bilimkurgu seviyorsanız -> westworld, black mirror
sherlockvari bir şey olsun diyorsanız -> endeaovur
ingiliz komedisi seviyorsanız-> spaced, it crowd
bunlara ek six feet under var. ama onu izlerseniz psikolojiniz bozulabilir. ağlatır.
eğer bu soruyu soran kişi o an düşünme işini beyninden başka bir yerine havale ettiyse aldığı olumsuz bir yanıta karşılık "hiç mi yok?" gibi bir soruyla şansını zorlayabilir.
bu sene başka sinema kapsamında izlediğim lgbt temalı film. fransız yapımı. daha çok aids ve örgütlenme konularını işlemiş. işin içine aids girince mutlu sonla bitmeyeceğini tahmin etmişsinizdir. ama yine de izlemeye değer diye düşünüyorum.
2018 yapımı bir türk filmi. yönetmeni tolga karaçelik'miş. fragmanı bile izlemedim ama afişinden midir oyuncularından mı bilmiyorum sağlam bir film olduğunu düşünüyorum. sinemalarda var mı bilmiyorum ama izmir kültürparkta bu salı gösterimi var ona gidip göreceğim artık.
bilim-kurgu seviyorsanız, son yılların revaçta konusu yapay zeka ve robotlar ilginizi çekiyorsa isaac asimov'un ben robot kitabını öneririm. ithaki yayınlarından çıkmıştı. içinde birbirinin ucundan da olsa devamı niteliğinde kısa öyküler (ya da hikaye her neyse) var. çerezlik kitap ama lüx çerez :)
işten izin alıp katılacağım mitingdir. 7 yaşımdan beri izmir'de oturuyorum. bir zamanlar meşhur bir cumhuriyet mitingi olmuştu izmir'de. uçsuz bucaksız kalabalıktı. sanırım uzun yıllar sonra bu seferki de öyle olacak. inşallah müstakbel cumhurbaşkanımızı coşkuyla ağırlar ve uğurlarız.
turnuvayı kazanacak olan takımın ilk maçında takılmış olan büyük takımlardan çıkacağını düşünüyorum. ayrıca hollanda ve italyasız bir kupa hakikaten eksik bir kupadır. en azından tribün nezdinde.
yapmayayı becerebildiğim davranışlardan birisi. ha bunu "en başından beridir sevilmemiş olmayı kabullenebilme" olarak yorumlayacaksak kaç ay geçmesine rağmen hazmedemediğimdir.
bitirdigim ya da bitiremedigim pek çok dizi olmustur. ama bu dizinin yerini tutacak bir dizi olmadi. olmasin da zaten. fisher'lari kendi aileniz gibi goruyorsunuz diziyi izlerken. insan kendi ailesinin yerini baskasinin tutmasini ister mi? istemez. diziyi izlerken en sık tadacagınız şey gözyaşıdır. sizi ağlatmak için uğraşmaz ama ağlarsınız.
en kötüsü de reddedildiğini anlayamamak.yedekte dursun lazım olursa kullanırım mı demek istiyor, sadece arkadaş olalım mı demek istiyor anlayamazsınız.bu tür ikilemler de bırakılmışsanız, direk reddedilmiş olarak değerlendirip yolunuza yalnız devam etmeniz ruh sağlığınız açısından en iyisidir.
hornette ilkokul arkadaşına rastlamak diye bir başlıktan aklıma gelerek paylaşmak istediğim küçük saçma bir olay aslında.
sıradan bir gün yine girip bakarken (bundan 5 ay önce falan) mesajlara baktım cevap vermem gereken üslupta gelen mesajlara cevabımı verdikten sonra bakalım bi kimler gelmiş kimler gitmiş dedi iç sesim bi baktım birisi ile aramda 20 metre gösteriyor dedim kendi kendime oha amk bizim oturduğumuz muhitin 20 metre yakınında ev yoktu( aile apartmanı) neyse ben hemen baktım etrafta kimse varmı yoldan falan geçiyordur belki diye yok in cin top oynuyor. sonra konumumu kapattım hemen 2 saniye falan sürdü o korkuyla,( fotoğraf yüz vardı ama özelde yoksa fotoğraf koymuyorum zaten sürekli ip üstünde olmamak için) sonra şeytan dürttü mesaj at diye bi cesaret attım konuştuk yaşını falan öğrendim, öğrendikten sonra zaten aklıma tek bir isim geliyordu çocuklarının oluşundan yaşından sonra tamamen emin olmak için fotoğraf istedim gizliyim canım gibi bişeyler salladı biraz kahbelik yaptıktan sonra kabul etti fotoğraf attı ben o an bayılacak gibi oldum size yemin ederim zaten yaşından tahmin ediyor olmama rağmen fotoğrafı görünce şok geçirmiştim resmen kaldım 3 dakika kadar öylece,o kişi televizyonda bülent ersoy’u, kerimcan durmaz’ı,fatih ürek’i, cemil ipekçi’yi görünce etmediği hakaret ve küfür kalmayan en sevdiği programa bile çıksa o kişiler kanalı değiştiren öz ve öz amcamdı amk. ve o adi herife de yüzüne söyleyemeyip burda söyleyeceğim bir çift söz var benim yürüyüşümle el kol hareketlerimde dalga geçeceğine önce eşine ve çocuklarına sahip çık ondan sonra bana “adamlık” dersleri vermeye çalış şerefsiz..
unutamazsında zamanla aklına getirmemeyi öğrenirsin ama yinede aklının bir köşesinde hatırlanmak için hep bekleyip en canın sıkkın olduğu zamanlarda tuz biber ekmek için su yüzüne çıkar.
yapmayayı becerebildiğim davranışlardan birisi. ha bunu "en başından beridir sevilmemiş olmayı kabullenebilme" olarak yorumlayacaksak kaç ay geçmesine rağmen hazmedemediğimdir.
işten izin alıp katılacağım mitingdir. 7 yaşımdan beri izmir'de oturuyorum. bir zamanlar meşhur bir cumhuriyet mitingi olmuştu izmir'de. uçsuz bucaksız kalabalıktı. sanırım uzun yıllar sonra bu seferki de öyle olacak. inşallah müstakbel cumhurbaşkanımızı coşkuyla ağırlar ve uğurlarız.
tanıdığım, bildiğim insanlar arasında en boş beleş, işe yaramaz insan olabilirim. ne savunduğum bir şey var, ne bir amacım. genelde insanların bir 'duruşu' vardır. bende o bile yok. olsa olsa 'yatış' vardır. niye böyle, normal bir şey mi, sorunsa çaresi nedir, işsizlik artı depresyonun olağan sonucu mu gibi türlü sorular kafamda 10000 metre yarışındalar. olimpiyat yarışı da değil, diamond league, bir süreklilik arz ediyor yani. mistik bir takım olaylar gelişsin diye bekliyom sanırım. o da bize denk gelir mi, gelse de fark eder miyim? antidepresanları bıraktıktan sonra kafamdaki fay hareketlendi sanırım. resmen kafamın içindekileri akıttım buraya. okurzedelerden özür dilerim. ilk cümleden sonra okumamanız gerekiyordu ya, neyse. otobüs kalkıyor, entry biter.
tanıdığım, bildiğim insanlar arasında en boş beleş, işe yaramaz insan olabilirim. ne savunduğum bir şey var, ne bir amacım. genelde insanların bir 'duruşu' vardır. bende o bile yok. olsa olsa 'yatış' vardır. niye böyle, normal bir şey mi, sorunsa çaresi nedir, işsizlik artı depresyonun olağan sonucu mu gibi türlü sorular kafamda 10000 metre yarışındalar. olimpiyat yarışı da değil, diamond league, bir süreklilik arz ediyor yani. mistik bir takım olaylar gelişsin diye bekliyom sanırım. o da bize denk gelir mi, gelse de fark eder miyim? antidepresanları bıraktıktan sonra kafamdaki fay hareketlendi sanırım. resmen kafamın içindekileri akıttım buraya. okurzedelerden özür dilerim. ilk cümleden sonra okumamanız gerekiyordu ya, neyse. otobüs kalkıyor, entry biter.
anlatmak istediğini eveleyip gevelemeden, sağa sola savrulmadan anlatabilmiş film. çok güzel gürcü ezgileri barındırır soundtrack albümünde, tavsiye ederim albümünü. ve bana iki filmi anımsattığını (burada herhangi bir itham yok) söylemeden geçemeyeceğim. bunlar "call me by your name" ve "whiplash".
gryffindor93
justsin
not a sinner nor a saint
bankacibear
invitisnubibus