kaşarlar yazmasın

geçen growlrda gördüm bu saçmalığı.aklıma gelen ilk şey böyle birşey yazanın kaşar olma ihtimalinin hiçte az olmadığıydı.yoksa bir insan neden kendisine yazacak olanları aşağılayarak kendisini daha değerli gösterme çabası içine girsin.elit görünmeye çalışırken kendini göz göre göre değersizleştirme şuursuzluğunun tanımı bu olsa gerek.
aslında tabirin kullanımı her ne kadar kulağa itici gelse de, bazı insanlara o kadar cuk oturuyor ki. zaten yazan ya da okuyan da kaşar olsa, kaşar olduğunu kabullenmiyor.
(bkz:lor peynirleri yazabilir).

kime göre ve neye göre olacak durumdur. bakire meryem ana modunda gezilmesi durumunda kaşar olunmayacaksa herkes kaşar olmuştur çoktan. kimin geçmişinin neye göre pirüpak olup olmadığına nasıl karar vereceğiz? biriyle tanışırken secere kaydını mı isteyeceğiz.

bu tip özgüven eksikliklerini (bana göre özgüven eksikliğidir) bırakıp, en basitinden uzun süreli ilişki / sadece arkadaşlık ya da her neyse yaşamak istediğini belirtirse daha sağlıklı iletişim kurulabilir kendisiyle. tek gecelik yaşamak isteyenler de ona göre mesajını alır.

halihazırda kocaman duvarlar örmüş kişidir. best model olsa bile yazılmaz bu kafaya.
evet ya, kime göre kaşar? hangi level’da kaşarlık mertebesine yükseliyoruz? kimine göre 5 sevişmedir o sınır, kimine göre 50.

görecelidir. detay verilmesi elzemdir
size bir hikaye anlatarak başlayayım;
bir gün akşam saat 10 gibi taksimden dönüyorum, otobüste hani şu öndeki koltuktan 1 basamak yüksek olan koltuklardan birine oturdum. yolculuk yaklaşık 40 dakika. önümdeki adam açtı horneti, telefonun ekranı camdaki yansımadan net bir şekilde görünüyor. başladı ilk profilden, profil sınırı gelene kadar sanırım sadece bir ya da iki profil atlayarak istisnasız her profile yazdı.2 durak sonra sayfayı yeniledi ve aynı şeyi yeni açılan profillere yaptı ve bu döngü ineceği durağa kadar yaklaşık 25 dakika falan aynen bu şekilde devam etti. içimden arkadaş bu nasıl bir hırstır, nasıl bir azimdir diye geçirdim. bu adamın normal olduğunu savunabilecek birisi çıkar mı aranızda? yani hiç mi bir beğeni kıstasın, aradığın bir özellik olmaz arkadaş, cidden nefes alsın yeter mi?

adamla ortam dediğimiz mekanlardan birine girersiniz, içeride bulunan kişilerin %99u ile enseye tokat, g..te parmak, geri kalan %1 ile de o an tanışır, yanına gelen bir tanıdığı sizin için -yenisi mi bu ayol, diye sorar.

yolda yürürsünüz, bir önceki sevgilisi, kolisi artık adına ne derseniz, tüm yatak hayatlarını ayrıntılarıyla öğrenirsiniz, öğrenirsiniz diyorum çünkü sadece sen öğrenmezsin, yanında, önünde, arkanda yürüyen de öğrenir.

abartılı olduğu, yapmacıklığı her halinden belli olan, ben buradayım diyen şuh kahkaha bulunduğunuz yeri inletir ama ne vardır ki o, ne olduğunu sorgulayan gözlerle dönen tüm kafalarda, sonuçta sahibine göre gayet doğaldır.

tanışmak, sohbet, ileri sohbet için karşılıklı oturduğunuz masada fark edersiniz ki aslında adam telefonundan hala başkalarıyla tanışmaya da devam ediyor.

şimdi bu yazdıklarımın üzerine, tüm bunları normalleştirebilen, tarzı, davranış şekli bu olan adamlara saygı göstermek boynumuzun borcu! ancak zurnanın zırt dediği yer aynı saygının -kaşarlar yazmasın diye aranan birine de gösterilmesi.

kendi adıma kaşarlık denilen olgunun, geçmiş sevişme sayısıyla bağlantılı olduğunu hiçbir zaman düşünmedim, ama ar ve edebin korunması, her şeyin bir yeri ve zamanı olduğu fikrini sonuna kadar savunuyorum dolayısıyla o sıfatın yozlaşmayla kazanıldığına inanıyorum.