bir daha hiç kimseyi sevemeyecekmiş gibi hissetmek

başlarda oluyor öyle, sonra hayatının en alakasız yerinde, "hayatını daha güzel sikebilecek" birisi çıkınca her şeyi unutuveriyor insan..
bence bir his değil gerçeğin ta kendisidir. tek bir aşkı vardır insanın hayatında gerçekten hissederek yaşadığı, kalp tek kişiye ait olmak için yaratılmıştır bence. bir daha sevememek değil de bir daha kimseyi onun gibi sevemeyeceğini hissetmektir buradaki asıl duygu. her şeyi zamanla unuttuğu gibi insan o gideni de unutacaktır zamanla yenileri gelecektir mutlaka ama kimse o kalbin tek sahibi gibi yer edemeyecektir. şöyle bir geriye bakıp düşündüğümüzde herkesin hayatında böyle hissettiği sadece bir kişi vardır. özeldir ve gerçekten kimse o kişi kadar sevilemez.*
tıka basa yedikten sonra bir daha hiçbir şey yiyemeyecekmiş gibi hissetmeye benzer. oysa insanızdır, an gelecek tekrar acıkacağızdır.
daha önceden yaşanan kötü deneyimlerle sabit olan vazgeçme, bırakma, çekilme hali.

özünde mükemmel olan en sevici tipi bile duygusuz bir piçe çevirecek tipler olduğu sürece, bir daha sevmeyecekmiş gibi hissetmek gayet doğal. ancak şu da var biri çıkıp geliyor ve tüm dengeler değişiyor. mühim olan tam da her şeyi bir kenara bırakmışken bir anda kendiliğinden öylece gerçekleşen şeylerin olması ve varlığına inandırması. of işte bunun adı mucize.
çok sevmiş olmanın bir sike yaramadığını anlamış olmanın ve acı çekiyor olmanın verdiği tepkiyle hissedilen duygu.
bu hissin tanımını kelimelere dökmek bir roman yazmaya benzer. kişileri çıkarmak, kurguyu oluşturmak ve hikayeyi yazmak. hiç kimseyi sevmemek, asla onu sevdiğiniz kadar başkasını sevememek, asla ona dokunduğunuz anda ki heyecanı başkasına dokunduğunuzda bulamamanız, onu asla unutamayacak olmanız, panik içerisinde yalnızlığınızı sorgulamak, neden sorusunu sorarken kendinizden bile kaçmanız. bu his bir süre sonra o kadar yer ederki durum normaliniz haline gelir, ruhunuz sıkışıp kaldığı zamanda özgürlüğü keşfeder adeta, o güne kadar tatmadığı, yaşamadığı sevinci yaşar. aslında var olan yalnızlığın alışılmış yüzüdür. sevememe duygusunun soğukluğu sizi uyuşturmuştur artık. farkında olmadan gerçekleşiverir içinizde kalan ve asla sönmeyen kıvılcımdan alır enerjisini artık zaman durduğu için enejiye ihtiyaçta yoktur aslında ama ruhunuz bir gün serbest kalabilmeyi bile umut edemiyorsa artık, düşünceler kıvılcımın üzerine su fışkırtıyorsa, enerjisiz kalmasını istiyorsa birşeyler boş verin gitsin.
bir daha hiç bitmeyecek gibi sevmemenize ve bağlanmamanıza sebep olan histir.
insanlığın sahtekarlıkta ne derece ilerlediğini, çevresindeki insanların ilişkilerinin ne denli basitleştiğini gösteren durum
1 ay boyunca birer gün arayla şu sözleri tekrarlarsanız kurtulacağınız histir:

lanet olsun bu aşka lanet olsun bu sevgimize seni doyuracaktım koynuma alacaktım laaanet olsun bu hayyyat laaanet olsun bu sevgim seni çok sevmiştim neden bena büyle yaptın sen bena böyle yapmasaydın senle uzun zaman böyle bir hayal kuracaktım ben o hayali hala tüşünüyordum seni çok sevecektiimmmm hayatımm...hayatım leylaaa!!!

denendi. onaylandı. yüzde yüz çalışıyor. *

bilin ki doğru bir his değildir. bir gün birine öyle fena tutulursunuz ki daha önce hiç aşkı yaşamamış gibi, hiç sevmemiş gibi her şeye yeniden başladığınızda o zaman işte bütün yaralarınız kapanır ve yerine yenileri açılır.
başta başlıkta tanımlanan biçimde hissediyorsunuz. sonra bir önceki kişi ile benzer bir kişi gelip yeniden sıçıp bırakıyor hayatınızın ortasına, sonra yeniden aynı boşluk.

tecrübeler üst üste binip de duvar halini alana dek, bu zincir devam ediyor.

sonra da sevemiyorsunuz. duvarın ötesine bakmanıza boyunuz artık yetişmiyor. boğulmuşsunuz meğer acı anılar altında.