eyegasm

Durum: 52 - 0 - 0 - 0 - 19.03.2023 16:13

Puan: 1032 - Sözlük Kezbanı

2 yıl önce kayıt oldu. 12.Nesil Yazar.

Yargı dağıtmayı sever bir kinkster.
  • /
  • 3

memleketinde efendice takılan gayin istanbul'a gelince amı götü dağıtması

tekyön’ü yakmaya,firuzağa hamamı’nı sallamaya,taksim gecelerini sarsmaya gelirler. tarlabaşı’ndaki malum apartta konaklarlar. hornet profilleri özlü sözlerle ve bol kriterlerle doludur. pazar günlerini ise espressolab’de kahvelerini içip hornetleri açarak gruba adam toplarlar. pazartesi günü köylerine dönerler. düzce,sakarya,kocaeli ve civarından gelenler ağırlıktadır.

aileye açılmak

bir drama queen eylemi. olayları dramatize etmekten hoşlanan kişiler tarafından tercih edilebilir. bir heteroseksüelin ailesine “ey ailem ben kadınlardan hoşlanıyorum bilginiz ola!” demesi kadar anlamsızdır. eşcinsel olup da heteroseksüel yaşamı dayatmalarına özenip sevgilinizi ailenizle tanıştırma,nişanlanma vb.şeyler yaşamak tatmin edecek mi sizi gerçekten bunu sorun kendinize. kimden hoşlandığınız ya da kiminle seviştiğiniz aileniz tarafından bilinmek ya da desteklenmek zorunda değil. bu tamamen sizin özel hayatınız. ek olarak her ne kadar eğitimli modern ailelere sahip olsanız da(ki bu ülke şartlarında azınlık grubu oluşturuyor) bu insanlar muhtemelen 50 yaş üstündeler. okudukları,gördükleri,izledikleri şeyler bülent ersoy, travesti dehşeti manşetli gazeteler vs. bu insanlara geri kalan kısa ömürlerinde bir şok(?) veya bambaşka bir yenilik yaşatmak yukarıda açıkladığım sebepler yüzünden değer mi tartışılır.

sevgili 17 yaşımdaki halim

date’e çıktığın adamlara bok gibi davranmak yerine nazik,anlayışlı ve hoşgörülü olduğun için ilerleyen yıllarda bir miktar hayal kırıklığı yaşayacaksın. alttan almamayı,sınırlarını çizmeyi ve hayatındaki insanları isteklerin doğrultusunda bulundurmayı öğrenmelisin. partilemeye, gece hayatına olan hevesini törpüleyip birkaç yıl sonraya saklarsan ilerde doymuş ve yorulmuş hissetmeyeceksin.

sapanca

tiny house/bungalov’da haftasonu kaçamağı konseptiyle meşhur sakarya ilçesi. kalacağınız yeri iyi araştırmanızda fayda var zira son zamanlarda pek çok hayali işletme türedi bu bölgede. muhafazakar yerel halkı, istanbul’dan gelen kocişimle pazar brunch’ı eskortlarıyla menfaat içerikli psikolojik savaş halindedir.

yalnızlık mı yoksa azgınlık mı sorunsalı

yalnızlık. kabul edin hepimiz libidolarımız kuş misali gökyüzünde süzülüp karaya indikten sonra “ben bununla nasıl takıldım ya!” dedirten adamlarla karşılaştık. çok azgın olduğunuz bir anda seçim yapmanız gerekiyorsa aklınızı kullanın yalnızlığı seçin. (bkz:çare 31)

çay

aşırı kahve tüketimime alternatif olarak geliştirdiğim yeni bağımlılığım. yalnız siyah çaydan ziyade melisa,papatya ve lavanta çaylarına taktım bu aralar. etkileri arasında sakinleştirme,uyku getirme, antioksidan ve sindirime yardımcı özelliği vs. bulunuyor. istediğiniz gram kadar alacağınız ve gramajların uzun süre tüketimi dolayısıyla fiyat olarak da daha hesaplı. yaprakları french press’e koyup sıcak suyla demliyorsunuz sadece. özellikle lavanta çayı’nın kokusu muazzam.

öpüşmüyorum ful aktifim diyenlere cevabım

muazzam bir başlık açış…bana göre öpüşmek herkesle yapılabilecek bir aktivite değil. eğer sadece libidom yüksekken anlık bir seks arayışındaysam öpüşmeli sevişmeli bir seks arzulamam. başlıkta bahsi geçen cümleyi kurduğum da çok oldu, cevap olarak dudaklarını değil performansını göster dediğim de.

aynada bakmaya doyulmayan uzvumuz

ellerim.tektaş pırlanta reklamında oynuyormuşçasına damarlı ellerim ve ince parmaklarımla poza girerim.

iş aramak

vazgeçtiğim eylemdir. bu ülkede bu şartlar altında çalışmak köleliğin modernize edilmiş halidir. çalışarak borç sahibi olursunuz, evde oturarak harcadığınız paradan daha fazla harcarsınız çalışırken. üzerine stres sahibi ve mobbing mağduru olursunuz. kendinizi avutmak için ise title’ınız’dan bahseder,öğle molasından ofise starbuckstan kahvenizle döner, iş çıkışı midpointte stres atarsınız(!). haftanın 6 gününü, 24 saatin 12 saatini çalışma hayatı için harcarsınız. ailenizle arkadaşlarınızla olmanız gereken tüm özel günleri kaçırırsınız, hastane randevusu vb.işlerinizi halletmek için üstünüzle çoğu zaman stresli geçen izahat vermek durumunda olursunuz. işe gidiş geliş,işte geçen zaman, uyku,duş ve yemek gibi temel ihtiyaçlarınızı çıkardığınızda bir günden size kalan en fazla 2 saat olur. o iki saat de genelde yatağınızda instagramda dolaşarak geçer çünkü uykusuzluk ve yorgunluktan başka aktivite yapacak haliniz yoktur. haliniz olsa da herhangi bir aktiviteye harcayacağınız ortalama maliyeti ve maaşınızı düşününce yatakta kalmayı yeğlersiniz. size verilen yemek kartları da ayın ortasında bittiğinden maaşınızın büyük bir kısmını temel ihtiyaçlarınız için harcarsınız zaten. şimdi tüm bunları düşündüğünüzde insan ne için yaşar ve ne için çalışır sorularının cevabını verebiliyor musunuz?

evi ev yapan şeyler

sarı ışık, lambader, halı ve huzur diyorum. beyaz ampül kullanılan evler evden çok hastane veya kamu kurumu gibi geliyor bana.

hoşlanılan erkeğin eros marka prezervatif alması

en azından prezervatif kullanıyor diye yorumladım. kendi prezervatifimi kendim alıp, her zaman cüzdanımda tekli ya da çantamla kutu ile dolaştığım için başlıkta bahsedilen kişi ben olabilirim muhtemelen. prezervatif fiyatlarının anlamsızlığının sorgulandığı ekonomik buhran dolu günlerde let’s, eros hatta cerrahi eldiven(abartma tozu) bile kabul edilir. olması gereken fiyata olması gereken işlevi sağladığı için tercih edilir.

gibi

max. 20 iq sahibi ortalama türk erkeğinin ortamlarda,sosyal medyada repliklerini 3526 kez dile getirerek komik olmaya çalıştığı dizi.

metamfetamin

ülkemizdeki yeni trend(!) kimyasal maddde,bir dönem yaygın olan bonzai vakalarının yerini almıştır. kullanıcıları sokakta tribe girmiş halde görülmediği için sanırım bu konuda bir şey yapmaya da gerek görülmüyor henüz. çünkü biz milletçe severiz bıçak kemiğe dayanmadan harekete geçmemeyi. ancak bıçak çoktan kemiğe dayanmış vaziyette, sadece göz önünde değil…
tanışma uygulamalarında profiline elmas emojisi koyan, “yüksek” seven kişilerden uzak durun. evet uzak durun çünkü bu kişilerle yaşayacağınız cinsellik ya da ilişki eğer siz de bağımlı değilseniz hayatınızı çıkmaza sokar. bağımlı kişiler genelde perdeleri kapalı karanlık odalarda saatlerin,günlerin nasıl geçtiğini farkına varmadan seks yapma arzusuyla hep bir şeyler ararlar. aradıkları ya orgazmdır ya da daha fazla metamfetamin ya da mutluluk. ancak daha fazla metamfetamin dışında hiçbirini elde edemezler. bu yüzden de kendileri gibi kişilerle, tek başına ya da torbacılarıyla “ortam” yaparlar. sosyal hayatları, kariyerleri, aileleri olamaz bu kişilerin çünkü tek odak noktaları meth’dir. tüm hayatlarını meth üzerine kurarlar ve hayatlarının ne kadar kötüye gittiklerini kendileri de gördüğünde daha fazla meth isterler. bulamadıkları zaman aşırı asabi ve paranoyak kişiliğe bürünürler. denemeyi düşünen, yatkınlığı olan ya da çevresinde tanıdıkları olan kişilerin böyle bir hayatı daha doğrusu hayatsızlığı göze almaları gerekir. bir takım uyarıcı ve uyuşturucu maddelerin yaşattığı söylenen kafa(!) metamfetamin’de yoktur. sadece saatler boyu bitmeyen bir enerji ile sıfır uyku ve iştahla hayatınızdan en güzel anılarınızı çalar.

trans erkekle seks yapar mısınız sorunsalı

aktivist vegan queer lgbtiqwertsks+-x tayfadan linç yeme başlığı.

hpv

kendisinin sebep olduğu siğilleri görmekten çok sıkıldığım virüstür. karanlık ortamda ya da outdoor sekslerde partnerin penisine ışık tutup inceleme ya da elle çaktırmadan kontrol etme gibi gereksiz ve saçma alışkanlıklar edindirmiştir bana. eğitim seviyesi vs ayırt etmeksizin çok sık karşılaşıyorum partnerlerimde ve artmış libidom anında sönüyor ve sağlık dersi vermeye başlıyorum. kimisi farkında değil kimisi inkar ediyor kimisi de farkında olup safa yatıyor. tedavisi çok basit ancak bulaşıcılığı yüksek bir virüstür.

berlin

seveni çok seviyor sevmeyeni de nefret ediyor bu şehirden. gezdiğim pek çok ülke ve şehirlerin arasından kendimi ait hissedebildiğim tek yer burası. o karanlık ve underground ruhu beni kendisine en çok çeken özelliği. sokaklarında yürürken bile hissediyorum bunu. çok da eski zamanda olmayan 1989 yılında batı ve doğu tarafını ayıran duvarın yıkılmasıyla birlikte şehrin tam ortasında kalan kreuzberg mahallesi,günümüzde berlin'in en yoğun göçmen nüfusuna sahip ve görece "tehlikeli" olarak aynı zamanda da bünyesinde pek çok kulüp,bar ve kafe barındırmasıyla bilinir. şehirde yıl boyunca düzenlenen etkinlik ve partilerle tüm dünyadan eşcinseller akın akın ziyaret ederler. lab.oratory, kitkat, berghain, mutschmanss en popüler mekanlar olmakla birlikte romeo und romeo adında işletmecisi bir türk olan gey kafeyi mutlaka tavsiye ederim. eylül ayında folsom'da pandemi'nin açığını kapatmak için sendeyim berlinciğim.

lilith camping

kendisiyle pandemi'nin ilk yazında tanıştığım, türkiye sınırları içerisinde değilmişcesine hissetmeniz muhtemel canım camping. işletmecisi bilge ve partneri, gönüllü çalışanları ile birlikte o kadar sıcak ağırlıyorlar ki sizi, aynı zamanda evde gibi de hissediyorsunuz. ben tek kişilik bungalovlarda kalmayı tercih ettim prenses olmam dolayısıyla ancak genel itibariyle konfor ve lüks beklentileri içinde de olmamanız gerek zaten kabağa gelirken. burada hayat olabildiğince yavaş akıyor. büyük şehirdeki koşuşturmaca ve kaosun yerini doğa ve sakinlik alıyor. hafta sonları akşam bazen müzik açıp dans ediliyor avlusunda, gündüzleri de çardakta veya hamakta uzanıp bütün gün hiçbir şey yapmamanın keyfini çıkarıyorsunuz. denize en yakın tesislerden biri olması sayesinde çok kısa yürüme ile plaja da ulaşabilirsiniz. ay sonunda tekrar ziyaret ederek bütün yılın kaosundan arınmayı planlıyorum.

basur hastalığından muzdarip aşırı azgın pasif

geyler olarak kendimize yapılmasına tahammül edemeyeceğimiz şeylere diğer geyleri maruz bırakmaya nasıl da bayılıyoruz. ayrıştırma mesela. basurlu pasif, salçalayan pasif, zırıl pasif. iğrenç, mide bulandırıcı gibi sıfatlar kullanıyoruz. bu sözlükte bu başlıkta bile örneği mevcut. cinsel yönden aktif bir insan, hastalıklı olabileceği düşünülüyor direkt olarak. tanım olarak basur, makattaki damarların şişmesiyle oluşmuş bir rahatsızlıktır. ıkınma,kabızlık,hareketsizlik veya yanlış beslenme başlıca sebeplerindendir. ben basur olmak istiyorum diyen bir insan bulamayacağınız için kişinin elinde olmayan bir sebepten dolayı dalga geçmeniz,aşağılamanız zorbalıktır.

ayrılık acısı

tamamen geçmeyen,zamanla şiddeti azalan acı.tıpkı ölüm gibi. ölüm de bir ayrılıktır zaten.acı tazeyken bakılan her yerde veda edilen kişiyle geçirilen anlar hatırlanır. kimi zaman öfkeyle kimi zaman özlemle.şarkılar,fotoğraflar,sokaklar... her yerde seninledir o kişi. aradan zaman geçer, bir bakmışsın aklına düşmüş yine. buruk bir şekilde gülümsersin,yutkunursun ve yaşamaya devam edersin.

ayı sözlük yazarlarının şu an dinlediği şarkılar

kalabilirsin, pekala gidebilirsin
daha değersiz hissettiremezdin.

  • /
  • 3

eyegasm

yeni sözlük yazarı. hoş geldin.

(bkz:askk)

Toplam entry sayısı: 52

basur hastalığından muzdarip aşırı azgın pasif

geyler olarak kendimize yapılmasına tahammül edemeyeceğimiz şeylere diğer geyleri maruz bırakmaya nasıl da bayılıyoruz. ayrıştırma mesela. basurlu pasif, salçalayan pasif, zırıl pasif. iğrenç, mide bulandırıcı gibi sıfatlar kullanıyoruz. bu sözlükte bu başlıkta bile örneği mevcut. cinsel yönden aktif bir insan, hastalıklı olabileceği düşünülüyor direkt olarak. tanım olarak basur, makattaki damarların şişmesiyle oluşmuş bir rahatsızlıktır. ıkınma,kabızlık,hareketsizlik veya yanlış beslenme başlıca sebeplerindendir. ben basur olmak istiyorum diyen bir insan bulamayacağınız için kişinin elinde olmayan bir sebepten dolayı dalga geçmeniz,aşağılamanız zorbalıktır.

aileye açılmak

bir drama queen eylemi. olayları dramatize etmekten hoşlanan kişiler tarafından tercih edilebilir. bir heteroseksüelin ailesine “ey ailem ben kadınlardan hoşlanıyorum bilginiz ola!” demesi kadar anlamsızdır. eşcinsel olup da heteroseksüel yaşamı dayatmalarına özenip sevgilinizi ailenizle tanıştırma,nişanlanma vb.şeyler yaşamak tatmin edecek mi sizi gerçekten bunu sorun kendinize. kimden hoşlandığınız ya da kiminle seviştiğiniz aileniz tarafından bilinmek ya da desteklenmek zorunda değil. bu tamamen sizin özel hayatınız. ek olarak her ne kadar eğitimli modern ailelere sahip olsanız da(ki bu ülke şartlarında azınlık grubu oluşturuyor) bu insanlar muhtemelen 50 yaş üstündeler. okudukları,gördükleri,izledikleri şeyler bülent ersoy, travesti dehşeti manşetli gazeteler vs. bu insanlara geri kalan kısa ömürlerinde bir şok(?) veya bambaşka bir yenilik yaşatmak yukarıda açıkladığım sebepler yüzünden değer mi tartışılır.

hiv

bir üstteki entry şakaysa komik değil, şaka değilse çok vahim. ironi yaptığına inanmak istiyorum yazar kişisinin. lakin bu hayatta kınadığı ve büyük konuştuğu şeyi yaşamadan ölmezmiş insanlar.
tanım olarak hiv, insan bağışıklık yetmezliği virüsüdür. korunmasız cinsel ilişki dışında da bulaş yolları mümkündür. kendisi direkt olarak bir hastalık değildir. tedavi edilmediği takdirde hastalıkların vücudunuzu daha şiddetli etkileyerek daha çok hasar vermesine sebep olur. tedavi almayan bir hiv pozitif birey, hastalığın ileri evresi aids ile karşılaşır ve sonucunda basit bir grip bile ölümcül düzeyde tehlikeli olabilir. günümüzde tek bir tablet ile bu virüsü kontrol altına almak mümkündür. kontrol altındaki bireyler, belli bir süre sonra negatif’e dönerler ve kanlarındaki hiv virüsü saptanamacak seviyeye gelir. bu da ilaçlarını düzenli kullanan kişinin, virüsü bulaştırıcılık seviyesinin çok düşük yüzdelere inmesine,hatta yok olmasını sağlar. takip altındaki kişiler aynı zamanda belli aralıklarla check up benzeri kapsamlı testlerden geçerler ve bu sayede hiç tanı almamış kişilere nazaran daha sağlıklı olabilecekleri bile söylenebilir.
her ne kadar korkulacak bir süreç olmasa da lütfen kondom kullanmaktan vazgeçmeyin. hiv’i dünyanın sonu ya da belli eylemlerin laneti olarak lanseden kişi ya da kuruluşları bilginiz ile susturun. cehalet çok kötü bir şey arkadaşlar. sağlıklı günler.

trans erkekle seks yapar mısınız sorunsalı

aktivist vegan queer lgbtiqwertsks+-x tayfadan linç yeme başlığı.

14 yaşında hornet kullanmaya başlamak

ben de 15 yaşında kullanmaya başlamıştım. böyle söyleyince uyuşturucuya çok erken başladım gibi oldu. yeni nesil olarak, teknolojiye erişimimizin olumsuz yanları da bulunuyor elbette. o yaşlarda insan her şeyi hızlı ve yoğun şekilde yaşamak istiyor. 16-17 yaşlarında istanbul’daki bütün gey kulüplere girip çıkıyordum aynı zamanda. bunun ilerleyen yaşlarda kişinin ruhunu yorduğunu söyleyebilirim. o yaşlarda ilişkiye girdiğim,flörtleştiğim kişileri şimdi düşününce toplumdaki pedofil oranına şaşırmamak elde değil.

basur hastalığından muzdarip aşırı azgın pasif

geyler olarak kendimize yapılmasına tahammül edemeyeceğimiz şeylere diğer geyleri maruz bırakmaya nasıl da bayılıyoruz. ayrıştırma mesela. basurlu pasif, salçalayan pasif, zırıl pasif. iğrenç, mide bulandırıcı gibi sıfatlar kullanıyoruz. bu sözlükte bu başlıkta bile örneği mevcut. cinsel yönden aktif bir insan, hastalıklı olabileceği düşünülüyor direkt olarak. tanım olarak basur, makattaki damarların şişmesiyle oluşmuş bir rahatsızlıktır. ıkınma,kabızlık,hareketsizlik veya yanlış beslenme başlıca sebeplerindendir. ben basur olmak istiyorum diyen bir insan bulamayacağınız için kişinin elinde olmayan bir sebepten dolayı dalga geçmeniz,aşağılamanız zorbalıktır.

deprem yağmacılarına uygulanan işkence görüntüleri

sözlükte gündemle alakalı entry giren tek kişiyim herhalde. bir tek beni mi sarsıyor bu yaşananlar bilmiyorum ama sözlük farklı bir boyutta olsa gerek ki son entry girilen başlıklar işemek ve alkol almak hakkında…
neyse, değinmek istediğim nokta, sosyal medyada dolaşan yağmacı olduğu belirtilen kişilere karşı işkence videoları. kulağı kesilen suriye uyruklu olduğu iddia edilen bir kişi, polis kıyafetli biri tarafından kırbaçlanan yarı çıplak kişiler, başı botla ezilen birisi ve çok daha fazlası. her videonun altında işkencenin yeterli olmadığını, daha fazlasını görmek istediğini belirten onlarca kişi var. korku filmi gibi günler yaşıyoruz…bu videolar olmamalı… kulağı kesilen, kırbaçlanan, kafası ezilen insan videoları bu şekilde paylaşılmamalı. kişinin ne yaptığından kim olduğundan bağımsız söylüyorum bunu. bu görüntüler pek çok mental rahatsızlığı tetikliyor arkadaşlar. hali hazırda şiddete eğilimli insanları, sosyal hayatlarında sizin belki de görmeyeceğiniz daha acımasız eylemlere teşvik edebiliyor. suçlunun cezasını devlet vermeli. verdiği cezalarla suça teşviği önlemeli. devletin müdahalesi olmayınca halkın bu gibi eylemlerde bulunması toplum açısından çok çok tehlikeli.

deprem gündemi’nin kaygı bozukluğunu tetiklemesi

çok acı şeyler yaşıyoruz milletçe. sorumlulardan sebeplerinden bahsetmeyeceğim çünkü söylenecek çok şey var.
değinmek istediğim nokta; hali hazırda mental rahatsızlıkları bulunan,gündemle birlikte tetiklenen veya yaşananlar akabinde geliştiren kişiler için durumun vehameti. psikolojik rahatsızlıklar ülkemizde çok da önemsenmiyor malumunuz. 99 depremini yaşamış olanlar, yakınlarını kaybeden veya enkaz altından kurtulan pek çok kişi şuan ekran başında anksiyete,panik atak gibi rahatsızlıklarla savaşıyorlar. keza deprem bölgesinde yakınları bulunan,yakınlarını kaybeden veya depremzedeler de aynı şekilde. türk psikologlar derneğinin instagram profilinde, konuyla ilgili psikolojik destek çalışmasına rastladım. eğer televizyonda izledikleriniz,sosyal medyada karşınıza çıkan görsel ve videolar sizi tetikliyorsa,deprem bölgelerinde yaşıyorsanız, yaşananlardan az ya da çok bir şekilde etkilendiğinizi düşünüyorsanız lütfen ivedi şekilde psikolojik destek isteyin yetkililerden. “insanlar ölüyor, tek dert bu mu?” diye düşünmeyin. psikolojik sağlığınız, aynı zamanda fiziksel sağlığınızı da etkileyen bir faktördür ve kesinlikle göz ardı edilmemesi gerekir.

14 yaşında hornet kullanmaya başlamak

ben de 15 yaşında kullanmaya başlamıştım. böyle söyleyince uyuşturucuya çok erken başladım gibi oldu. yeni nesil olarak, teknolojiye erişimimizin olumsuz yanları da bulunuyor elbette. o yaşlarda insan her şeyi hızlı ve yoğun şekilde yaşamak istiyor. 16-17 yaşlarında istanbul’daki bütün gey kulüplere girip çıkıyordum aynı zamanda. bunun ilerleyen yaşlarda kişinin ruhunu yorduğunu söyleyebilirim. o yaşlarda ilişkiye girdiğim,flörtleştiğim kişileri şimdi düşününce toplumdaki pedofil oranına şaşırmamak elde değil.

yalnıztanrı

sürekli gördüğüm saçmalamasyonlarına ek olarak hiv başlığı altında yazdığı gönderiyi okuduğumda eğitimin ve kendini geliştirmenin ne kadar mühim olduğunu bir kez daha anladığım yazar. her konu hakkında fikir sahibi lakin fikirleri bana göre çöptür.

onur yürüyüşünü eleştirememek

milletçe yaşadığımız kutuplaşmanın,kültürel erezyonun yansımasıdır. bunun sorumlusu da aslında barizdir. bu ülkede artık ideolojiler hep iki uçta yaşanıyor. ya aksın ya kara. ikisinden birine dair eleştirel yaklaşımda bulunduğun anda eleştirdiğin tarafa karşı düşman ilan ediliyorsun.

türkiye’de yaşayan bir lgbt bireyin,yurtdışındaki onur yürüyüşlerine katılıp o atmosferi hissetmesini çok isterim. yürüyüşteki insanların mutluluğunu,onur yürüyüşü denilen eylemin aslında yıllarca sana dayatılan onursuz sıfatına rağmen varoluşunun onurunu kutladığın o atmosferi hissetmeyi…evet türkiye’de kutlanacak bir yaşantımız ya da haklarımız yok belki de. bu yürüyüşler de bunun için yapılıyor/yapılması gerekiyor. lakin bu olay son yıllarda artık bir savaş ve kaos haline döndü. polis şiddeti,hükümet tutumu haklı mı? tabiki hayır. sapla samanı ayırmak da tam olarak burada geçerli. sürekli öfkeli,isyankar, negatif söylemler ve pankartlarla,inatçı ve agresif tutumla pozitif bir sonuç elde edilmesi mümkün değil. edilebiliyor olsaydı yıllardır yapılan bu yürüyüşü artık kutlama tadında yaşardık biz de. kemal kılıçdaroğlu adaylığı gibi olumsuz sonuçlara rağmen ısrarla aynı şeyi diretmek neden? çünkü artık dernek veya kuruluşlar bu yürüyüşleri tamamen kendi ideolojilerini lgbt bayrağı altında empoze etmek için kullanıyorlar. sen hakkını savunduğunu zannederken adamın teki çıkıp tahrik edici bir pankart açıyor,zılgıtlar eşliğinde sloganlar atılıyor, sonra hop gelsin biber gazı, kaos ortamı. aynı hikayeyi yıllardır yaşıyoruz.

trans erkekle seks yapar mısınız sorunsalı

aktivist vegan queer lgbtiqwertsks+-x tayfadan linç yeme başlığı.

yorgun hissetmek

ben artık bu ülkede yaşamaya çalışmaktan çok yoruldum. gençliğimin en güzel yıllarının sürekli kaos ve stres içinde geçmesi, omuzlarımdaki ve ruhumdaki yükün ağırlığı yaşama dair olan umutlarımı her gün törpülüyor. hayat dolu,pozitif biriydim ben eskiden. ergenlikten çıkarken, yetişkinlik böyle bir şey olsa gerek diye yorumladım kendimdeki değişimi. sonra farklı kültürleri,başka dünyaları keşfettikçe hayır dedim, yetişkin olmak bu değil. keşfederken tanıştığım benimle aynı yaşta gençlerin gündemleri ve yaşamları benimkinden o kadar başka ki. bu salt deprem gündeminden bağımsız bir durum. sadece son birkaç yılda yaşadığımız canlı bomba,terör,ekonomik kriz,kültürel erozyon,politik homofobi,siyasi gündem gibi olguların hepsi ayrı ayrı hasar bırakıyor ruhumda.

her markete gidişimde stres oluyorum mesela. ihtiyacım olan bir ürünün her gün fiyatının artması, daha ucuzunu ararken daha da sağlıksızını alacağımı bilmek, kasaya gelince beklediğimden çok daha fazla bir fiyatla karşılaşıp hayatımı idame ettirebilmek için yaptığım alışverişte zar zor biriktirdiğim paradan harcamak zoruma gidiyor.

iş başvurusu yapıp görüşmelere gittiğimde, sahip olduğum birikime biçilen değer zoruma gidiyor. hava aydınlanmadan hayatlarından mutsuz binlerce insanla birlikte yollara düşüp, kısacık ömrümüzde kendime ayırabileceğim günde sadece 2 saat olacak şekilde bütün günümü çalışarak harcamak, çalışma ortamında senden daha eğitimsiz insanların sana uyguladığı mobbing’e maruz kalmak, fiziksel ve psikolojik yorgunluk kaynaklı bir hobi ya da bir sosyal etkinliğe katılamamak katılınsa da yüksek maliyetlerini gözetmek zorunda kalmak çünkü ay sonunda emeğine biçilen karşılığın eriyip gitmesi zoruma gidiyor.

ben kendimi nasıl geliştirebilirimin yollarını ararken, eğitimden bağımsız olarak düşük profilli insanların legal/illegal yollarla kazandıkları parayı hesap yapmadan harcayarak hayatın keyfini çıkarmaları ve vasatlığı yüceltmeleri zoruma gidiyor. gelir eşitsizliği, eğitime verilen değerin azalması ve gençlerin bu koşullara uygun seçenekler aramak zorunda kalması çok üzücü.

haberlerde izlediğimiz, medya ve siyasilerin empoze ettiği korku ve kaos atmosferi ayrı bir konu. aman oraya gitmeyelim bomba patlayabilir, şurdan uzak duralım deprem olursa ne yaparız gibi şeyleri aklıma getirmek zorunda olmam ayrı bir yük bindiriyor içime. başıma bir şey gelirse güvenebileceğim kim var sorusu. başlarına bir şey gelen insanlara rahmet dilemek dışında efektif bir şekilde ne yapıldı bu zamana kadar? tarih tekerrürden ibaret sözünü sürekli yaşıyoruz. aklımdaki daha kötü ne olabilir ki sorusuna karşılık hep daha kötüsüne tanık oluyor olmamız zoruma gidiyor.

bunları düşünen ve hisseden tek ben olmadığımı biliyorum. milyonlarca insan mutsuz. sadece günü geçirmek için yaşayan hayali umudu olmayan milyonlarca insan. hayatımıza renk katsın umuduyla başladığımız ilişkilerdeki partnerlerimiz de bir şekilde bu duygulardan etkileniyor. ortaya çıkan ise bir mutsuzluk sarmalı oluyor. hepimizde farkında bile olmadığımız pek çok psikolojik sorun gelişti. güvensizlik,sevgisizlik,ghosting,aldatma vb. kavramlar belki de daha önce olmadığı kadar hayatımızda artık.

evet ben bu ülkede yaşamaya çalışmaktan yoruldum. çünkü yaşadığımızı sandığımız bu şey hayat değil. olmamalı.

14 yaşında hornet kullanmaya başlamak

ben de 15 yaşında kullanmaya başlamıştım. böyle söyleyince uyuşturucuya çok erken başladım gibi oldu. yeni nesil olarak, teknolojiye erişimimizin olumsuz yanları da bulunuyor elbette. o yaşlarda insan her şeyi hızlı ve yoğun şekilde yaşamak istiyor. 16-17 yaşlarında istanbul’daki bütün gey kulüplere girip çıkıyordum aynı zamanda. bunun ilerleyen yaşlarda kişinin ruhunu yorduğunu söyleyebilirim. o yaşlarda ilişkiye girdiğim,flörtleştiğim kişileri şimdi düşününce toplumdaki pedofil oranına şaşırmamak elde değil.

chp teyzesi

en az akp teyzeleri kadar yobazdırlar da aynı zamanda. modern görüntü ve yaşantı, kafalardaki bağnazlığı yok etmez. yüzeysel iletişimde akp teyzelerine göre bi tık daha tercih edilesi olsa da mıknatısın iki ucundan biri oldukları gerçeğini değiştirmez.
Henüz takip ettiği biri yok.

antant