeğin gelen güzel mi güzel kokusu, gecenin bir yarısı çalan kapıya "kim bu gecenin bir yarısı kapıya dadanan" diye verilen kızgın cevaplar, bayram sabahlarında uykunun en güzel yerinde seni tartaklaya tartaklaya kaldırmaları ve lanet ile uyanmaların, babanın çok bilmiş tavırları, annenin o hiç bitmeyen çay koydurmaları, tuvaletten sifonu çekmeyip çıktığında ardından giren kişiden dayak yemelerin, eve ayakkabı ile girdiğinde titizlikten kafayı yemiş annenin bağırışları, dışardıdayken kaç yaşına gelirsen gel sanki hiç büyümemişçesine durmak bilmeyen telefon aramaları, eve geç geldiğinde bütün gece uyumayıp seni bekleyen hem sinirli hem de korkmuş ebeveynler, küçük bir çocuk gibi yediğin azalar, tuvalete gidene kadar bütün ışıkları yakıp ışık hızı ile döndüğümüz o çılgın çocukluğumuz, tek başına yattığında kesinlikle kapanmayan o ışık, banyo yaparken sırtını keseleyecek annenin olması, sen yolu bitirene kadar camdan seni gözleyen bir ebeveyn, tam uykuya daldığında eline telefonunu alan meraklı aile sakinleri, sofrada yorgun ve aç bir şekilde sabırsızlık ile beklenen akşam yemeği, 12'de kalkıp 1'de yiyilen pazar kahvaltıları, sıcak bir yuva, sıcak bir ev.. kıymet bilinesi ve elinden oyuncağı alınan bir bebeğin mutluğu kadar özlenen şey.
  • /
  • 2