edith piaf

efenim edith piaf amerikada bir konser vermektedir. malum o yıllarda "la vie en rose " şarkısı meşhurdur.. yani pembe hayat. fransızcada bir de "l'avion rose" vardır ve pembe uçak anlamına gelir. her ikisinin okunuşu neredeyse aynıdır. yıllarca bu şarkıyı, "l'avion rose" olarak anlamış olan bir grup edith piaf "hayranı" amerikalı salak, konserin sonlarına doğru, sanatçı "la vie en rose" şarkısını bir daha söylesin diye tempo tutarlar.. "pink airplane... pink airplane..."
19 aralık 1915te pariste doğdu, 11 ekim 1963te cannesda öldü.
fransanın idolü haline gelen bir şarkıcı;
sokak şarkıcısı bir anne ve sokakta cambazlık yapan bir babanın cocuğudur edit piaf
yürekleri dağlayan,insanın içini burkan allah vergisi ses... sanki trajik hayatını anlatan bir ses.
la foule şarkısıyla yaşıyorum bu kadının yaşadığım platonik aynı zamanda bana mutluluk veren aşkı tarif ediyor neredeyse çevirmenim sıkıldı artık burada ne diyor telaffuzunu öğret ne bir daha tekrarla falan (annem)
ülkemizde kendisini tanıyan tanımayan hemen herkesin aşina olduğu padam padam şarkısını seslendiren kadın
la vie en rose -kaldırım serçesi- filminde beni en çok etkileyen sahnelerde yerle bir etmiştir.

-- spoiler--
hayatında tek aşık olduğu adam marcel cerdan'ın -orta siklet dünya şampiyonu boksör - ölüm haberini alınca çılgına döner piaf onu, evinin her yerinde arar; sağa sola bakar, hizmetlilerine onu sorar -aslında onlar bilirler birşey diyemezler- bağırır, öfkelenir. sonunda anlar ki marcel yoktur. ölmüştür.
--spoiler--
amerikalı genç bir gazeteci kadın piaf ile röportaj yapmaktadır; ona birkaç soru sormak istediğini söyler;
- bir kadına öğüt verecek olsaydınız bu ne olurdu?
- sev.
- bir genç kıza?
- sev.
- peki bir çocuğa?
- sev.
--spoiler--

üç şarkısını çok severim. buyrun beraber dinleyelim sözlükçüler.

- la foule
- milord
- non, je ne regrette rien