okuduğum kitabı mutlaka kitaplığında tutma hastalığı olan biri olarak, verdiğim kitapları geri getirmeyene ve kitaplarımı hor kullananlara karşı uyguladığım bir durumdur.
insanı çıldırtan genel bir internet problemidir. türkiyedeki altyapı eksikliğinden dolayı sıkça rastlanır. bu sayede internet servis sağlayıcılar bol bol küfür kazanır...
türkiyenin en büyük homofobik şehirlerinden biridir. tutuculuğu ve insanlarının yobazlığı da cabasıdır. sosyal hayat neredeyse sıfırdır. gidebileceğiniz bir devlet tiyatrosu, 3-4 sinema, 2 alışveriş merkezi ve birkaç cafeden başka herhangi bir sosyal aktivitesi olmayan bir şehirdir. insanlar tu ka ka eşcinselliği kötü ve iğrenç olarak nitelendirirken internette herkesin "aktif" ve "sikici" oluverdiği bir şehirdir. uzun süreler burda yaşamış biriyseniz, bir günlük hatta birkaç saatliğine bile bu şehrin dışına çıkmak size huzur verir. ulaşımı zor olduğundan dolayı türkiyenin en pahalı şehirlerinden biridir. şirin ve milliyetçi olarak görünür insanları ama yobazın kralıdır hepsi. türkiyenin suç tarihine giren insanların çoğunun nerden çıktığına bakılırsa bu durum daha da netlik kazanır. birkaç gün gezdikten sonra göte topuk kaçılması ve arkaya bakılmaması gereken bir şehirdir. bunları bir trabzonlu olarak ben söylüyorsam, varın gerisini siz düşünün...
turizmci olmak,
sosyal hayatını sıfıra indirip çalıştığın tesis için yaşamaktır.
çocuklarına eşine sevdiklerine minimum zaman ayırmak
rüyanda bile sorunlu misafir ve sinirli müdürlerle boğuşmaktır.
turizmci olmak kışın işsiz kalacağını bile bile lades olmaktır.
8 ay para biriktirip 4-5 ay onu yemektir.
turizmci olmak hiçbirşeyin taksidine girememek girersen çıkamamaktır.
her sene patlayan turizmden payın senede bir defa verilen (belki) %3-5 zam oranıdır.
turizmci olmak terlemek ama kötü kokamamaktır.
sinirlenmek ama surat asamamaktır.
koşmak ama yorulamamaktır.
turizmci olmak aldığın üç kuruş maaşla zenginmiş gibi davranmaktır.
en az iki dil konuşup bir türlü yönetime derdini anlatamamaktır.
turizmci olmak tatil, bayram günlerinde daha çok çalışmaktır.
otelinde oda bile kalmasa misafiri başka otele yönlendirip mutlu olmasını sağlamaya çalışmaktır.
sarhoş misafire 12 den sora beleş içki alamayacağını söylediğin için şikayet alıp haksız çıkmaktır.
turizmci olmak çocuğunun bakıcısının şivesiyle konuşmasıdır.
saatlerce ayakta durmaktan oluşan varis çarelerini internetten aramaktır.
tonlarca malzemeyi birimlerine dağıttıktan sonra üzerinin kirlenmesinin suç sayılmasıdır.
turizmci olmak 3 saat ücretsiz mesainin normal 15dk gecikmenin memleket meselesi sayılmasına katlanmaktır.
turizmci olmak her sene başka bir sektörde iş arayıp bulamamak ve esarete geri dönmektir.
turizmci olmak yağan yağmur için misafir tarafından suçlanmaktır.
türkiyenin en büyük homofobik şehirlerinden biridir. tutuculuğu ve insanlarının yobazlığı da cabasıdır. sosyal hayat neredeyse sıfırdır. gidebileceğiniz bir devlet tiyatrosu, 3-4 sinema, 2 alışveriş merkezi ve birkaç cafeden başka herhangi bir sosyal aktivitesi olmayan bir şehirdir. insanlar tu ka ka eşcinselliği kötü ve iğrenç olarak nitelendirirken internette herkesin "aktif" ve "sikici" oluverdiği bir şehirdir. uzun süreler burda yaşamış biriyseniz, bir günlük hatta birkaç saatliğine bile bu şehrin dışına çıkmak size huzur verir. ulaşımı zor olduğundan dolayı türkiyenin en pahalı şehirlerinden biridir. şirin ve milliyetçi olarak görünür insanları ama yobazın kralıdır hepsi. türkiyenin suç tarihine giren insanların çoğunun nerden çıktığına bakılırsa bu durum daha da netlik kazanır. birkaç gün gezdikten sonra göte topuk kaçılması ve arkaya bakılmaması gereken bir şehirdir. bunları bir trabzonlu olarak ben söylüyorsam, varın gerisini siz düşünün...