sıcacık evinde, kanepe patatesi modunda, mis gibi kivileri dilimleye dilimleye mideye indirirken, bir yandan harikuleyt müzikler dinleyip, bir yandan da internet sörfünü eda eyleyip keyfine keyif kataraktan, böğürtlenli şarabını arada yudumlayıp, cumartesiyi pazara çoktan bağlamış ve bu bağlamda keyfinin hem kâhyası hem de efendisidir.
niye ezik olsun ki, dışarda bir ton para verip eğlenememektense, evi eğlence yerine çevirebilir o kişi, müzikse müzik, alkolse alkol, evi isterse bir konser ortamına, isterse arkadaşlarla bar ortamına, isterse karaoke salonuna yani canı ne isterse evinin rahatlığında imkanı varken, illa dışarı çıkıp para harcıycam diye ısrar eden insan eziktir ve müsriftir. ben ilgi alanım konserler olduğu için bazen çıkıyorum ama konser yoksa cumartesi gecelerini ayaklarımı uzatıp müziğimi dinleyerek geçirmenin de muhteşem olduğunu düşünenlerdenim. evde kendi kendine eğlenmenin tadı hiçbi şeyde yok. hele adamlı madamlı bir ortamda!
son 4 yıldır neredeyse her cumartesi evde ya yalnız ya da arkadaşlarıyla takılan biri olarak ezikliği bir nebze hissediyorum; ama sonra cumartesi günleri dışarıda birileriyle takıldığımda yaşadığım tek şey kötü biraya fahiş ücretler ödemek ve sigara içen leş kokulu insanların odörlerine maruz kalmak olunca o eziklik yerini güvenli bölgede mutlu olmaya bırakıyor. evim güzel evim, dışarıda bir yerli sidik parasına evimde ithal bira içerim.