1983 yılında almanyanın münih kentinde düzenlenen eurovision yarışmasında çetin alp'in seslendirdiği sözleri aysel gürel* müziği buğra uğura ait şarkının adı. yarışmada 0 (sıfır) puan almıştık bu parçayla. her sene eurovision dönemi geldiğinde dinlerim bu parçayı aslında altyapısı güzelmiş şarkının *
iste opera, heyecan firtinasi,
cosar ruhumda, duyarim sönmez o aski,
baleli ask dolu, müzikli oyunlar,
uvertür, trio, düetto, korolar,
saraydan kiz kaçirma, ölmez la traviata...
opera, opera,
carmen, aida,
opera, opera,
bu gece operalarda,
tosca, figaro, fidelio var,
coskun aryalar,....
lay lay lay, (opera,...)
carmen, aida,
opera, opera,
bu gece operalarda,
tosca, figaro, fidelio var,
coskun aryalar,
tombul olanları makbüldür; tıpkı ayıların da iri olanlarında görüldüğü gibi; bir de o osuruk tadlı olanını dişlerinin arasına alıp parçaladıktan sonra dilinin ucunda hissedene kadar yemesi accaip zevkli bir eylemin baş rol oyuncusudur efenim kendileri.
utanıp bir şey diyemeyeceğim ama sadece sarılarak karşılık vereceğim durum. eğer istemediğim biriyse zaten "teşekkür ederim ama..." ile başlayan bir konuşma yaparım.
evet bilimadamlarinin inceledigi bazda gerceten biseksuellik soz konusudur ama bu ulkemiz bazinda daha cok savunma mekanizmasi seklinde seyretmektedir. sozlukteki biseksuel yazarlarin hircinligindan da anlasilmaktadir.
erkeklerle birlikte olunca sadece pasif olan ama evli ve cocuklu biseksuellik kac kisiye mantikli gelebilir? bir cok gayin kendini kabul edemedigi surecte giydigi kiliftir buralarda biseksuellik.
askin cinsiyeti yoktur tezini kabul etmek mumkun ama cinsiyete gore sabit rollerde cinsellik yasayip, daha sonra burada farkli seyler savunmak iki yuzluluktur.
kaldi ki biseksuel, gay yada lezbiyen kisilerin evlenmesi kadar abeste istigal bir durum soz konusu olamaz, hic bir mantikli aciklamasi olamayacak derecede sacma, ahlak disi ve anlamsizdir.
lavaj yapmayan geri zekalı koli. domates kabuğu falan çıkabiliyo. artık sormadan yapmıyorum.
ps: üst entrylerde kasık biti demiş arkadaşlar. gerçekten var mı merak ettim. şaşırdımda.
yönetmenliğini kornél mundruczó'nun yaptığı, hayvanlara yapılan haksızlıklara karşı farklı bir bakış açısı sunan bu yıl izlediğim en dramatik ve akılcı film. ve müzik her zamanki gibi sur misali üflenerek savaşın tozunu alıyor. belki birgün etinden, sütünden derken keyfi olarak canını aldığımız, dünyada cehennemi yaşattığımız hayvanlar da tıpkı filmdeki gibi hakkını bizden geri almaya kalkar. ne dersiniz hoş olmaz mı?