ayı sözlük yazarlarının unutulmaz pişmanlıkları

1)moron ve kıskanç insanların söylediklerini kafama takıp iki yılımı ağlayarak heba etmek
6 yıl geçti neredeyse üzerinden hala yaralarını taşıyorum
2)yalnız kalma korkusuyla en yakınım bildiğim insanların beni günbegün bilerek ve isteyerek üzmesine izin vermek
artık hayatımda değiller ama keşke bu kadar yıpranmadan çıkarsaydım onları
3) olmayacak insanlara ümit bağlayıp çok müsamaha göstermek
yaşadığım hemen hemen tüm ilişkiler . ilişki olamadan benim kendi kendimi yaktığım tüm heyecanlarım. hepsine pişmanım. 40 oluyorum ancak kontrol edebiliyorum kendimi. *. neredeyse hep yanlış seçimler yaparım, çok başarılıyımdır bu konuda. birden fazla seçenek varsa hayatımda kesinlikle salakça olanı seçerim. 4 yıl önce iş ile gelen sayısız teklifi ret edip, aynı yerde kalmam tüm hayatımı kahretti.
sene 1990... isparta... arkadaşlarla toplandık ve 4lü grubumuzun 4.kişisi ortada yok... telefon açıp arkadaşı sorduk annesi evde yok dedi bende durduk yere kadına "o.ospu" deyiverdim. aradan 22 yıl geçti, hala o kadar utanırım ki aklıma geldikçe. neden yaptm? sebebi yok. ama hala çok utanıyorum...
tek gecelik olmalıydı.2 sene süreceğini bilsem sikseler bulaşmazdım ona.
şu yaşıma kadar göbek deliğimde biriken pamukları bir kenara ayırsaydım kendime bir kazak örebilirdim.
üniversite yıllarım aklıma gelince o boş geçen zamanlara çok üzülüyorum.. çok daha iyi değerlendirebilirdim.. 10 yıl oldu ve hiçbir zaman o dönem kadar rahat olamadım..
sadece bir tanesi: fazla uysal bir evlat olmam. babama karşı gelmek bir zamanlar benim için korkunçtu, her eylemimde onun memnuniyetsizliğiyle karşılaşmak korkum vardı, ekonomik bağımlılığımla tehdit edilmem ve asağılanmam filan. şimdi o kadar da korkunç durmuyor en fazla aç kalırım bir yandan okurken bir yandan çalışabilirim.
o kadar çok ki hangisini yazsam seçemedim : yıllarca isteyip de hukuk okuyarak hayatımı mahvetmek mi desem, 7-8 yıldır ne kadar sorunlu- psikopat insan varsa bunlarla arkadaş olma gafletine düşüp kendimi heba etmeme mi yansam, yoksa verdiğim kiloları geri aldığıma mı üzülsem, 18 yaşında ve hala da açılamadığım için kaçırdığım potansiyel aşkların mı derdine düşsem oy dağlar.

hani insanın pişmanlıkları insana ders veriyor, akıllandırıyor belki ama bunlar böyle mini mini şeyler olmalı ya böyle toptan bir gidişatı çöküşe geçirmemeli.
hepsini unuttum demek isterdim ama kimse yemez. hiç pişman olmadım ben ya deyip kibariye tarafından evrene inşa edilmiş yaranmacı siyaset yapmak da istemem.

hayatımdaki en büyük ve halen sürmekte olan pişmanlığım aramam gereken birini yıllardır aramıyor oluşum.
bir pismanlik anisi olacaksa, ilkokul birinci siniftayken beni cok seven hatta ve hatta bana bildiginiz tapan bir arkadasim vardi adi gul. gul, ogretmenimiz bizim yerimizi degistirdi, artik beraber oturmayacagiz diye uzuntusunden yemekten falan kesilmisti evde annesini dinlemiyomus, odevleri yapmak istemiyomus, herkese tavir almis anlayacaginiz. sonra kiz o kadar kotu oldu ki annesi ogretmenle konusti ve benim yanima almak zorunda kaldi ogretmenimiz. bende hic deger vermezdim niyeyse.. simdi dusunuyorum da bu kiz belki bana asikti ve ben bunu anlamadim.
simdi olsa tabii cok cok farkli olurdu lol
pismanim bir kizi bu kadar uzdugum icin hemde belki de bana en cok o deger vermistir?

pismanim.org
hatırlamak istemediğim için buraya da yazmak istemiyorum. özeti yanlış insan.
bazı şeyleri değiştirmek için 15-20 sene öncesine dönmek ister miydim diye sorduğumda kesinlikle ''yok yok, şimdi iyi, çekemem eski zamanları tekrar'' diyorum ama yine de en unutulmaz pişmanlığım;

okumak (ilkokuldan üniversiteye komple): son derece gereksiz buluyorum. ayrıca eğitim sistemi o kadar kötü ki askerliği kısaltmak haricinde hiç bir boka yaramıyor. 3 yaşıma şimdiki kafamla dönsem elimle yapabileceğim sevdiğim, gönül verdiğim bir işte uzman olurdum. eğer bu kolsuzlara 31 çekmek ise en iyisi ben olurdum. marangoz, ressam, müzisyen, şöför, bilim adamı, zıbık ustası ya da tasarımcı gibi meslekler seçerdim. şahsen mühendisim ama tasarım yapmak, aldığım eğitim sayesinde ve türkiye şartlarında bir hayal. sistemin devam etmesini sağlayan ve aslında hiç bir manevi anlam ifade etmeyen bir meslek yapmayı istemezdim (sigortacı, ekonomist, finans, tedarik, satınalma, avukat, vergi uzmanı cart curt). * onun yerinde bir yeteneğimi geliştirip o konuda öğretmen olmak istedim mesela. sisteme değil dünyaya bir kaktısı olan işler yapmak isterdim. bilgi, eğitim, görgü konularını ailemin desteği ile kendi kendime öğrenirdim. amk 3'lü integral hesabı yapabiliyorum ama makarnadan başka yapabildiğim yemek yok, amk çin yuanının 2016 trendini biliyorum ama temel vatandaşlık haklarım hakkında en ufak fikrim yok, özeti budur 20 sene boyunca alınan eğitimin.
onun unutulmaz olduğuna kendini zorla inandırmak.
kendimi kabullenip hayatıma yön vermem 23 yaşımı buldu. şimdi yaş 26 ve 3 yıldır istenilen değil istediğim hayatı yaşıyorum . keşke daha erken bunu yapsaymışım.
şu boş geçen günlerimi değerlendiremediğim için çok pişmanım. *

(bkz: amaçsızlık)
sanırım çok büyük pişmanlığım yok. çok utandığım şeyler elbette oldu zaman zaman ancak aşırı derece pişmanlık duyduğum anlar gerçekten olmadı. belki çok aykırı, bir o kadar da kafama göre yaşıyorum. hayatta herşeyin ne yazık ki ve ne güzeldir ki yalnızca bir kere yaşanılabileceğinin farkında olan biriyim. bir de çok shameless ve little britain izliyorum.

ama illa da örnek vermek gerekirse, bir keresinde ebeveynlerin yatak odasına girip kondom çalmışlığım vardır. daha ergenim yaş 12 hadi bilemedin 13. kardeşim de çaldığımı görüp anneme koşmuş ve abim '' sizin balonlarınızdan çalmış anne'' demişti. o zaman bayağı utanmıştım. annem de gülmüştü*
yurt dışından kaçak kalmamak adına dönmek ve ben döndükten 3 ay sonra afetler nedeniyle kaçaklara vatandaşlık hakkı verilmesi.
bunun dışında da vicdanımı kapatamıyorum. bu uğurda kendim dışında bakış açılarım sayesinde kendime bile yetmiyorum bazı zaman. iyi midir kötü müdür bilemiyorum ama ne yapsamda ne etsemde vicdanıma sormadan edemiyorum. kendimi de madur ediyorum ama hak yerini bulsun diye işte. *
hangi birini anlatsam, sadece ders almak lazim sanirim. ama bugunlerde kendime kizdigim pismanligim, cok gec kendimi kabul edinmem. 3 yil once arkadaslarima cinsel kimligimi acikladiktan sonra, hayatimda ilk kez asik oldum (yas 29)! ve ask konusunda ne kadar acemi oldugumu anladim, bu yuzden yalanci iliskiler yasayacagima keske bundan 10 yil once bir erkekle opusdukten sonra kendime bunu kabul ettirseymisim (tabi toplum psikolojisinin de payi buyuk). cunku sonucta yine ayni insanlara seksuel orientasyonu soyleyecektim ve degisen hic bir sey olmayacakdi. neyse, simdi gururla doya doya yasama zamani
  • /
  • 2