ben daha veletken bu abinin ateşini yolla bana diye bir şarkısı vardı, koca adam oldum şimdilerde karamela diye bir şarkı söylüyor ama bu adamın şarkı sözleri nasıl anlamsız kalmayı başarıp değişmiyorsa adamın görünüşü de hiç değişmiyor. yaşlan artık be adam.
zamanında 200 gb arşiv yapmamda çok büyük emeği vardır kendisinin. ancak bugünlerde üye alımını durdurmuşlardır. şimdi o bear kategorisine ne filmler düşmüştür.
sıradan gençlik dizilerinden gına mı geldi? tek dertleri, o gün ne giyecekleri olan zengin bebeleri izlemekten sıkıldınız mı? dedikoducu kızlar, bayık bakışlar, kimin eli kimin cebinde durumları artık size çekici gelmiyor mu? o zaman gelin sizi skins ile tanıştıralım... 2007 başında ingiltere in e4 kanalında yayınlanmaya başlayan skins, bristolda yaşayan gençlerin hayatlarına odaklanıyor. gençlerin hiçbiri de sütten çıkmış ak kaşık değil. biri anoreksik, biri öğretmeniyle yatıyor, bir diğeri müslüman ve en yakın arkadaşının gay olmasını ailesine nasıl açıklayacağını düşünüyor ve bu liste uzayıp gidiyor. anlayacağınız her birinin ciddi problemleri var. dizi de sağ olsun, bizi üzmüyor ve her bir bölümü bir karaktere ayırarak, gençlerimizi daha da yakından tanımamızı ve dertlerine ortak olmamızı sağlıyor. uyuşturucu, homoseksüellik, bozuk aile ilişkileri, seks, narsizm, antisosyallik, cinsel istismar, içine kapanıklık gibi gençler arasında yaygın olan sorunlara değinen skins, daha ilk bölümüyle bile diğer gençlik dizilerinden ne kadar da farklı olduğunu, hayata pembe gözlüklerle değil de, tüm gerçekliğiyle baktığını bizlere kanıtlıyor. bölümler ilerledikçe, bu gençlerin her birinin ne kadar da yapayalnız olduğunu görüyor ve başlarda komediymiş gibi gelen sahneler, leziz bir drama hâline dönüşüyor.
kesinlikle yazılmış en güzel şarkı.
insanı varlık ve yokluk kavramları arasında sürükler. tüyler ürpertir. uyuşturur.
müzik anlamında gelinen son noktadır.
bu şarkı için gerçekten şöylenecek çok şey yok. en azından benim üzerime vazife değil.
ancak şu bir gerçektir ki şarkı, gruptan ayrılıp kendini alkol ve uyuşturucuya veren syd barretta yazılmıştır.
23. doğum gününü göreceksin. önünde rahat daha 6 sene garanti var, tadını çıkar. seneye ailene dişilerden hoşlanmadığını açıklayacaksın. hayvani tepkiler alacaksın elbette ama kararının arkasında dur. o tıraş makinesini yerine koy. zamanı gelince sakalın zaten çıkacak. iki kulağını deldirip saçlarını 3 numaraya vurdurma. asla bir david beckham olmayacaksın. otur biraz derslerine çalış. facebook, twitter hayat kurtarmıyor. gerçi sen bilmiyorsun onların henüz ne olduğunu ama yakındır tanışacaksın. sayısalı seçme. allah belanı verir. dile kabiliyetin var. o alanda bir mesleğe yönel. mühendislik sana göre değil. değil işte. beni dinle sen. sana sigara uzatan arkadaşlarının yanına uzun bir müddet uğrama. ilerde elektro gitara falan merak salacaksın. bence şimdiden başla. her önüne gelene sırrını verme. kendi içinde yaşamayı öğren bazı şeyleri. seneye cillop gibi bir sevgili yapacaksın. sana çok şey katacak. o adamın değerini bil, ağzını yüzünü kırarım senin. üzme onu. richard wright yakında ölecek pampa, kendini hazırla yavaştan. justin bieber diye bir bebe müzik piyasasının kökünü kurutacak. pink floyd dinlemeye devam et. zaten onun dışında bir boku beceremiyorsun.
sözlüğün istatistikler kısmında bir hede. ama merak ediyorum acaba sözlük kimin en çok boşaldığını nerden biliyor? acaba dark bear evlerimize gizli kamera mı döşedi?
ben zerre kadar ilgilendirmeyen durumdur. isterse papua yeni ginece serpiştirsin cümle aralarına. ignore edin olsun bitsin. bu pricklerler kendini overrated sanıyorlar sonra.
dark bear ortalarda yokken yaptığımız eylemler bütünü. ne kadar imlaya, yazıma, entry mantığına aykırı düşmemeye çalışsak da dark bear bir şekilde bir hatamızı bulur.
konu eşitliğe gelince avaz avaz bağıran hemcinslerimizin askerlik çağında girdikleri tripler vesvelesi. kusura bakma kardeşim sen straightlerle eşit haklara sahip olmak istiyorsan her straight birey gibi gidip askerlik görevini yerine getireceksin. yok ben ayakları kokan erkeklerin bulunduğu ter kokulu o koğuşlarda yatamam edalarına giriyorsan bülent ersoy taktiğine başvuracaksın. şöyle ki, otuzbin lira ödeyip bedelli yapmak sana çok mu geliyor? onbin liraya kestirip yirmibin lirayı cebe atacaksın. kapiş?
her hafta arayıp şu eyleme katılıyoruz bize bağış yaparmısınız diye dilenmekten bıkmayan örgüt. hayır yapmıyorum. hangi sorunu çözdünüz de bağış istiyorsunuz anlamadım ki?