six feet under

hayatıma yön veren dizidir.
micheal c. hall var diye izlemeye başladığım izledikçe aile üyelerinin hem kabiliyet, hem karakter açısından mükemmel performans gösterdikleri dizi. gerçi abi olan nate biraz uyuntu olsa da onun o bi barışıp bi küstüğü sevgili psikolojik manyak karısı olsun, claire ın fuckbuddy si sarışın çocuk olsun yan roller de güzeldi bayağı. fisher ailesi tekrar birleşse fena olmaz. he bi de rico ne tatlı idi yaa .
2001 2005 yılları arasında oynayan 63 bölüm süren bir cenaze evi işleten ailenin başından geçenleri anlatan kara komedi.
beş sezona damga vurmuş yapıt, dram üzerine kurulu bir ailede olaylar bu kadar güzel ve mizahtan nasiplenmiş olarak anlatılabilirdi. bu arada sizcede nate çok tatlı değil mi? yerim.
her yıl 5 sezonu da tekrardan izlettirecek kadar güzel bir dizidir. diziyi izlerken eğer kötü bir ruh halindeyseniz sizi daha da dibe çeker. eğer mutlu&huzurlu&neşeli falansanız sizi yine dibe çeker.
3.sezon 12.bölümde,
kayıp lisa nın rüyada gelip "ben bir fırsat değilim nate bir insanım" demesiyle beni yerle bir etmiştir.
dışarıdan, bir cenaze evi işleten fisher ailesinin üyelerinin birbirleriyle ve hayatla olan ilişkileri üzerine kurgulanmış, ama alt okumalarıyla "ölüm" meselesine kafa yoran, belki de ölümü sıradanlaştırarak büyük bir işe imza atmış amerikan dizisidir. kendisinin ya da bir yakınının ölümü fikri karşısında dehşete düşenlere, terapi niyetine izletilmelidir.
ilk 3 sezonu izleyip sıkılıp bıraktığım dizi. polis memuru seksi adamdı. sanırım adı keith idi.
yıllar önce izlemiş olmama rağmen hala etkisinden çıkamadığım, finaliyle beni benden alan, sia'nın "breathe me" şarkısını her duyduğumda tüylerimi diken diken edip gözlerimin dolmasına sebep olan, beni etkileyen belki de yegane diziydi.
artı her bölüm başında gösterilen birbirinden trajik ölüm sahnelerini de pek severek kaçırmadan izlerdim.
son sezonunda salya sümük izlediğim dizi. finali heralde seyirciyi en çok etkileyen ve tatmin eden dizi finallerindendir.
--- spoiler ---

claire: i wish i was gay.
david: oh, no.
claire: well, then i wouldn't have to deal with unfamiliar sex organs !
david: they're all unfamiliar unless they're yours.

--- spoiler ---
adını mezarların derinlik ölçüsünden alan dizidir.
geç izlemeye başladığım ama, geç kalınmış olmayan kara mizahı ince bir espiri örtüsüyle anlatan, her bölümde farklı bir şeyi öğrenilmiş buldurtan hbo yapımı dizi.

--- spoiler ---
- season 1 episode 3

- season 1 episode 8

- season 2 episode 5
--- spoiler ---
ölümü sıradanlaştırarak onu bir mizah unsuru gib kullanan ama alttan alta her zaman bize "ölüm olmasa,yaşamın değeri anlaşılamazdı" diyen dizi. buna diziden en güzel örnek ise "life's too short"(1*9) ve"the invisible woman"(2*5) bölümleridir. dizinin efsanesi bana göre; ruth o'connor fisher'dır
bir brenda chenowith, bir paket sigara ve kahve verin gerisi sizin olsun.
kesinlikle mükemmel idi!
izlenesi, hatırlanası ve önerilesi bir tv şaheseridir!
başlığı görünce bi kıvrandım sağa sola yalpaladım, o nasıl bir diziydi yareppim! 5 sezonu abartmıyorum 2 haftada bitirdim diye hatırlıyorum, bi an önce bitirmek için de gidip rapor almıştım haftasonuyla birleştirip eve kamp kurup tüm sezonları pür dikkat bitirmiştim :) diziyi orjinal yapan oyunculuktu, özellikle evdeki anne ruth! mutlulukla katrşılaştığındaki krizleri çok farklı... dizide buram buram patoloji var beyler, psikolojinin kitabını yazmışlar. karakterle bütünleşiyorsun tüm dizi boyunca.

*aaahhh ahh nerde o eski zamanlar, bizim zamanımızda böyle değildi diziler, çok iyiydi! ar vardı namıs vardı :p
brenda chenowith karakteriyle beni alıp ordan oraya vurmuş olan dizi. bütün ironik havasına rağmen bir kaç bölüm art arda izledikten sonra ister istemez depresyona sürükleyen, final sahnesiyle wtf etkisi uyandıran hbo'nun harika dizisi.
4. sezon 2. bölümde edie'nin şiiri ile akıllara kazınan bir sahnesi vardır.

gelmiş geçmiş en iyi dizi
  • /
  • 2