okulda defterime, sirama agaçlara, yazarim adini
okunmus yapraklara, bembeyaz sayfalara yazarim adini
yaldizli imgelere, toplara tüfeklere, krallarin tacina
en güzel gecelere, günün ak ekmegine, yazarim adini
tarlalara ve ufka, kuslarin kanadina,
gölgede degirmene yazarim.
uyanmis patikaya, serilip giden yola,
hinca hinç meydanlara adini ey özgürlük.
kapimin esigine, kabima kacagima, içindeki aleve,
canlarin oyununa, uyanik dudaklara yazarim adini.
yikilmis evlerime, sönmüs fenerlerime, derdimin duvarina,
arzu duymaz yokluga, çirçiplak yalnizliga, yazarim adini.
geri gelen sagliga, geçen her tehlikeye,
yazarim ben adini, yazarim.
bir sözün coskusuyla, dönüyorum hayata,
senin için dogmusum, haykirmaya.
ey özgürlük!
en uyuz olduğum hatalardandır. başlıktan da anlaşılacağı üzere virgül kullanılmamasından anlam karışıklığına yol açan hatadır. misal "ağrısız kulak delinir". şimdi kulak mı ağrısız delinir, ağrısız kulak mı delinir.***
sözleri insanın canını acıtır, canını acıttığı kadar da huzur veren teslimiyetin, hayata teslim olmuşluğun şiiridir. hüsnü arkan'ın sesiyle dinlemek ayrı bi...
vakti zamanında bi şeyler karalamıştım. başlığı görünce paylaşmak istedim.
sınırlarının içindekilere sımsıkı sarılıp yaşamalı mı yoksa dışına mı çıkıp yıkmalı mı sınırları?peki eldekilerle yetinerek ne kadar mutlu olabilir? sınırların dışına çıktı diyelim, bilmediği bu dünyada ne kadar mutlu olur?becerebilir mi mutlu olmayı insan?
insan ne kadarını kendi çiziyor sınırların? yoksa sınırlarını kendi çizdiğini mi sanıyor? kul nesiminin de dediği gibi çıkıp gökyüzüne seyredince alemi anlıyor bir nokta kadar küçük olduğunu ve sınırlarının içerisinde sıkıştığını, sıkıştırıldığını. ne kadar gökyüzüne çıksa da göremediği, sınırlarının içerisinde sıkıştıran bir şey var. inip bakınca anlıyor ki o da kendisi. o halde sınırların içine sıkışıp kalmanın anlamı ne? düşmeli mi hayallerinin peşine, sarılmalı mı sımsıkı düşlerine? direnmeli mi sınırlara sıkıştıranlara? göğüs germeli mi o sınırlara sıkıştıran kendine? debelenmeli mi mutlu olacağını bilemeden?
işte böyle hayat, iki ucu boklu değnekle çelik çomak oynamak...
devlet tarafından ezilmişliğinin farkında olmayan ve ayrıca insanlar birbirine ötekileştiren oteritenin farkında olmayıp oteritenin ekmeğine yağ sürerek öteki dediğine saldıran insan söylemidir. ***