virginia woolf

harikulade bir şair, harikulade bir yazar, harikulade bir kadın.

hayatını kendi elleriyle korkunç bir şekilde sonlandırmadan önce bir mektup yazıyor leonard'a. bir intihar, bir ölüm üzerine karalanmış en etkili yazılardan biridir -bence.

mektubun türkçesi:

"canım,
yeniden delirmek üzere olduğumdan eminim.
o korkunç dönemlerden birine daha göğüs gerebileceğimizi sanmıyorum.
ve bu sefer toparlanamayacağım da.
sesler duymaya başladım.
dikkatimi bir şey üzerinde toplayamıyorum.
ben de yapılabileceklerin en iyisi gibi görünen şeyi yapıyorum.
sen bana mümkün olan en büyük mutluluğu verdin.
birisi başkası için ne yapabilirse, hepsini yaptın.
sanmam ki başka iki kişi bizden mutlu olmuş olsun, bu korkunç hastalık gelene kadar.
artık onunla mücadele edemiyorum, hayatını zehir ettiğimi biliyorum, ben olmasam çalışabilirdin.
ve biliyorum ki çalışacaksın. görüyorsun ya, bunu bile doğru dürüst yazamıyorum. okuyamıyorum.
söylemek istediğim şu, hayatımın bütün mutluluğunu sana borçluyum.
bana karşı hep sabır gösterdin ve inanılmayacak kadar iyiydin.
bunu söylemek istiyorum-bunu herkes biliyor.
biri beni kurtarabilseydi eğer, o sen olurdun.
senin iyiliğinin kesinliği dışında her şey benden gitti artık.
hayatını daha fazla zehir edemem.
sanmıyorum ki başka iki kişi bizim olduğumuz kadar mutlu olabilsin."
adını hep sylvia plath ile beraber anıyorum.
iki yalnızlık, zorlu geçen iki hayat, iki güzel kadın, iki güzel yazar ve şair
ve bunların yanına
iki yersiz intihar.
kendine ait bir oda (bkz: a room of one s own) adlı kısa kitabında "kendine ait bir odası olmalı bir kadın yazarın, ki odasına çekilip yazabilsin. aksi halde odası olmayan bir kadın, yazamaz." der.
işte, kendine ait bir odası, bir "yer"i olmalı bir insanın, ki o "yer"e çekilip hayatı seyredebilsin. yoksa hayat, kayıp eşyaların konduğu kapağı kilitli bir kutudan başka bir şey olmuyor.
çok yaşa virginia woolf.
hayatı boyunca suyu ve yıkanmayı sevmediği söylenen yazarın kendini evinin yakınlarındaki bir nehrin sularına bırakarak öldürmüş olması ise ironiktir.
kitaplarından birinden mrs. dalloway bir alıntının dövmesini yaptıracak kadar sevdiğim yazardır.

"fear no more the heat of the sun."
kendisi hakkında ingiliz edebiyatının kuvvetli yazarlarından biri olması dışında pek bi şey bilmiyor olmam ayıp olabilir ziyadesiyle ama bir kitabını okumuş bulunmaktayım (bkz: flush )yüz sayfalık incecik ve keyifli olan bu kitap bir köpeğin gözünden sahibinin aşk hikayesini yorumluyor. ben sevmiştim.
1929 yılında yazdığı kendine ait bir oda adlı eseri yazara dönük feminist eleştirinin ilk örneği sayılan biseksüel yazar.
hours adlı bir film de vardı, sanırım nicole kidman canlandırıyordu bu kadını, karışık da bir filmdi.
hayatı boyunca sudan korkmuş, banyo yapmaktan hoşlanmamış ve ironik bir şekilde 59 yaşında evlerinin yakınındaki nehre ceplerini taşlarla doldurarak suya girerek intihar etmiştir.
florence welch what the water gave me isimli hipnotik parçasını kendisinin ironik intiharına ithafen yazmıştır.
orlando romanından uyarlama filmi e53e2 vardır.
filmde orlando rolüyle tilda swinton oyunculuğuyla takdiri hak ediyor.
orlando romanından :
"çünkü " dedi, "artık insanlarla işim bitti."
iletişim yay. sayfa 73
vita sackville adında bir kadınla 19 yıl aşk yaşamış dillere destan .'orlando'yu ona ithafen yazmış.
çok hastalık çekmesine ve yoğun olmasına karşılık vita'ya mektup yazmaktan vazgeçmemiş.
vita evlidir,bir bürokrat ile,aristokrat bir ailenin kızıdır.

"virginia korumaya ihtiyacı olan sevimli bir çocuk kılığındaysa,vita anaç,korumacı,ve şefkatli bir kadın oluyordu.vitanın görkemli kadınlığı virginia nın beceriksiz,eksik, ve ezik cinselliğini hatırlatıyordu"

"virginia woolf ve vita sackville-west mektuplaşmaları"
edebiyattaki aşkım olarak tanımladığım kadın yazar.
“ çünkü gerçek şu ki, insanlar, sadece yaşadıkları andan aldıkları zevki artırmaya yarayacak şeylere karşı naziktirler, sadece onlara inanır, onlara şefkat gösterirler. sürüler halinde avlanırlar. o sürüler çölden hızla geçip, çığlıklar atarak bozkırda gözden kaybolurlar. ölenleri geride bırakırlar.”
mrs. dalloway romanından.
hayatın tüm zorluklarını aştıktan sonra sudan çok korkmasına rağmen ceplerine taş doldurup kendini nehre atan ingiliz asıllı feminist yazardır kendisi. woolf kadınlara hep bir oda sahibi olmalarını ve o odada yazmaları gerektiğini vurgulamıştır. bu arada intiharından önce eşine bir mektup bırakır ilk intihar denemesi başarısız olur 2 gün sonra tekrar aynı nehre gider ve cesedi bulunur. leonard kendisi ile aşırı derecede ilgilenmiş ve onu mutlu etmek için elinden geleni yapmıştır. bu arada v. woolf'un lezbiyen olduğu yönünde iddialar var, hatta kesin gözüyle bakılıyor. * * *
tezer özlü ile akraba olma olasılıklarını düşünmeme sebep olan ,oldukça seçkin ve asil bir ablamız
''bir kadın olarak, ülkem yok. bir kadın olarak, bir ülkem olsun istemiyorum. bir kadın olarak, bütün dünya benim ülkem." sözlerinin sahibi feminist kadın yazar. ataerkilliği yaşadığı dönemde yazan kadınlara kıyasla net ve sert bir şekilde eleştirebilmiş ve anonim kalarak kendini gizlememiş, iyi ki.. the hours filminde nicole kidman hayatını canlandırıp ödülü kapmıştı. kendi sesinden kendisine ait bir kayıt dinlemek isterseniz
kocasına yazdığı intihar notuyla beni etkileyen yazar.

“en sevdiğim, yeniden delireceğime eminim. o korkunç zamanların bir yenisini daha aşamayacakmışız gibi hissediyorum. ve bu kez iyileşmeyeceğim. gaipten sesler duymaya başladım ve odaklanamıyorum. bu yüzden en iyisi gibi gözüken şeyi yapıyorum. bana mümkün olan en büyük mutluluğu yaşattın. benim için olunabilecek her şeyi oldun. bu korkunç hastalık çıkıp gelene kadar iki insanın daha mutlu olabileceğini düşünmezdim. artık daha fazla mücadele edemeyeceğim. hayatını mahvettiğimi biliyorum, ben olmazsam çalışabilirsin. çalışacağını biliyorum. görüyorsun ya, bunu bile düzgün yazamıyorum. okuyamıyorum. demek istediğim o ki, hayatımdaki bütün mutluluğu sana borçluyum. bana karşı son derece sabırlı ve inanılmaz biçimde iyi oldun. herkesin bunu bilmesini istediğim için söylüyorum. eğer biri beni kurtarabilecek olsaydı, bu sen olurdun. senin iyiliğinin kesinliği dışında her şey uçup gitti. hayatını mahvetmeye daha fazla devam edemem. iki insanın bizim olduğumuzdan daha mutlu olabileceğini düşünmüyorum. v.”
  • /
  • 2