ahlak

william blake beyamcanın dediği gibi:
"hapishaneler yasa taşlarıyla, genelevler ahlakın tuğlaları ile inşa edilir."
ortaçağ kilisesinin " bunlar bizim palavralarımızı daha yemezler yeni bibok bulalım da işin dümeni götümüze kaçmasın " diyerek icat ettiği , sistemin halen çok gerekli bi haltmış gibi toplumlara dayadığı baştan ayağa yalan kurallar bütünü .
bu görüldüğü toplumlara göre farklı adlar alır örnek : töre etc.
her devrin yanar döner öğretisidir... insanoğlunun en çok kullandığı altın yaldızlı maskedir.
atamızın da dediği gibi, "ben sporcunun zeki, çevik ve aynı zamanda ahlaklısını severim".
bazı toplumlarda din ve allah korkusu ile bazılarında ise felsefe yardımıyla kazandırılmaya çalışılan yüksek değerler bütünü.
azı da zarar çoğu da be yaw...
cehaletin dört bir tarafı sardığı yerlerde, içerisinin boş manalarla doldurulduğu kavram. ahlak, ne zinadır ne içki. ahlak, ne sevaptır ne günah. ahlak; haktır, adalettir, vicdandır, hukuktur, eşitliktir.
onlarca filozof cevabını aramış ve asla bulamamış bizim çok büyük düşünür yazarlarımız kesin ifadelerle tanımını yapıyor şu sıralar.

(bkz: ahlakınız batsın)
(bkz: iğrençsiniz ibneler)
ahlak, iki bacak arasında değil beyindedir.
horizonmersin abimiz, ahlak ve erdem üzerine bir dosya oluşturdu. bu dosyada toplumsal ahlak, cinsel ahlak, dinsel ahlak, siyasal ahlak, ekonomik ahlak, duygusal ahlak konularını bir arada bulabileceksiniz.

https://homojendergi.com/ahlak-ve-erdem-...
insanın doğuştan getirdiği ya da sonradan kazandığı birtakım tutum ve davranışların tümü.
wunthri'nin ahlak üzerine yazdığı son yazısını mutlaka okumalısınız.

bir dürtüselin lgbti penceresinden ahlakı

https://homojendergi.com/bir-durtuselin-...
çok spesektif bir sözcük olmakla beraber bir çok insana göre ilk söylediğine farklı kalıplara girebilen ve bir çok şeye benzetilen sözcüktür..babama göre bacak arası. bana göre beyin
toplumsal anlaşmanın karşılığı olarak uyulması gereken değerler bütünüdür. insanı yüce erdemler de bu potada değerlendirilmesine rağmen bunlar ahlakın bir parçası değildir. bulara moral değerler denir.
misali şudur ki, topluma bir fahişe'nin yaptığı iş ahlaksızdır ama moral değer olan merhametli olmasına engel teşkil etmez bu durum.
ya da tutuculuğundan doğan bir ahlaka sahip kişinin dostlarına vefasızlığı onu ahlaksız yapmaz.

ahlak, toplum ve insan arasındaki oksimoronları tahlil etmede iyi bir turnusol kağıdı olarak görev görür. öyle ki hristiyan ahlakıyla hareket ettikleri iddiasında olan haçlı şövalyelerinin savaşa giderken arkalarından bir fahişe ordusunun onları takip ettiği açıktır.

ahlak aynı zamanda dinamik bir mefhumdur ve toplumsal değişimlerle keskinleşme ya da esnekleşme görülebilir.

moral değerler ise değişmeyen erdemlerdir ve insan tabiatının doğası gereği açığa çıkarlar, iyi olarak ifade edilen duyguların toplum hayatına yansımasından ileri gelirler. bu durumda insan var oldukça merhametin ve fedakarlık erdeminin sonu gelmeyecektir ama ahlak kuralları yıkılmaya ve baştan yazılmaya mahkumdur.
birine ahlak satarken kendimizin de ahlaklı olmamız gerektiğini unutuyoruz. sonra yaptığımız ahlaksızlık ortaya çıkınca da ahlak sattığımız adam tarafından göt edilmekten kaçamıyoruz. ne acı *