garson müşteri ile dalga geçeyim derken oltaya takılır..
-hoşgeldiniz beyefendi, ne alırsınız?
-çorba lütfen..
-peki, arkadan ne alırsınız?
-önce çorbayı ver sen. sonrada döner verirsin..

menüyü getir. komple.

(bkz: şahika koçarslanlı)

bir keresinde kafam çok ama çok iyiydi, bu soruya cevap vermedim sadece durdum ve garsonun gözlerinin içine baktım, o da bana baktı, baktık, bakıştık ve sonra aniden "kaçta işten çıkıyorsun?" soruma "1 saat sonra" dedi ve gerisi malum...

hep içimden şunu söylemek geçmiştir

(bkz: az kızarmış gergedan yarrağı)

hemen gelen garsona
-ne alırsınız?
-bir nefes alayım sipariş veririm .

(bkz: yarrak afedersin )

-ortaya şöyle güzel bir 5-10 kişilik salata koy, ama yağsız olsun. rejimdeyim de.
-sonra çorba'yla başlamak istemiyorum, ben bi 5 lahmacun, 2 porsiyon kebab ama light yoğurt ile lütfen.
-dur gitme, kızarmış bütün tavuk istiyorum ayrıcadan, yanına patates, biber, kabak, patlıcan kızartması. biber dedim de, zeytinyağlı dolma istiyorum.
-içecek olarak da light kola aliyim, dediğim gibi rejimdeyim.

but balamoz similyasi,mümkünse hafif naşlatıp getirirseniz sevinirim . gerçek hayattada söylemiş olduğum cümle

hava.

yakışıklıysa seni olarak cevaplanması arzulanan sorudur.

garson gerçekten yakışıklıysa bunun farkında olup piç olsa ya da daha güzeli farkında olmayıp mahcup bir üzgün prens olduğu takdirde 'seni!!'' diye bağırmamak için kendimi zor tuttuğumdur. o yüzden bazen ne sipariş vereceğimi şaşırıyorum, hatta zaman zaman şahika koçarslanlı gibi ''menüyü getir'' diyesim bile geliyor.

ne almak istiyorsak onu dile getirmemiz mantıklı olur ..

biz kebabı her zaman yeriz, siz şimdi bizi masaya yatırın.

garson masayı domalt.

sen bana ne yap biliyomusun

(bkz: cem yılmaz)
(bkz: fundamentals)

garson güzel bi adamsa seni alayım ben diyebilirim.

sağol ben yedim de geldim.

almıyım ben.